KEŞKELER VE HERŞEYE RAĞMENLER...
KEŞKELER VE HERŞEYE RAĞMENLER…
Bu koca şehir yine sonbaharına hazırlanıyor…
Bu akşam işten dönerken nedendir bilmem dilime bir şiir yapıştı kaldı.
Şair Turgut Uyarın dizeleri…. “ Eylül toparlandı gitti işte Ekim de gider bu gidişle…” diyordu şair dizelerinde.
Evet mevsimler,aylar,yıllar,aylar birbiri peşi sıra gidiyor işte …Bazen mutluluk, bazen hüznü takarak koluna gidiyor… Sevdiklerimizden,sevebileceklerimizden, henüz tanımak isteyip de tanıyamadıklarımızdan bizi alıkoyup gidiyor..Sonsuzlugun evreninde kayboluyor zaman…
Keşke diyorum bazen, olup biten her şeyden uzak bir kış uykusuna yatıp, sonrada sıcak,neşeli hatta çılgın bir bahara uyanabilse insan. Keşke nerde !!!
Ama bu günlerde belki de yaşım büyüklerin deyimiyle artık tam kemale erdiğinden olacak, kalp kırıklığının şu dünyada yaşarken insanın en büyük cehennem ateşi olduğunu daha iyi anlıyorum artık ve her şeye rağmen, keşke herkes sevmenin kutsallığına inansa, yalanlar,aldatmalar, terk edilmeler olmasa düşüncemi tekrarlayıp duruyorum.
Böyle kolay silinmese beyin denen odalardan sevgiliye ait hatıralar.
Bende biraz sevme hakkımdan feragat edip, sevilme hakkımı kullanabilsem.. Ne güzel olurdu.
Belki de ben hala kendimi bütün duaları kabul olacak küçücük bir kız sanmaktayım kim bilir ?
Hep uzun olmasını dileriz ama neden uçucudur mutluluk denen kavram…Uzun sürse adı başka bir şey mi olurda acaba
Neden böyledir hayat… Onunla gidilmiş yerler,arkadaşlar,beraber dinlenen şarkılara yasaklar getirilir, didiklenmeler,kıskançlıklar, boş meraklar ve sonunda bir ilişkinin hazin sonu.
Hafızadan silmeye çalıştıklarımız,yırtılan,atılan fotoğraflar, hepsi hayatımızdan eksilirken bizi de eksiltmiyorlar mı?
Herhalde hayatta insanın miras bırakamayacağı tek kavram mutluluk olsa gerek.
Yaşam hep bir telaşe içinde geçiyor kırıklarımızı,kırgınlıklarımızı kaynatma telaşesinde günler eriyip gidiyor.
Ve bizi büyütenler belki de hafızamızın bir kenarına sinmiş olan, şiirler, şarkılar, kitaplar… Hepsindeki yaşanmışlık değil mi bizi etkileyen.
Eve vardığımda şiiri eski kitaplarımın arasından bulup gecemi bu anlamlı şiirle sonlandırıyorum.
Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay
Mutsuzluktan.
Mükemmel mutsuzluğundan
İnsan soyunun
Sevgim acıyor
Biz giz dolu bir şey yaşadık
Onlarda orada yaşadılar
Bir dağın çarpıklığını
Bir sevinç sanarak
En başta mutsuzluk elbet
Kasaba meyhanesi gibi
Kahkahası gün ışığına vurup ta
Ötede beride yansımayan
Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
Öbürünün bir kadından aldığı verem
Bütün iş hanlarının tarihçesi
Bütün söz vermelerin tarihçesi
Sevgim acıyor
Yazık sevgime diyor birisi
Güzel gözlü bir çocuğun bile
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
Sevgim acıyor
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaktır
Ve o kadar
Tavrım bir şeyi bulup coşmaktır.
Sonbahar geldi hüzün
Kış geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün
Sevgim acıyor
Kimi sevsem kim beni sevse
Eylül toparlandı gitti işte
Ekim falan da gider bu gidişle
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar….. Turgut Uyar
Bizi büyüten her duyguya selam…Ayrılıkta olsa…
Saygımla.
Münire AKSARAY