- 3193 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
“İlim mü’minin yitik malıdır nerede bulursa alır”
Allahın selamı rahmet bereket ve hidayeti üzerinize olsun…
Değerli dostlarım sitedeki okuduğum bir yazıdan yola çıkarak bu yazımı sizinle paylaşmak istedim,şimdiden anlayışınız için teşekkür ederim…
Şöyleki;sizlerde farkındasınızdır hemen hemen her evden çatırtılar gelmekte,eşler birbirlerine tahammül edemiyorlar sabırla yaklaşamıyorlar nedeni nedir diye düşünüp istşare edelim dilerseniz…
Analarımız ve babalarımız daha vefakar,öz verili ve daha tahammül kârdılar…Ya bizler tahammülsüzlüğü bir kenara bırakalım nerdeyse birbirimizi bıcaklamaya koşuyoruz kimsenin kimseye tahammülü yok kalmamış…
Seviyorum diyoruz ama saygının olmadığı yerde sevgi yaşayamaz ki…
Gelelim asıl meseleye;sitedeki yazı da şöyle diyordu;
Kocasını tecavüzden tutuklattı.
Eşinin cinsel saldırısına uğrayan Y.K. onun 7 yıl 4 ay hapis cezasına çaptırılmasını sağladı.
Nedir bu hâl Allah aşkına nedir ne tecavüzü kocanın karısına yaklaşması ne zamandır tecavüz oldu,yada şöyle diyelim bu kadın nasıl bir eştirki eşinin ona yaklaşmasını tecavüz olarak algılıyor…
Bu konuyu ilim ışığında değerlendirelim inşallah…
“İlim mü’minin yitik malıdır nerede bulursa alır”hadisi şerifinden yola çıkarak konumuza başlayalım inşallah;
Değerli dostlar İslami bilgilerimiz eksik olursa kadın ve erkek islamı bir hayat yaşamıyorsa bence naçiz kısa aklımla diyebilirim ki kadın elbet ékocam bana tecavüz etti” der
Erkek de kadının haklarını gözetmeksizin merhamet duyguları körelmiş bir halde kadınına yanaşır,İslamiyet biz aciz kullara önce karşımızdakini düşünmemizi öğretir haksızmıyım?
Hadisi şerif de ne der” kişi kendisi için istediğini kardeşi içinde istemedikçe kamil mü’min olamaz” buyurulur…
Bu kardeş illaki karın kardeşi olmak zorundamı?elbette değil…Eşler de birbirlerini hissetmeli ve ne halde ne tür bir ruh halinde olduğunu gözüne bakınca anlamalı.
Sevgili site sakinleri kadın eşine hayır deme hakkını sadece Cuma vaktinde ve oruçlu iken sahiptir başka hiçbir durumda keyfi hayır diyemez…Bu konuya ışık tutmak için sevgililerin en güzeli habibullah canların canı rasule(s.a.v) kulak verelim asıl doğru cevabı o verecektir bizlere…
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Bir erkek karısını yatağına çağırır da karısı gelmez ve erkek ona dargın olarak gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar lânet ederler." Buhârî, Bed’u’l-halk 7; Müslim, Nikâh 122. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 40
Buhârî ile Müslim’in bir başka rivayeti şöyledir:
"Kadın geceyi kocasının yatağını terk ederek geçirirse, melekler sabaha kadar ona lânet ederler."
Buhârî, Nikâh 85; Müslim, Nikâh 120
Bir başka rivayete göre de Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, bir erkek karısını yatağa çağırır da kadın gelmezse, kocası ondan memnun olana kadar Kâinâtın Sahibi o kadına lânet eder."
Müslim, Nikâh 121
Açıklamalar;
Yüce Rabbimiz kadını ve erkeği mutlu olmaları için yaratmış, bahtiyarlığı birbirinde bulmalarını istemiştir. Bunun için onları birbirine muhtaç kılmış ve kendilerine verdiği güzel duygularla bu ihtiyacı hissettirmiştir.
Bu birlikte oluşun âhenkli yürümesi için erkeği evin reisi yapmış, kadına da yuvanın huzuru için kocasıyla iyi geçinmeyi emretmiştir. Zaten dinimiz, birden fazla insanın bulunduğu yerde, içlerinden birinin başkan olup diğerlerinin ona uymasını prensip edinmiştir. Birliğin ve dirliğin sağlanması için bunu zaruri görmüştür. İşte bu sebeple kadın, dinî bakımdan yasak olmayan her konuda kocasının sözünden çıkmayacaktır. Kocasının sevmediği şeyleri yapmayacak, onu memnun ve mutlu etmeye çalışacaktır. Erkek de aynı şekilde karısını üzmemeye, onu kırmamaya, yapılması uygun olan isteklerini yapmaya gayret edecektir.
Peygamber Efendimiz bu hadiste kocanın cinsî duygularına değer vermenin ve bunun gereğini yapmanın önemini dile getirmiştir. "Yatağa çağırma, yatağı terk etme" şeklindeki nezih ifadeleriyle Resûl-i Ekrem, cinsî beraberliği anlatmak istemiştir. Kocasının bu yöndeki isteğini yerine getirmeyen kadının, ilâhî gazabı üzerine çektiğini ve dolayısıyla ağır bir günah işlediğini belirtmiştir.
Karı koca genellikle geceleri yalnız kaldıkları için hadîs-i şerîfte "geceleme, sabahlama" ifadeleri kullanılmıştır. Kocasını geceleyin öfkelendiren kadına ilâhî lânet sabaha kadar devam ettiğine göre, onu gündüz öfkelendiren kadına ilâhî lânetin sabahtan akşama kadar devam edeceği sözün gelişinden anlaşılmaktadır.
Kocanın cinsî arzularına kadının saygılı olmasını yadırgayanlar olabilir. Kadının bir robot olmadığı, kendisini eşiyle beraber olmaya her zaman hazır hissedemeyeceği, zira onun da bir dünyası, zevki ve arzusu bulunduğu söylenebilir. Bu itiraz doğrudur. Kadın da bir insan olduğuna göre, zaman zaman onun da sıkıntıları, üzüntüleri, sinirlilik hâlleri bulu-nabilir. Ama bu hâller ona kocasını öfkelendirme, yuvanın huzurunu tehlikeye atma hakkını vermez. Rûhî bir gerginlik içinde bulunuyorsa, bunu kocasına söyler ve ondan anlayış bekler. O zaman ilâhî lânetten de kurtulmuş olur. Sebepsiz yere kocasını reddeden, onu darıltacak şekilde davranan kadınlar haklı görülemez.
Konuya bir de şu açıdan bakmalıdır:
İnsanın maddî ve rûhî yapısını herkesten fazla onu yaratan bilir. Belli mâzeretleri dışında kadının kocasını reddetmemesi ısrarlı bir şekilde emredildiğine göre, cinsî arzuları frenleme bakımından erkeğin daha zayıf, kadının daha güçlü olduğu anlaşılmaktadır.
Burada bir başka gerçek daha hatırlanmalıdır. Âyet-i kerîmede "kadının erkek için bir elbise, erkeğin de kadın için bir elbise olarak yaratıldığı" belirtilmektedir [Bakara sûresi (2), 187]. Elbise insanı her türlü dış tesirden koruyan bir mahfazadır. Demekki eşler birbirini her türlü tehlikeden ve özellikle günâha götürecek kötü duyguların etkisinden korumakla yükümlüdür.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Kadın kocasının beraber olma isteğini geri çevirmeyecektir.
2. Kocasını reddeden bir kadın onu günaha itmiş olur.
3. Böyle bir kadın hem Allah’ın gazabına hem de meleklerin lânetine uğrar.
Riyazüs salihin
’’Ey nefislerine yazık etmiş kullarım, Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Kuşkusuz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O çok bağışlayan, çok esirgeyendir’’
ALLAH HEPİMİZİDE RAZI OLDUĞU KULLAR ZÜMRESİNE İL HAK EYLESİN…
SONSUZ SAYGILARIMLA…
SELAM VE DUA İLE…
YORUMLAR
ya allah aşkına erkek hegomanyasının dayatıldıgı gunumuze kadar gelmiştir sızde buna yangına körükle gıtmişsiniz haklısınız gunumuzde hersey bıraz abartılı yaşanıyor lakın sızın yazınızın abartısı daha fazla bu yazdıgınız örnekler kuranın neresınde var söylermısınınz yok falanca demış yok feşmanca demiş örnek gösterceksenız eger peygamberımızı gösterın peygemberımız saygısızca ne zaman eşine yaklaşmıştır gönul rızası olmadan o dedıgınız hayvanlar arasında bıle olmuyor bır hayvan bıle eşinin gönlunu almak ıcın ona o kadar kur yapıyor takı o okeyleyene kadarbenım bu yazıdan anladıgım erkekler zevk tacırı kadınlarda sehvet kölesi buna mecbur geysalar sankı vaybe güzel islam gıtmiş yerını neler almış
islamıda gectım ataist ınsanlar bıle bu tarz ılışkılerı daha mantıklı yaşıyorlardır hatta daha ınsanca ınsanca yaşamanın neresı kötü sizce
Güzel bir konuya değinmişsiniz. Yıllarca yaptığım gözlem ve araştırmalarımda şu sonuca vardım: Türk kadını, genelde müslümanlar, cinsel konulara sıcak bakmıyor. Doğu insanı cinsellik bakımından çok arzulu bir yapıya sahip. Ama kadın böyle değil. Türkiye'de boşanmaların yüzde yetmiş nedeni cinsellik konusudur. Diğer sebepler dağın görünen kısmı. Bizim kadınımız sadece çocuk edinmek için evlenir; zevk almak için değil. Çocuk olduktan sonra kocaya güle güle der. Benim şahsi düşüncem, şu dünyaya bir daha gelecek olsam bizim kızlarla hayatta evlenmem. Robot gibiler. Sözlerim tahkir anlaşılmasın ama, durum böyle.
Başarılar.
ALLAHIN RAHMETİ BEREKETİ ÜZERİMİZE VE CÜMLE MÜSLÜMANLIĞIN ÜZERİNE OLSUN
iSLAMIN İÇİNDE HİÇBİR KÖTÜLÜK İSLAMIN DIŞINDADA HİÇBİR İYİLİĞİN OLMADIĞINI BİZLER BİLMEKTE BİZİ İZLEYENLER DE GÖRMEKTEDİR
İSLAMI İYİ ANLAMALI VE DÜZGÜN ANLATMALIYIZ YANİ YAPTIĞIMIŞ İŞLERİ KİTABA UYGUN YAPMALIYIZ KİTABI YAPTIIMIZ İŞLERE UYDURMAMALIYIZ
İSLAMI BİLMEYEN BİRİ İÇİN NEKADAR YANLIŞ YAPTIĞINI SÖYLESEK BİLE KULAK ARDI YAPACAKTIR AMA HERŞEYİN GERÇEĞİ VE GÜZELİ KUR'ANDA HADİSLERDE ANLATILMAKTADIR KUR'ANA UYAN HİÇBİR İNSANIN HUZURSUZLUĞU VE MUTSUZLUĞU YAŞADIĞI GÖRÜLMEMİŞTİR YALNIZ İSTİSNALAR KAİDEYİ BOZMAZ MEVLA DİLEMEDİKCE HİÇBİR ŞEY OLMAZ
HER MÜSLÜMAN YAKIN AKRABA VE KOMŞULARIYLA YÜREKTEN İLGİLENSE SIKINTILAR BÜYÜMEDEN HALLOLACAĞINA YÜREKTEN İNANIYORUM
HER MÜMÜİ İLMİ ÖĞRENMESİ LAZIM ÇÜNKİ CAHİL MÜMİN OLMAZ
YAZINIZLA BİLDİKLERİMİZİ TEKRAR CANLANDIRDINIZ TEŞEKKÜRLERİMİZİ SUNARIZ
DUALARINIZ VE DUALARIMIZ TÜM MÜSLÜĞMANLIK İÇİN
İslamın çizgisi ve ölçüsü bellidir. Kişilerin mutluluğu için bu ölçülere riayet etmek yeterlidir.İster kadın olsun ister erkek olsun eğer kişiler İslamı idrak edebilmiş, içlerine sindirebilmiş ve de hayatlarına tatbik edebilmişler ise, her iki taraf da üzerine düşen vazifeyi bilir, Allah'ın rızasını gözeterek müslümanca yaşamının kurallarına riayet ederek erdemli ve mutlu bir şekilde yaşarlar...Kadınlar, biz erkeklere Allah'ın emanetidirler...Eğer emanet edilen ve emaneti teslim alan durumun farkında iseler, nasıl davranması gerektiğini bilirler...
Rabbim cümlemize, Allah'ın razı gösterdiği evlilikler ve eşler nasip eylesin inşaAllah...
Selam ve dua ile...
Konu hakkında yaptığınız dini açıklamalar için bir yorumda bulunamıyorum..Ancak hukuk bakımından verilen cezayı da sahte ve göstermelik olarak görüyorum.....Biz de bazı yasalar ve cezalar sırf avrupalılara gösteriş olsun diye çıkmaktadır....Kağıt üstünde avrupa yasaları, gerçek yaşamda ise ırak tan beter yaşıyoruz..Kadınların ezildiği bir gerçek..Verilen bu cezanın da kadınların sorunlarını çözemeyeceği de bir gerçek...Farklı bir bakış açısı ile konuya değinmişsiniz..Teşekkürler...