- 548 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ANILARIMA DÖNDÜM…
On yıl öncesiydi...Koşturup duruyor;tarla tarla koşuyor,resmi motorsikletim ile her tarafı dolaşıyordum…Bana bağlı altı köy vardı.Buraların zirai yetkilisiydim.Bütün teknik konuları,yenilikleri çiftçilere aktarmak zorundaydım…
Reşadiye ilçesinden Turhal Dökmetepe nahiyesine geldiğim zaman,yeni evlenmiş,en büyük oğlum altı aylıktı.Kasım aylarının sonlarıydı.Soğuk ve yağmurlu bir gündü.Reşadiye’den o istikamete giden bir kamyonun arkasındaki boş yere ufak tefek eşyalarımızı yerleştirmiş;şoför, para da almadan bizi akşamın alaca karanlığında lojmanın önüne bırakmıştı.Lojman,o zamanlar Özel İdareye ait olup Turhal İlçe Tarım Müdürlüğü(bizim teşkilata)ne kiraya verilmişti.Lojman,uzunlamasına kocaman iki katlı;alt katlı bodrum,üst katında geniş bir salon,bir mutfak ve iki odadan ibaretti.Binanın arkasında iki dönüm kadar bir bahçe,ön tarafında ise küçük bir boşluk ve havuzlu bir çeşme vardı.İhtiyacım olan suyu bidonlarla buradan taşıyacaktım.Evin içerisinde tazyikli su yoktu çünkü…
Eşyalar darmadağınık vaziyette;oğlum annesinin kucağında üşümemesi için annesi sarıp sarmalamış,göğsüne almış, o ağladıkça onu ninnilerle çaresiz bir şekilde susturmaya çalışıyordu…Ben ise eşyaların arasından sobanın borularını çıkarıp,sobayı bir an evvel yakarak oğlumun üşümemesi için acele davranıyordum…Ne yazık ki üşütmüşüz ve ileri günlerde ateşi çıkıp öksürmeye başlamıştı.Neyse ki Turhal hastanesindeki çocuk doktorunun doğru teşhisi sonucunda, yirmi günlük iğneyle antibiyotik vermek suretiyle kurtarmış olduk…
Sobayı kurmaya çalışırken,bir taraftan da ışıkları yakmaya çalışıyordum ama nafile.Benden önceki arkadaş, bütün ampulleri söküp götürünce biz,karanlıkta kalmıştık…Ben ,telaş içerisinde ne yapacağımı düşünürken,binanın dış kapısı birkaç kez “tak,tak”etti.Dinledim.Aynı takırtı yine devam etti.Kapıyı açtığımdayaşlı bir köylü amca,
“-Ziraatcı bey,hoş geldiniz nahiyemize.Ben, memurun halinden anlarım.Benim de gurbette memur gızım var.Hadi sizler üşümüşsünüz,hem de acıkmışsınızdır.Üstelik küçük çocuğunuz da var.Hadi bu akşam misafirim olunuz …”Amca, ısrar ediyordu.Bizi dışarı çıkarmadan kapıdan ayrılmadı.Birlikte evine misafir olduk,o gece.Çok sıcak karşıladılar.Ve sonraki yıllar onlarla kopmayan sıcak dostluklarımız devam etti.Taa ki ben, oradan ayrılana kadar…
Kendimi toparladıktan sonra kendime göre projeler ürettim.İki dönümlük bahçeye sera yaparak ilk turfanda sebze,kışın ise kıvırcık marul,soğan,maydanoz yetiştirerek,köylüyü seracılığa teşvik ettim.
İleri yıllarda kendim de arıcılık yaparak köylüye arıcılığı öğretmeye çalıştım.Arıcılık kursları tertipleyerek uygulamalı dersler verdim…
Bir köylüye damlama sulama yaptırarak,damlama sulamanın önemini vurgulamaya özen gösterdim…
Bunlar,benim asıl görevimdi zaten.Hiç gocunmadan motorsikletimle cumartesi, Pazar,tatil,çamur,yağmur demeden koşturup durdum…Daha bir sürü etkinliklerin içerisine köylüyü zorla da olsa sürükledim.
Son yıllarımda sırık domates yetiştiriciliğini teşvik ettim.Ve kısa zamanda o bölge benimsedi bu yeniliği…
Emekli olup ayrılmam gerekiyordu.Çocuklarımın istikbali önemliydi,diğer tarafta da…Taşradan ayrılmak zorundaydım…
Köylüler,gitme diye ısrar ediyorlardı.
”Tokat ya da Turhal’da ilaç ve gübre bayii aç,sen yine bizim yanımızda ol “
Yapılan ısrarların ardı arkası kesilmiyordu.Ben ise kafayı koymuştum.Ankara’ya gelip yerleşecek,çocuklarımın eğitimine burada devam ettirecektim.
….ve oradan ayrıldıktan sonra on yıl geçmişti.Oraların havası, suyu,toprağı,taşı, en önemlisi köylüleri gözümde tütüyordu…Geceleri rüyama giriyordu…Altımda Honda motorsikletle her tarafını karış karış dolaşıyordum yine…
Nihayet beklediğim an gelmişti.Geçen yıl dayım kalpten ameliyat olmak
için Tokat Erbaa’dan (annem,oralı)gelmiş,ameliyattan sonra da
“-Dayı,ben seni arabamla Tokat’a götürürüm,merak etme sen” diye gönlünü almıştım.Dayımın bana çok emeği geçmişti.O da haliyle yaşlanmış çocuk gibi duygusal olmuş,her şeye ağlıyordu.
Dayımı,arabamla götürmüş,yengeme sağ salim teslim ettikten sonra ben,rotamı on beş yılımı geçirdiğim Dökmetepe nahiyesine çevirmiştim.
İki saat sonra oradaydım…Aman Allah’ım,ne büyük bir mutluluk...Bütün özlemimi gidermeye çalıştım.İnsanlarla tekrar kucaklaştım.Beni evine davet eden Dursun amca, rahmetli olmuştu.Üzüldüm…
Nahiyedeki ziraat grubu kaldırılmış.Lojman olarak kullandığım bina açık artırmayla sivile satılmıştı.Lojmanın bahçesini şöyle bir dolaştım.Bahçenin etrafındaki mahlepleri kirazla aşılamıştım.Hepsi de kocaman ağaç olmuşlar…
Havuzun kenarına iliştirdiğim selvinin çeliğinden devasa bir ağaç olup göğe yükselmiş…
Köylerin arazilerini dolaştım.Aman Allah’ım ne kadar mutlu oldum.Herkes,damlama sulamaya geçmiş,bütün tarlalarda siyah siyah hortumlar vardı.
Sırık domateste ihracata yönelik yetiştiricilik almış.Buğday ve arpa biçildikten sonra silaj yapımı hızlanmış…
Altımda motorsiklet yoktu ama altımdaki minibüsle her tarafı karış karış dolaştım.
Toprağın kokusunu ciğerlerime alabildiği kadar çektim…O güzel kaz ovanın manzarasını tepeden seyrettim..
On yıl sonra, bir gün dahi olsa onbeş yıl çalıştığım yerlerin ve sıcacık insanlarının hasretini gidermeye çalışmıştım…Yüzlerce anılarım var o bölgede…Hala belleğimde canlılığını korumaktalar…
Sizleri seviyorum,köylü kardeşlerim…Unutmadım…Unutmadım…Hala rüyalarımdasınız…
AYHAN SARIKAYA
YORUMLAR
Altımda motorsiklet yoktu ama altımdaki minibüsle her tarafı karış karış dolaştım.
Toprağın kokusunu ciğerlerime alabildiği kadar çektim…O güzel kaz ovanın manzarasını tepeden seyrettim..
On yıl sonra, bir gün dahi olsa onbeş yıl çalıştığım yerlerin ve sıcacık insanlarının hasretini gidermeye çalışmıştım…Yüzlerce anılarım var o bölgede…Hala belleğimde canlılığını korumaktalar…
Sizleri seviyorum,köylü kardeşlerim…Unutmadım…Unutmadım…Hala rüyalarımdasınız…
Kutluyorum...
Güzel bir anıydı...
aYHAN aBİ NE KADAR GÜZEL ANLATMIŞSIN. ANILAR, HİÇ HAFIZAMIZDAN SİLİNMEZLER. BİR İYİLİK UNUTULMAZ, BİR DE KÖTÜLÜK. NE GÜZEL DEMEKKİ İYİ BİR YER EDİNMİŞSİN İNSNLARIN KALBİNDE. DÜNYA BAKİ DEĞİL. HEPİMİZ ÖLÜMLÜYÜZ. ONA GÖRE DAVRANMAK GEREKİR. ÖNCE SEVMEYİ BİLMEK GEREKİYOR. SONRASI KENDİLİĞİNDEN GELİR. KADİR GECENİZ KUTLU OLSUN. SAYGIMLA
Nahiyedeki ziraat grubu kaldırılmış.Lojman olarak kullandığım bina açık artırmayla sivile satılmıştı.Lojmanın bahçesini şöyle bir dolaştım.Bahçenin etrafındaki mahlepleri kirazla aşılamıştım.Hepsi de kocaman ağaç olmuşlar…
Havuzun kenarına iliştirdiğim selvinin çeliğinden devasa bir ağaç olup göğe yükselmiş…
Köylerin arazilerini dolaştım.Aman Allah’ım ne kadar mutlu oldum.Herkes,damlama sulamaya geçmiş,bütün tarlalarda siyah siyah hortumlar vardı.
Sırık domateste ihracata yönelik yetiştiricilik almış.Buğday ve arpa biçildikten sonra silaj yapımı hızlanmış…
Altımda motorsiklet yoktu ama altımdaki minibüsle her tarafı karış karış dolaştım.
Toprağın kokusunu ciğerlerime alabildiği kadar çektim…O güzel kaz ovanın manzarasını tepeden seyrettim..
On yıl sonra, bir gün dahi olsa onbeş yıl çalıştığım yerlerin ve sıcacık insanlarının hasretini gidermeye çalışmıştım…Yüzlerce anılarım var o bölgede…Hala belleğimde canlılığını korumaktalar…
Sizleri seviyorum,köylü kardeşlerim…Unutmadım…Unutmadım…Hala rüyalarımdasınız…
bir anılardır
bizimle yaşayan
erçeklerimiz.
saygımla
dostum.