Saklıyoruz Gerçek Yüzlerimizi
..........................................
söylemediklerimiz
sakladıklarımız
öyle çok ki
...öyle çok ki yanlışlarımız, hatalarımız, birbirimizden esirgediğimiz selamlarımız öyle fazla ki... Büyüdükçe, uzmanlaşıyoruz başkalarını kendi çemberimizden hapsetmekten. Bizden olmayanı ötekileştiriyoruz, bencil bir benle. Sınırsız isteklerle, doyumsuz arzularla nefes alıp vermekten sıkılmıyoruz...
itiraf edemediklerimiz
toprağa gömdüğümüz sırlarımız
öyle çok ki
...öyle çok ki, bile bile saklamaya ç-alıştığımız davranışlarımız. Eylemlerimiz,söylemlerimiz öyle değişik ki birbirinden. Birbirini tutmayan sözlerimiz, gece gündüz farkı gibi ortada dolaşmakta. Kendimize çeki düzen vereceğimize, sığındığımız limanları habire çoğaltıyoruz yaşarken. Yaşarken kendimizi kandırmaktan zevk alıyoruz galiba. Galiba başkalarını mağlup etmeyi düşüne düşüne, bir bakmışız kendi kendimizi sömürüyoruz yatsı ezanı okunmadan. Yatsı vakti gelmeden yalanlarımız su yüzeyine bir bir çıktığı gibi, ele veriyoruz yakayı gerçeklerimizden kaçarken...
yerine getiremediklerimiz
yüzümüze gözümüze bulaştırdıklarımız
öyle çok ki
...öyle çok ki gizli bakışlarımız. Şeytani duygularımız öyle diz boyu ki, aynalar açıklamaya kalkışsa kiyamet kopar hemen. Nefsani hareketlerimiz öyle büyük ki, ruh bedenden ayrılsa zelzeleler eksik olmaz yanıbaşımızdan her an. Her an bir bataklığın içindeyiz. Yola gelemiyoruz. Yolcu gibi davranmıyoruz, hakkını ver(e)miyoruz kutsal varlığımızın. İnsanlığımızı ayaklar altında çiğnemeye devam ediyoruz...
koruyamadıklarımız
açığa vurduğumuz özeliklerimiz
öyle çok ki
...öyle çok ki,sakatlıklarımız. Öyle ulu ortada dolaşıyor bir araya getiremediğimiz parçalarımız. Sağlam bir temel at(a)mıyoruz inşa ettilerimize. Yaptıklarımıza, ettiklerimize bir kıvam bulamıyoruz. Ya yarı bir halde bırakıyoruz yolculuğumuzu, ya da daha ilk adımlarda cesaretimizi, dahası irademizi kaybediyoruz. Kaybettikçe, kaybetmeye doğru gidiyoruz...
evet
öyle çok ki bilinmeyenlerimiz
öyle çok ki silinmeyenlerimiz
öyle çok ki yanlışlarımız
dil yetmez anlatmaya
gönül sezmez kavramaya
.............................................
MESELCİ
6 Eylül 2009,,,10.34
YORUMLAR
itiraf edemediklerimiz
toprağa gömdüğümüz sırlarımız
öyle çok ki
dert görme can selim sevgimle haklı bir konu öyle çok ki maskeleri boyalı ,gördüğünde aklın çıkar ...birde sıkıntılı yada keyfsizliğini belli etmeyenlerin taktığı maske vardır girdiği ortama uyar ..velhasıl çeşit çeşit maskeler..sevgimle canl kalem
Haklısınız sonuna kadar saklıyoruz gerçek yüzlerimizi ,ben "ÜTÜLÜ YÜZLER" diyorum buna keşke görebilseydik buruşuk hallerinide...
Eskiden saklamazdım kendimi kimselerden ama saklayanlar yüzünden öyle oyunlara getirildim ki ;
mecbur bilmediğim bu oyunu yavaş yavaş öğrenmeye başladım daha tam olarak öğrendiğim söylenemez ama deniyorum ...
Bir tek kendimden saklamıyorum beni
Bir tek onu kandırmıyorum
Vicdandır yastığım
Huzur içinde uyuyorum...
Konu güzel ,tesbit doğru ,
Kelam güzel, özü doğru ,
Yürek güzel ,sözü doğru ,
Beğeni ve saygılarımla...
sevgili selim kardeşim,
düz yazıda şiirlsel bir anlatım beni hep çekmiştir. sen bunu çok güzel yapıyorsun. aklıma, bilinç akışı tarz yazılar geldi, umarım bir gün bu tarzı da denersin ki sana çok yakışır..
konu ise, çok güncel..insanın uygarlaşamasından beri koruyor da bunu..gündemden hiç düşmedi..
bölünmüş bilinçlerle yaşadığımızdan beri, narsizm alıp başını giderken, bencillik ve iki yüzlülük her yerdeyken...yüzlerce maske değiştirirken birçok kişi yanıbaşımızda...yaşamak zor ..sevmek ve sevilmek de..inanmak da zor sevgiye..
kutlarım can kardeşim..sevgimle..dostlukla kal!!
harika bir yazıydı..
...öyle çok ki, bile bile saklamaya ç-alıştığımız davranışlarımız. Eylemlerimiz,söylemlerimiz öyle değişik ki birbirinden.
İnsanın kendi kendisiyle içsel hesaplaşması gibiydi...
Maalesef insanlarımız öyle dejenere oldular ki ;söylemleri ile
öz benlikleri tamamen zıt...
Tebrikler dost...
saygılar...