- 2985 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
UMUDA YOLCULUĞUN ADI: ÇIKMAZ SOKAK
Dolaşıyorum şehrin loş ışıklı sokaklarında... Kağıt parçaları havada süzülerek danslar ediyor. Gökyüzü yine en güzel takılarıyla süslenmiş. Ağaçlar hafif bir sesle şarkılarını söylüyor. Az uzaktan gelen dalga sesleri eşlik ediyor bu hayat senfonisine… Yürürken o daracık sokaklarda hayaller ilişmekte gözlerime. Bedenim hafiften üşüse de içimin sıcaklığı ısıtıyordu beni. Birden bütün sesler kesildi. Ağaçlar sustu, dalgalar durdu. Gökyüzündeki yıldızlar tek tek kayboldu. Sessizliğin çığlığı içimi ürpertiyordu.
Bir çıkmaz sokaktı bu. Duraksamıştım birden. Hiç yabancı gelmemişti zaten bana. Hayatımın inişli çıkışlı bütün yolları bir çıkmaz sokakla sonlanıyordu nedense. Her zaman kendimi hayatın müthiş ritmine tutturmuşken aniden çöken karanlıklar ruhumu delip gecen göktaşları gibiydi. Ümit burcunun en üstünde durmuşken çıkan hafif bir esintiyle ümitsizlik çukurunun en altına düşüyordum. Çıkmak için çırpındığımda daha çok battığım bataklıklara… Bastıran karanlıklar ruhumu da karartıp içimdeki bir şeyleri öldürüyordu. Hayallerime kavuşmak için koştuğumda hayallerimin de hayal olduğunu görüyordum. Bir çıkış olmalıydı bu şehrin her sokağı çıkmaz sokak olamaz diyordu incinen kalbim. "ÇIKANLAR VAR" diyordu…
Oysa bu sözü çok duymuştum. Her seferinde kırdığım kalbim yine bıkmadan, usanmadan bu sözleri söylüyordu bana. Ama artık bıkmıştım. Aklım beni çoktan terk etmişti. Baharı bekleyen ruhum çoktan ölmüştü. Bu şehirde yapayalnızdım. Birde kırdığım paramparça olan bir kalbim vardı. Birkaç adım daha ilerlemeye karar verdim bu kez. Yolumun karanlığında hemen çakılıverdim yere. Kalbim bir çocuk gibi ağlamaya başlamıştı."Dayan " diyordu bana "biraz daha dayan az kaldı" diyordu. Ben yere kapanmış " neye az kaldı" bıktım artık diye ağlarken. Kalbim son sözlerini söylüyordu. Yorgun ve bitkin haliyle bu kez ağlamaklı titrek sesiyle "DAYAN" diyordu.
Ben nereye kadar diyordum. Bu çıkmaz sokakta nereye kadar ilerlene bilir ki? Evet son bir kez daha kalkıp ilerleyecektim. Yavaşça doğruldum. Ayağa kalktım. Sendeleyerek birkaç adım daha attım. Kendimi o en karanlık noktada bulurken. Bir kapının olduğunu fark ettim. Bu ışık kapısıydı. ANAHTARI İNANÇ OLAN BİR KAPIYDI BU. Oysa ben hep masal sanmıştım. Kalbim biraz sevinçle birazda sitemkar bir şekilde "sonunda" diyebildi bende " ey kalbim beni affet" diyebildim yüzümdeki utançla… Demek en karanlık noktada ışık kapısı var. Bitti dediğimiz anlar hep bizim asıl başlangıç anlarımızmış. İnancımızın tükendiği ve ümidimizin bittiği yerler en çok inanmaya ihtiyaç duyduğumuz ve en çok ümit etmemiz gereken yerlerdi. Dağın tepesine tam varacakken önümüze konulan küçük buluta aldanıp geri döndüğümüz noktalar hep son aşamaymış az daha sabretsek birkaç adım daha atsak ulaşacağımız yerler bizim ışık kapılarımızmış. Artık çıkacaktım bu şehirden… Artık kurtulacaktım bütün sıkıntılardan… Kalan son gücümle kapıyı araladım ve mutluk şehrine adım atmıştım…
NURULLAH TUNA