- 410 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sakalım Olsaydı Rüyana Girerdim
■ Dostlarla iyi ortam paylaşmak ve düşmanları idare edebilmek zanaattir.
■ İnsan hayatını yaşamalı, kendi gibilerle yaşamalı, kendi olarak yaşamalı. Başkaların hayatlarında atanmış yetkin özne olacağına kendi yaşamında esir yüklem ol.
■ Yakınca cehennem yakmayı göze alacak kadar kindar ve kendini beğenmiş birine yanaşmak, ateşe benzinle yaklaşmaktır.
■ Anlattığı, ’benimse’ dediği kıymetleri ona ait hayatında görmemiz mümkün olmayan niceler başkalarının hayatını, kabul ettiğini iddia ettiği değerlerle yönetmede ve doğrusu paramparça etmede yarış halinde bir portredeler...
■ Yaşamı insanca, ona buna zarar vermeden, kendine uygun, varlığını kabul ettiği insanlarla paylaşmak gerekiyor. Buna izin verilmiyorsa, böyle bir ortamdaysan, böyle birinin yanındaysan, yürüyen bir cesetsin demektir... Kop ya da koparıl...
■ Ben böyle yaşıyorum, sen de öyle... Ben senin gibi düşünmüyorum, sen de onun gibi... Giren çıkan ne o zaman sana bana? Mecbur muyum senin eşeğini sürmeye ben, benim öküzümü gütmeye sen...
■ Kimsenin aklı ve algısı bir değildir. Bir olmaya mecbur da değildir. Muhatabını bilmeden tahkir etmek/aşağılamak istemiyorsan, onu kendinden aşağı seçme; yukarı da seçme ki, bu sefer o seni tahkir eder.
■ İçini boşaltamadığın ve yanında huzur bulamadığın, kendini ondan sakındırdığına karşı, kendi kendini aldatma. ’Aşırı sevgi maraz doğurur’un açılımı budur. Sen onu değil, kendini sevmişsin. Onda seni görmediğin bir an, düşmanlık yaparsın.
■ Bazen insan bir tarz tanrı olmak ister, aczine rağmen. Tabilerini artırmaya ve başkaları hakkında hakim sıfatlı olmada gayretli olur. İdol olmak, yaşamını dayatmak, uymayanları cezalandırmak, cezayı beceremediği yerde kendini cezalandırmak... Halbuki hata yapmak, kaymak, şaşırmak, acze düşmek, basarısız olmak tamamen insanidir. Hatanın, yanlışın en çirkini bile insana özgüdür. ’Hatasız kul olmaz’ ’Beşer, şaşar’ tabirleri bunun için vardır. Kaymayan, abuklamayan kim varsa onu karantinaya almak lazım...
■ Yanlışa tahammül, yanlıştan tiksintiyle beraber olmalı. Dogruda ısrar, dogrudan şaşıldığında şaskınlığa düşürtmemeli. Ölene kadar yaşamaya madem mecburuz. O halde iyi ve kötü adına ne varsa hepsiyle barışık yaşamak zorunda olduğumuzu ve kendimize en azından geçim ehli olmamız gerektiğini vurgulamak isterim. Hatayı abartmamak, doğru olanı da.. Mükemmeliyetçilikten uzak, insana özgü yaşamak bu kısaca; haltıyla, hatırıyla, hakkıyla; yasayacağı son deme kadar.. Ötesi bunalım ve hafakan türetir...
■ Kusursuzluk arayışı; ya da tamamen kusurlara gömülü yaşamlar, dna dizilimine aykırıdır ve ya mideden çıkar acısı; ya da beyinden...
■ Bir derinin altında ne varsa, diğer deri giydirilmişlerde de o vardır; deriye değil, yüreğe bak.
■ Nedim’in kafasına vurup ağzından aldığı lokmayı, evdeki tekir’e ikram eden insan...
■ Bir baltaya sap olamayacak niceler, saplara balta oldu ve doğradı insanlığı.
■ Dürüstler dürtmez ve dürtülmezler. sınav yapacağım diye sevdiklerini şebek etmezler.
■ Birinin sırf yüzü güzel diye sevildiği ve uğruna şiirler yazıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Uzaylılar gerileri ile gülseler yeridir.
■ Tilki yaşamak için tetiktedir, gözleri gelincik arar; gelincik ölmemek için tetiktedir, gözleri tilki arar.
■ Öfke, acı, aşk, yoğun mutluluk kan rengindedir. ağlayanların gözlerine bak.
■ Sevmeyenin sevilmesi sevginin fahişeliğidir. Bedeli illa ki ödenecektir.
Mailis Nalars Yazıtlardan Seçmeler