ÇÖP ADAM..
Aslında konuşmak için geç,düşünmek için de erken değil mi?
Leyla annesinin biricik kızı,sevgilisi,neşesi,yarınları,hevesi...
-Annesi "çizdiğin resmi ne zaman göstereceksin? merak etmeye başladım kızım" derken
-Leyla’ dan cılız bir ses çıkar."Anne bitti sayılır.Biraz daha sabret olur mu?"
-Sevginin annesi de merak ediyormuş.O gitmeden resmini bitirmiş olursun değil mi?
-Peki!
Bir süre sonra resim tamamlanır. Leyla elinde resim defteri ile belirir.Dar koridorun başında...
Annenin sabırsızlığı artık gün ışığına çıkmıştır. Leylanın elinden resmi hışımla havada kapar.Gözler iki kat daha büyük, dudaklar yarı açık hayretler içinde bir çığlık atıverir.
-Leyla bu nedir?
-Leyla sakin tavrı ile " çöp adam resmi anne" der.
-Anne "kızım sana insan resmi çizmeyi böyle mi öğrettim?"
-Hayır!
-Ama ben böyle çizmek istedim.
-Anne mahçup bir halde kafasını sağ yana doğru çevirir.
-Bizim kız galiba şaka yaptı.
-Aslında; o çok güzel resimler çizer.
Kadın, bir de ben bakayım der. Gördüklerine anlam vermeye çalışır.
-Leyla!
-Bu resimde ne anlatmaya çalıştın.
-Bize de anlatırmısın?
-Çöp adamı neden çizdin?
-Ayrıca; gözleri de yok galiba...
-Sizin kızınız çok güzel resimler çiziyor değil mi?
-Evet!
-Sende güzel çizmişsin.
-Teşekkür ederim.
-Sizin kızınızın resmini ben beğenmiyorum.
-Neden?
-O çok abartıyor.
-Tüm renkleri neredeyse kullanıyor.
-Ayrıca; onun çizdiği gibi değil ki insanlar...
-Senin çizdiğin gibi mi?
-Hayır!
-Ben insan resmi çizmedim.
-Sadece çöp adam çizdim.
-Adı üstünde çöp adam işte...
-Gözleri neden yok!
-İnsanlarda gözler,dudaklar,saçlar olur.
-Ben insan resmi çizmediğimi söylemiştim.
-Neden çizmediğime gelince;
-Kendini görmesin diye...
-Resimler kendini zaten göremez ki;
-Onlar canlı değildir.
-Ama ben resmin duygularını çizmiştim.
-Onun da duyguları var.
Leyla "düşünen,duyguları olan bir çocuktu" anlatmak istediği de bu idi. Kadın anlamıştı.
-Evet Leyla!
-Çok güzel bir resim çizmişsin.
-Anne "kızım sen bildiğin gibi resimlerini çiz." derken gözyaşları da içine akmakta idi.
uçuk..
YORUMLAR
Kendimizde gördüğümüz eksikliklerimizi çocuklarımızın tamamlaması için ne çok baskılar yaparız biz anne ve babalar. Oysa çocuklarımız tek başlarına bir bireydir ve onlar bizden bağımsızdır ve bağımsız olmak zorundadır. Çizdikleri tek tek çizginin bile çok büyük anlamları vardır ve biz o anlamları bulup çıkartmak zorundayız. Bir başkasına çocuğumuzun ne kadar başarılı ya da başarısız olduğunu söylemek gibi bir zorunluluğu hissetmemeliyiz hiç birimiz.
Benim bir kız ve bir oğlum var. İkisi arasında ki yaş farkı 12. Kızım anaokuluna giderken oğlum liseyi bitirmişti.
Henüz 4 yaşında başladı anaokuluna. Çok istediği için kayıt yaptırmamıştım. Öylesine gidip geliyordu. Yaşıtları ile birlikte değildi anaokulunda. Hepsi kendinden bir yaş büyüktü. Ama o uyum sağlamış devam ediyordu.
Bir yıl sonra yaşıtları ile birlikte tekrar anaokuluna gitmeye başladı. Beş yaşındaydı. İkinci dönemim ilk yarısında kızımda çok büyük değişimler vardı. Bunu gözlemliyor ama ne olduğunu bilemiyorduk. Öğretmeni anaokulunda onlara resimler yaptırıyor ve o resimlere bakarak bir şeyleri çözmeye çabalıyordu.
Bir gün beni çağırdı. "Türkan Hanım kızınız çok kötü durumda. Çizgileri ve kullandığı renkler iç dünyasında bir karmaşa olduğunu gösteriyor. Bu yaşında karamsar ve aileden uzaklaşmış gibi görünüyor. Resimlerin içinde yalnız anne ve ağabey var ama baba yok" diyordu.
Anlamıştım kızımın neler yaşadığını. Ben çok büyük bir rahatsızlık geçirmiş, eşimin evde olmadığı bir zamanda zehirlenmiş ve alt kat komşumuz beni hastaneye kızımın haber vermesi sonucunda yetiştirmiş, benim o duruma düşmemdeki sorumluluğu babasının eve bir kaç dakika geç gelmiş olmasına bağlamıştı. Babasını aile içine almak istemesinin nedeni bu idi ve öğretmenimiz bunu biliyordu. O rahatsızlığım nedeni ile çok uzun zaman yoğun bakımda yatmış ve onlardan bir kaç gün uzak kalmıştım.
Öğretmenimiz, eşim ve ben çok uzun bir uğraş sonunda kızımı kendine getirebilmiştik. Bu uğraşımız yaklaşık dört ay gibi uzun bir zaman almış ama öğretmenimizin dikkati sayesinde sorun büyümeden anında çözülmüştü.
Çocukların iç dünyasında neler yaşadığını ve bize sözleri ile söyleyemediklerini çizgileri ve renkleri ile verdiğini bilmemiz gerek. Yoksa çocuklarımızı bir başkası ile kıyaslayarak ya da kendi olmak istediğimiz yerde onları görmek istersek çok büyük yanlış yapmış olacağımızın farkına varmalıyız.
Beni yine çok fazla düşündürdü yazınız.
Teşekkür ediyorum ve kutluyorum. Saygılar
bence annelere küpe olsun...hep yapmaz mıyız, benim çocuğum şöyle zeki böyle yetenekli.gel oğlum çarpım tablosunu oku teyzene..falan çocuk bir iki tökezleyince de aa evladım sen böyle mi okuyordun.ne oldu sana..aslında çok usludur hiç yapmaz böyle şeyler...
bu tip konuşmalar çocukların kafalarında kocaman bir soru işareti çizer.kendi kimliğini uzun süre bulamaz.
çocukları da normal bir insan kategorisinde dinlemeliyiz.ve onlarında duyguları olduğunu bilmeliyi.hem de bizden çok daha kuvvetli...
bu bakımdan anlamlıydı yazınız.tebrik ederim.