- 725 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
UNUTMADIM….
İnsanın iç âlemi değişik duygularla doludur. Bazen bu duyguları isimlendirmeye çalışırız. Hatta gelip geçici olmayanlarını yücelterek benliğimizin en değerli köşesinde taşırız. İşte, memleket duygusu, vatan duygusu bunlardan bazılarıdır ve en kutsal olanlarıdır. Vatan, bayrak, kendimizin ve aile hayatımızın üstünde yer almış değerlerimizdir.
Türk Ulusu kendi bağrında yoğurduğu cevherlere, sivrilen unsurlara, bütünden daha fazla değer vermemiştir. “Bütün” de öz olmasaydı, cevher yoğrulur muydu? Bu milletçe görüşümüzü “birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” şeklinde dile getirdik. Bunun tek taraflı şekli hiçbir zaman olmadı.
Tanıdığım birisi bir gün beni şaşırtan konuşmasını şöyle yapmıştı:
“Bu memlekette, bu nankör insanlar içinde nasıl çalışılır? Her insan vatanını sever, ama ben sırtımdan geçinenlerin yanında aç kaldıktan sonra neyleyim bu vatanı. Vatan benim için karnımı doyurduğum yerdir.” demişti. Ayrıca başka bir ülkeye gitme hayalleri kuruyordu. Böylece, orada yeni bir çalışma zemini, yeni bir vatan bulacaktı kendine.
Ülkemizi, içinde bulunduğu kötülüklerden arındırmak için el ele çalışmamız gerekirken, başka güneşlerle ısınan topraklar aramanın, kendimizden kurtulmak için vatandan kaçmanın kime ne faydası olacaktır.
Yurduna ve ideallerine midesi ve kesesi ile bağlı olanların, bu Ülke için yapacakları hiçbir şey yoktur. Her şeye “eyvallah” diyen, her fikre boyun eğen hercai olmaktansa, idealleri ve Ülkesi uğruna ölenlerden olmayı onurlu bir yaşam için seçenlerindir bu topraklar.
Bizi, yine bu fakir ulusun ve bu işlenememiş, toprakların doyuracağına inancımız tamdır. Şunu unutmamalıyız ki, memleketimiz ihmalden ötürü yaralıdır. Çalışmak isteyenlerin iyi niyetlerinden şüphe edildiği için kırgındır. Bu kırgınlıkta fert olarak hiç mi ihmalimiz yok?
Temiz duygular ve temiz düşüncelerle memleketi için çalışacak insanlarımız çoğunluktadır içimizde? Bu tür insanlar ortaya çıktığı zaman, kendi çıkarını tehlikede görenler tarafından neden hemen alaşağı edilirler?
Bu topraklar üstünde doğup, bu ulusun töre ve kültürü ile beslenen, çıkarsız ve kendini bu yolda fedaya hazırlanan insanlardan, memlekete zarar gelmesi mümkün değildir. İçinde Yurt duygusunun zaman zaman heyecanını duyan her insan çalışmasıyla, özveri ve çabası ile memleket davasında iş görmektedir.
Bazı siyasiler, memlekete zaman zaman değişen taklitten başka hiçbir yeniliği getiremediler. Her seferinde model değişti, fakat yaptığımız iş taklitten ileriye gidemedi. Kafamızın içini yaldızlayacağımıza, dışını yaldızlamak için uğraşır olduk. Hür düşünce, hür vicdan, hür bilinç nereye gitti?
Neden böyle esen rüzgâra göre yön değiştiren bir Ulus olduk. Kendi malımızı, kendi insanımızı, kendi cevherimizi ne zaman takdir edeceğiz?
Türk damgası taşıyan bir “bilim ve sanat” hayatını özlüyoruz. Evet, batıdan almamız, öğrenmemiz gereken şeyler mutlaka olacaktır. Ancak bunları alırken taklit etmeyi değil, olayın özüne inerek incelemeyi, anlamayı ve kavramayı öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Türk kültüründe, Türk zevkinde yoğurmalı, istediğimiz şekli vererek değişimi ve ilerlemeyi sağlayacak çareler üretmeliyiz.
Bir tablonun etiketinden ve çerçevesinden çok, çizgilerini ve ruhunu anlayabildiğimiz, kavrayabildiğimiz, toplum için fayda çıkarabildiğimiz gün; bizim de bir ruhumuz, bir görüşümüz ve söyleyecek bir gerçeğimiz olduğuna inanarak bunu kaleme aldığımız gün; çağdaş Uluslar seviyesine yükseldiğimiz gün olacaktır.
Hülya TÜRK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.