BİLMEK VE YANMAK...( ANTİK KENT HASANKEYF' E DESTEK, TARİHE DESTEKTİR...)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bazen deli olmak geciyor insanın aklından..."Neden?" derseniz "Akıllı olmak zor" derim ben.
"Bilmek yanmaktır " demiş düşünürün biri. Gel de hak verme!
Deli olduğunuzda, elinizi, kolunuzu sallar, kavşaklarda görünür kazalara sebeb olur, akıllı insanın tersine, karakollara da düşme probleminiz olmaz.İnsanlar "Deli bu ya, ne yapsa yeridir" diye methiyeler de düzmez arkanızdan. Gazeteleri gönül rahatlığıyla açar, en içacıcı olmayan haberleri bile bıyık altından gülerek okuyor yaparsınız. Bir kahvehaneye oturur, içtiğiniz çay parasını vermez, kalkıp gidersiniz...Kime avuç acarsanız, tutuşturur elinize bir kaç kuruş. Parklarda, kaldırımlarda, atm’ lerde, sabahı edersiniz veselam...
Ama ya akıllı olduğunuzda?
Kendinizi en umulmadık zorlukların içinde bulursunuz. İşsizlik başlı başına bir sorununuz, yüklendiğiniz her bilgi ile beraber, sorumluluklar hayatınızı biraz daha zorlaştıracaktır.Hayatın zorlu labirentlerinde gidip geleceksiniz. Çalışmak, para kazanmak gibi sorumluluklarınız olacak, kafanızın tası atacak, "Delirdim! " diye, sayısız çeşit psikologların kapısını aşındıracaksınız...Ve belki de bu yetmeyecek, sonunda yine delireceksiniz...
Ama bilmek yanmaktır oysa...
Yaşadığın her ortamda, aklını, sahip olduğun doğru şeyleri, hasılı...Çoğu şeyi savunmak, korumak çok zor bazen...
Gözünüzün önünde cereyen eden, akla, hayale gelmeyecek çirkefliklere seyirci kalacak, yanacaksınız...
İnsanların sırf maddi cıkarları için türlü türlü kimliklere büründüğünü görecek, "Pes! "diyeceksiniz...
Gün geçtikçe kaybolan değerlerin arkasından ah! lar vah! lar çekecek, belki de insanlığınızdan utanacaksınız...Belki bazen direneceksesiniz. Sesiniz cılız da olsa cıkacak. Ama siz de bir zaman gelecek, herkes gibi yorulacaksınız....
"Bilmek ve yanmak" ne acı iki kelime değil mi?
Tam tersine bilmemekle yanmalı insan...Bildiğinden degil.
Eğer bilmek yanmaksa bende cok kez yanmışımdır...O an deli olmak geçmiştir içimden. umarsız, tekdüze bir yaşamla bakmak geçmiştir içimden. Hayata renkli gözlerle bakan bir masal kahramanı, Polyana gibi...
Eğer bilmek yanmaksa, çok kez yanmışımdır...Bazen öyle yanmışım ki, gözyaşlarımı çaresiz içime akıtmışım...Bazen öyle yanmışım ki, tuz basmışım yarama ..Ve bazen de öyle yanmışım ki, en yaman rüzgarlar, en yaman denizler bile söndürememiş içimdeki bu yangını....
Ve şimdi yine yanıyorum...Ama belki de ben değilim sadece yalnız yanan...Bilen herkes...
Ve beni benimle aynı kaderi paylaşan biri yakıyor ...
Nasıl mı ?
"Hasankeyf kurtarılsın. Heba olmasın " diyorum bir sohbette bir hemşerime."Bir tarih yok olmamalı" diyorum ...
Ama o beni bilmeden yakıyor şu cümlelerle,
"Bir kaç taş parçasının ne önemi var? Ben olsam düşünmeden yıkardım"
"Bilmek yanmaktır" demiş düşünür...Ne güzel demiş düşünür...
Ve ben bir kez daha yanıyorum bu sözlerle.
" Keşke deli olsaydım.." diyorum içimden bazen.
Çünkü, bilmesem yanmazdım...
YORUMLAR
diline,kalemine sağlık ,cok teşekkürler hocam
sevgili Zekice
yazınıza yaptığım yorumu kişiliğinize almamış olmanızdan dolayı ne kadar mutlu olduğumu anlatamam
lakin; delilği yorumumda da yazdığım gibi alınganlık boyutuna getirmemim nedeni kişilerin kalıpların ardına saklanarak öne çıkardıkları isimlere olan tepkimdi.tıpkı kadın kimliği altına acizliğini saklamaya çalışan dişi insanlar ve buna dünden razı eril insanlar gibi..
deliliğin tanımını kendi çıkarlarımız doğrultusunda genişletmemliyiz..
ki benim ki benim bakış açımdı konuya dair..
sizin anlatımınızla ilişiğim zaten mantıksızlığı gördüğüm an itibari ile kopmuş bulunuyor.
yazınızda sadece bir kısımı alıp eleştirdim..
oda mantıksız kurulan bir cümle idi.
sonuç: konuyu eleştirdim kendi bakış açımın pesfektifinde...
her hangi bir sataşma ya da rencide yapılmadan
sevgimle kalın...
sevgili zeynep hanım,
ben deliliği çok anlamda kullandım .
delilik derken, eline taş alıp , kavşakta duduk yerde milletin camını yere indiren bir deliyi de kastetmişim orda.
ayrıca, deli derken, sorumsuz, kendini geliştiremeyen sadece gündelik yaşam biçimiyle yani; ye iç, uyu gibi basit bir yaşantıyla gününü geçiren, okumayan , kendini geliştiremeyen ve at gözlüğü ile bakan insanları kastetmişim yeri gelince...
sizn anlatmaya çalıştığınız o, dağların zirvesine çıkan, başaran, azimli , başaran delilik kavramını hiç anlatmadım bile...
sevgili aydın bey de sanırım böyle değerlendirmiş bu yazıyı.
benim anlatmak istediğim buydu.
başka bişey değil.
değerlendirmeleriniz için size ve tüm yorum yazan, paylaşan arkadaşlarıma sevgi ve saygılarımı iletiyorum
sevgilerimle...
zekice tarafından 6/11/2007 8:00:39 AM zamanında düzenlenmiştir.
deli kelimesini görünce okumak için yazıyı sayfaya girdiğimi itiraf etmeliyim..
lakin: ''Deli olduğunuzda, elinizi, kolunuzu sallar, kavşaklarda görünür kazalara sebeb olur, akıllı insanın tersine, karakollara da düşme probleminiz olmaz.İnsanlar "Deli bu ya, ne yapsa yeridir" diye methiyeler de düzmez arkanızdan''
burada durdum.. cümle mantıksızdı.. deli olsam ve methiye düzülmez..
deliye düzülen söz neden deli olsan düzülmez?
delilik erdemdir...
kaçış yolu ya da saklanılacak bir çatı altı saçak koruması değildir.
delilik akıl tavan sınırını oluşturan duvarının aşımı sonucu ortaya çıkar...
bu aşım: meydana gelen bir çatlaktanda olabilir, duvarın üstünden taşan zeka fazlalığından da....
taşınması, idare edilmesi oldukça zor olan deliliğin bir savunma, sığınma alanı değil, akıllı olduklarını iddia edenlerin karşısında cesaretle sağlam ayakta durulabilecek bir mevzi olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.
bakış açılarına göre ,alınganlık sınırına dayanmış olan bu yorumum sebebine gelince...
ben bir deliyim...
itirazı olan?
konuma yaklaşmak gibi bir niyetiniz varsa; önce biraz düşünün derim..
standart normlarda değil.. standart üstüne çıkmaya çalışarak...
sevgimle kalın...
İçinde birçok konuyu barındıran ama yeteri kadar verim sağlayamayan bir yazı. Verimsizliği ise konuların birbiri içine çok geçmiş olmasındandır.
delilik-dilencilik
delilik-derbederlik
delilik-cahillik
delilik-özgürlük
delilik-optimizm
Belki sadece özgürlük kısmına katılabilirim. Ama delilik kavramı bilgeliiğin ulaştığı son nokta olarak değerlendirilir edebiyatta. Ya da çoğu zaman eleştirilemeyen makamların eleştirisinde kullanılır. Polyanacılık, cehalet, derbederlik ve dilencilik sanırım pek delilikle bağdaştırılamaz. Hayattan kaçış yollarından birisi de değildir bence delilik. Devlet kurumlarının damgası ile ve yüzdelerle ayrıştırılabilecek bir hastalık da değildir.
Yazıdaki kişide müthiş bir çelişki var. "Tam tersine bilmemekle yanmalı insan...Bildiğinden degil.
Eğer bilmek yanmaksa bende cok kez yanmışımdır..." sözlerini söyleyen bir yazarın
"" Keşke deli olsaydım.." diyorum içimden bazen.
Çünkü, bilmesem yanmazdım..." şeklinde bir anda kendi ile çelişmesi bana ilginç geldi. ya delisinizdir, ya da akıllı. Orta çizgisi yoktur bunun.
Konusuna gelince duyarlı bir konu. Bir kaç taş toprak parçası diye küçümseyerek zaten bu hallere geldik.
İyi günler...
sene 2000 .4. sınıf. okul bitiyor.son katıldığım kazı.Hasankeyf..küçük bir seramik yada mihrap kenarını süsleyen alçı parçasını kırılmadan çıkarmak için 50 derecenin altında günde beş litre su içerek harcanan emek...Batının elinde olsa su altından çıkarır. biz suya batırıyoruz...Ah ah.. ah...hatıralarım...sazan balıklarının
yuvası olacak ya..neyse..tbrklr.