Dünyaya gelmek senin elinde olsaydı
DÜNYAYA GELMEK SENİN ELİNDE OLSAYDI…
‘Gülmeceleri bir köşeye koyup, ne acılar, ne çileler çekeceğimizi bilseydik gelir miydik dünyaya hiç.’
Vay bee… Sanki benim elimdeymiş gibi konuştum. Öyle bir fırsatımız olsaydı, sırf meraktan yine gelirdik dünyaya. Her neyse, gelmişiz bir kere, istesekte istemesekte. Alışmak zorundayız zevkine çilesine. Aldık tüm yükleri omzumuza, farkına varamadan. Ne yapacağımız söylendi biraz. Nasıl yapacağımız pek anlatılmadı ama. Yapmamız gerektiği iyice yerleştirildi aklımıza. Mutluluğu nasıl paylaşacağımız değil, nasıl bencil olmamız gerektiğini öğrettiler. Acılar karşısında nasıl direneceğimizi değil, hangi şarkıları dinler daha da dertleniriz onu öğrettiler. Sabrı değil, hemen, çabuk, acele, bir an önce diye öğrettiler bize. İşte bunları bilseydik gelir miydik dünyaya? Belki… Bize öğretilecek olanların tersini öğrenmek için yine gelirdik bu dünyaya. Öyle oldu zaten, geldik işte, istesekte istemesekte. Gözümüzü açar açmaz; bir hemşirenin fotoğrafındaki sus işaretiyle karşılaştık. Ağlamak, gürültü yapmak yasakmış. Yapma yaa! Ne iş, ben ne yollardan geldim biliyor musun sen. Resmen tüm yasakların ortasına itilmişiz. Ona dokunma cıss, bunu yapma off olur, şunu yapma Allah taş atar. Kurallar dolu bir dünya olduğunu bilseydik gelir miydik? Evet, gelirdik, kuralları çiğnemek için yine gelirdik. Bizi ne engellerse engellesin, elimizde olan bir şey olsa; engelleri aşmak için yine gelirdik. Her şeyi bir köşede bırakalım. Umutlarımızın peşine takılır yine gelirdik. Sana soruyorum. Bu dünyanın böyle olduğunu bilseydin gelir miydin? Ben gelirdim, bana bırakılsa böyle bir şey, ben gelirdim. Omzuma bırakılacak olan yükleri kaldırabilmek için. Öğretilmeyenleri öğrenmek, öğrenilmeyenleri öğretmek için. Hayallerim uğruna yine gelirdim bu dünyaya. Ne acılar çileler çekersem çekeyim, mutluluğun, sevginin varlığını bildiğim için yine gelirdim. O acı denen şeyi tatma hevesiyle bile gelirdim. Senin elinde olsa gelir miydin bu dünyaya? Ben gelirdim. Acıların içinden mutluluk çıkarabilmek için. Hüzün yollarına çiçekler dikebilmek için. Umutsuzluğa bürünmüş kalpleri güneşin bağrında, gök kuşağının altında ya da bir dağın en uç noktasında sevgiyle buluşturabilmek için. Dökülen gözyaşlarımın saflığını görebilmek için. İçin için, senin için yine gelirdim bu dünyaya. Bana kalsa, bu yazıyı yazmak için de olsa gelirdim dünyaya…
‘’Dünyaya gelip gelmemek senin elinde olsaydı…
Gelir miydin, gelmez miydin? Niye?’’
Muhammet Karakök
YORUMLAR
‘’Dnyaya gelip gelmemek senin elinde olsaydı…
Gelir miydin, gelmez miydin? Niye?’’
:))
Dünyaya gelip gelmeme konusuna madde ve dünya gözü ile bakarsanız işin içinden çıkamazsınız...
O'nu bilmek, O'na kul olabilmek, O'nun sevdiğini sevmek, sevmediğine yüz çevirmek fırsatını bahşeden O'na ( Allah'a) hamd olsun.
Selamlar..
bu bir ikilem aslında Allah 'ı biliyosunuz.sadece beşeri akıl ile çözüm arar iseniz burda çıkmaza ulaşırsınız.Dünya ya gelmek ve çile çekmekten sızlanmamalıyız.çektiğimiz ne ki :peygamber efendimizin bu gün yeryüze inişinin doğumunun 1438 yılı.bu gecede 20 nisan(rabievvel ayının 12 sinde doğmuş).şimdi Sorsalar Allah yaratılmışların içinde en çok kimleri sever.bir çoğu peygamberleri dicektir.semavi kitaplarda ve kur'anda en sevilen peygamber kimdir diye sorsalar.efendimiz Muhammed mustafa (s.a.v) derdi mutlaka.peki bu kadar çok sevilen Allah tarafından,çektiği çile kadar çeken kim var yeryüzünde bir sorsak kendimize.demek ki bu dünya zevk ü sefa yeri değil.''Biz insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım ''buyuruyor.sebeb burda.
çoğu insan peygamberlerden üstün yaşıyor dünyada malca,yemekce,onlarsa takva elbisesini daha üstün görmüşler.zaten insanlar da eşittir.üstünlük takvada dır.zenginlikte değil.selamlar...