- 890 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
SEN KIZSIN...
…Karadeniz’in güzel köylerinin birinde annesi,ağabeyi ve babaannesi ile yaşayan,kendi halinde 16 yaşında bir köylü kızıdır Zulfiye…
…bir gün sabah erkenden ev işlerini bitirmiş,o gün abisi ile gitmeyi planladıkları,geleneksel boğa güreşi festivali için,hazırlanmaya çalışıyordu…
...güzel giyinmek istiyordu ama kıyafetleri çok eskimişti…dün çekine çekine amcasının kızından bir gömlek almıştı,etek istemeye utanmıştı…mecburen eski eteklerinden birisini giymek zorunda kaldı…
….yazmasını bağlamak için ayna lazımdı,almak için salona gitti…
….bu sırada salonda abisi Recep,babaannesinden fazla para koparmak için türlü türlü yalakalıklar yapmayla meşguldü ....babaannesi zaten bir miktar vermişti ama daha çok almak istiyordu…
…tabi babaanne dayanamadı,yeleğinin iç kısmına diktiği cebinden 20 lira daha çıkarıp verdi erkek torununa…
…Zulfiye bu sahneyi görünce oyalandı biraz…babaannesinin eli halen daha cebindeydi…heyecanlandı birden Zulfiye…tam bu sırada Zulfiye’nin annesi girdi devreye…
…”hep ona verup dureceğuğa,birazda şu kıza versana”dedi…
(hep ona verip duracağına,birazda şu kıza versene”
…Zulfiye daha çok heyecanlandı ama bir şey diyemedi oyalanmaya devam etti …
….babaanne asık bir suratla Zuliye’ye baktı,sonra her zaman ki haliyle klasik cümlelerinden birini söyledi;
”sen kızsun,na edecağsın parayi,oğlan çoçuğuna lazum olur”
(sen kızsın,ne yapacaksın parayı,oğlan çocuğuna lazım olur)
…Zulfiye elinde aynayla odasına yöneldi…içi ezilmişti..hiç parası yoktu ve böyle festivallerde satılık güzel şeyler olurdu…
….odaya girerken annesinin babaannesine söylediği laflar kulağına gelince iyicene içi doldu Zulfiye’ nin…üstelik abisi de”paramara yok ona ,zaten kuyruk gibi taktınız peşime”gibisinden laflar ediyordu…
….alıngandı Zulfiye…odaya girer girmez kapıyı kapattı,elleri ile kuvvetlice gözlerini bastırmaya başladı..ne yapsa da durmuyordu gözyaşları…
…Zulfiye’nin hoşuna giden bir şey olduğunda,cümleler genelde ”SEN KIZSIN”la başlar,azarlama ile biterdi….
…çok şey birikmişti yüreğinde…seste çıkaramazdı kimseye…ama genç kızdı..heves çağındaydı…onu giyme,bunu giyme diye kıyafetine karışıp dururlardı…düğüne eğlenceye götürecek olsalar kavga kıyametle götürürlerdi…evde fazlalıktı sanki….
…tabi bu durum iş söz konusu olunca değişirdi çünkü evde hiçbir iş onsuz olmazdı…her işe koşardı…
…annesi biraz anlayışlıydı ama onunda eli mahkumdu…
…….
…neyse,yine kavga mavga derken gitti boğa güreşine Zulfiye…komşu kızı ile dolaşmaya başladı…
…pazar kurulmuştu…seyyar satıcılar vardı…elbiseler…süs eşyaları…dönerler…dondurmalar…ama ne çare kimse para vermemişti Zulfiye’ye…O kızdı nede olsa ne işi olurdu para ile…
…bir poşete ekmek,soğan,kete,ıvır zıvır koymuştu,acıkınca yemek için…kolunda yine amca kızından ödünç aldığı bir kol çantası vardı…sırf dolu gözüksün diye olmadık şeylerle doldurmuştu çantasını…
…her şey bir yana,yanında ki arkadaşının parasının olması,Zulfiye’nin iyicene canını sıkmıştı…hele arkadaşının,kendi çeyizi için aldığı işlemeli havlulara içi gitmişti…o kadar ezilmişti ki,arkadaşına parasının olduğunu ama hiçbir şeyi beğenmediğini söyleyip duruyordu…
…ne olurdu sanki bi 5 lira da kendisine verseydi babaannesi…aklına geldikçe gözleri doldu Zulfiye’nin…bir ara abisini gördü,para isteyecek oldu,çekindi hiçbir şey söyleyemedi….daha doğrusu milletin içinde azarlanmaktan korktu…
……
…akşam oldu,festival bitti…Zulfiye eve yorgun ve buruk bir şekilde döndü…yinede sofrayı koydu,kaldırdı….bulaşıkları yıkadı…çaylarını içirdi…babaannesinin yatağını,yorganını salona taşıdı…abisi geldiğinden beri divanın üzerinde yatıyordu,çay içtikten sonra uyumak için odasına gitti…
…ertesi gün aynı rutinlikle güne başladı Zulfiye…ne yapılabilir diki?böyle gelmişti böyle gidecekti…dün yaşadıkları ilk değildi,son olmayacaktı elbette…
…ne de olsa babaannesi ailesinden öyle görmüş ve öyle yetişmişti…eğer köyde kız olarak dünyaya gelmişsen,sahip olmadığın haklar,sana zamanla öğretiliyordu…
…tabi sadece babaannesi için değil ,herkesin özelliklede yaşlıların değişmez kurallarıydı bunlar…
….ha tabi nesil atladıkça biraz daha esnekleşebiliyordu bu kurallar ama zihniyet genelde aynıydı…
…mesela annesi para konusunda daha anlayışlı gözükse de bir başka olayda hemen aynı zihniyeti sergileyebiliyordu…
….örneğin ağabeyi istediği kadar TV aşında oturabilirdi ama Zulfiye biraz fazla TV başında oturdu mu annesi hemen söylenmeye başlardı…
…”na olecağ bu kızun soni,ağabeylarun ila sen birmisin,hani elişün nerda,koçeçağ kız oldun”…
(ne olacak bu kızın hali,ağabeyin ile sen bir misin,hani elişin nerde,evlenecek kız oldun)…
….hadi dedesini,babasını,amcasını,abisini anlayabilirdi ama aynı şeyleri hatta daha kötülerini yaşamış olan kadınların,kızlarına aynı şekilde muamele etmelerini anlamıyordu Zulfiye…daha anlayışlı olmaları gerekmez miydi…
…….
…işte Zulfiye tüm bu olaylar karşısında kendi kendine söz vermiştir…çocukları arasında ayrım yapmayacaktır…hatta kızı olursa her istediğini yapacaktır…
... derken aradan 2 geçer,Zulfiye başka köyden biri ile evlenir…
….1 oğlu,1 kızı olur…çocukları büyür…
….oğlu 7,kızı 9 yaşındadır Zulfiye ‘nin…
…bir gün Zulfiye nin kızı ve oğlu öğle yemeğine gelmez…köyde aramaya başlar …köyü dolaşır… köyün sonundaki sulama havuzundan gelen sesleri takip ederek havuz başına iner…bir de ne görsün,çocukları köyün sulama havuzunda arkadaşlarıyla yüzmeyi öğreniyor…
…oğlunun orda olmasına aldırmaz bile…havuza eğilir kızının kolundan tutar,bir yandan kızını çekiştiriyor,diğer yandan öfkeyle söyleniyordur Zulfiye…
”Allah senin belavi vermasun.kız başuva na işün var elün oğlanlarıyla havuzda,gözi kör olmayacağ seni,sen kızsın yüzmağ senun nayuva ha)
…(Allah senin belanı vermesin,kız başına ne işin var elin oğlanlarıyla havuzda,gözü kör olmayacak seni,sen kızsın yüzmek senin neyine ha)….
Karakelle
YORUMLAR
(sen kızsın,ne yapacaksın parayı,oğlan çocuğuna lazım olur)
Böyle denilen erkeklere de bir lazım oluyor ki para?! Ve öyle yerlerde kullanıyorlar, öyle de hayırlı evlat(!) oluyorlar ki; değme gitsin!
Sadece Trabzon'da falan sanmayın her yerde böyle... Öyle adaletsiz bir davranış ki bu; kızını iyice sıkboğaz ederken, erkek çocuklarını "saldım çayıra Mevlam kayıra!" diyorlar! Ve bir süre sonra da, böyle yetişen erkek çocuklarından olmadık hakaretleri görüp, kız çocuğunun eline kalınca; elleriyle diktikleri ağacın acı meyvelerini topluyorlar...
..Yazık ki...
Kaleminize sağlık, saygılar...
güzel ve doğru bir yazıydı.ben trabzonluyum.ve bu olayları çok yaşadık ya da gördük.kızları sevmediklerinden değil ama yanlış da aksetmeyelim.
ama bu durum artık çok eskide kaldı.artık köy kızı diye ibşey kalmamiştur.
ayrıca şive hangi yörenin çok merak ettim.karadenizde ilkkez duyduğum bir şive...
selamlar