GEÇMİŞE AİT DÜŞLER...(BÜTÜN ÇOCUKLUKLARA...)
Çocukluk...
Çocukluğumuz...
Kimimizin aklında hiç kalmadığı, kimimizin de, ufak tefek yansımaları olan çocukluk günlerimiz...
Zaman zaman albümleri karıştırıp, o günlere dümen kırarken, her albümün karesinde yaşamın ve geçmişin geniş izleri çöker üstümüze.
Albümün her karesinde, başka bir sevinç, başka bir üzüntü yaşar yüreğimiz.
Tuhaf yolculuklara çıkar yüreğimiz sanki o anda.Bununla beraber, bazen ufak bir tebessüm kaplar dudaklarımızı, bazende, hüzünle karışık bir kaç damla gözyaşı dökülüverir gözlerimizden.
Hepimiz çocukmuşuz bir zamanlar...
Ama, hepimiz...
Ama çocuk kalamadık.
Çocuklarımızda çocuk kalamayacak.
Düşünün...
Çocuk aklınızla, kimbilir ne hayaller kurdunuz gelecek için?
Çocuklarınızın hayallerinin kaçta kaçını gerçeğe dönüştürebildiniz...?
Belki tümünü...
Belki de hiç.
Kimimiz, çocukluğunu, hayatın o zorlu basamaklarında bırakmış, çocuk bile olamamaıştır doyasıya..
Çocukken, çocukluğunu Kaportacı Ahmet Usta’nın torna tezgahında bırakıp çocukluğa ve hayatın zorluklarına inat "Büyük" gibi ekmek parası kavgasına yenik düşmüştür, kimisi...
Ve belki de, çocukluklarına tanık tek kareleri ekmek çalarken, baklava çalarken karakollarda çekindikleri numaralı pozlarıdır...
Titrek bir melodidir mişli zaman.
Acıklı bir türkü yada...
Acımtırak duygulara kapılıyor maziyi anarken insan.
Hepimiz çocukmuşuz bir zamanlar...
Neler yaşamışızdır o ufacık yüreğimizle?
Neler sığdırmışızdır, o çocuksu hayal dünyamıza, kimbilir?
Kimimiz, hala çocuk...
Kimimiz, çocuksu...
Yada hiç büyümek istemeyen, hayatın o zorlu labirentlerine karşı cephe açamayacak kadar ürkek belki de...
Düşünün...
Annemiz de çocuktu bir zamanlar... Babamız...
Komşumuz Rabia Teyze de...
"Çocukluk işte..." deriz sohbetlerimizde.
Böyle başlarız o çocukluk yıllarımızı anarken.
"Ben çocuktum, babam beni okula ilk götürdüğünde çok korkmuştum ..." deriz, mesela...
Tıpkı herkesin çocukluğunda böyle zamanlarında korktuğu gibi.
Ben çocukken bisikletim olsun diye dua ederdim.
Tıpkı çoğu çocuklar gibi..
Ama olmadı bisikletim.
Babamın da olmamış...
Kader...
Zengin arkadaşımın bisikleti vardı.
Hepte oldu...
Babam çocukken saban sürermiş.
Annem, hep su taşırmış kuyudan çocukluğunda. Kuyu suyu hiç bitmezmiş.
Zengin arkadaşımın kumandalı uçağı vardı. Babası almıştı bir seyahatten dönerken.Uçak, gökyüzünde dalışlar yaparken, ben içimde sonsuz umutlarla sortiler yapardım...
"Bir gün, benim de, böyle uçağım olur mu?" diye.
Benim, kağıttan uçağım vardı.
Kağıttan olduğu için, hep rüzgara yenik düşerdi.
Umutlarım gibi... Küçüklüğümde unutamadığım şeyler kalmış aklımda, beynimin bir köşesine tutunmuş...
Titrek bir melodidir mişli zaman...
Acıklı bir türkü yada...
Acımtırak duygulara kapılıyor insan, maziyi anarken.
Hepimiz çocukmuşuz bir zamanlar...
YORUMLAR
ZEKİ
ZEKİ
YİNE TEKRARLAR HAKİM YAZINA YAPMA NE OLURSUN
BAK SEVGİLİ GÖKHAN 'DA NELER SÖYLEMİŞ SANA BİRAZ DİKKATE AL DAHA GÜZEL OLUR...
Zeki :
Ben bu yazıda çocuk komasına girdim açıkçası.
Çok fazla tekrar var, İmla ve yazım hataları da
'çocuk'suz bir cümle gösterebilir misin.?
Sanırım yazı anlamında biraz daha emek lazım
Ve yorum sahibi arkadaşlarımın da bu düzen anlamındaki karışıklığı, Yanlışlıkları + hataları görmemiş olması ayrı bir tuhaflık
başarılar.
....
...
..
.