- 1079 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ALA TOSUN/ARDAHAN ÖYKÜLERİ(9) (kitap12)
Maltepe cıgarasından bir DEN (tane) müştüğe (ağızlık) taktı.
Muhtar çakmağıyla yakacaktı cıgarasını, Avustralya yapımı çakmaklar muhtarlara özgü olduğundan bu adla anılırdı. Muhtarlara bir dönem de bedava dağıtılmış.
Meco Dayı turkuaz renkli gözlerine duman gelmesin diye cıgarasını direk çakmaktan yakmazdı. Cıgarayı bir şeyi yaktıktan sonra öyle yakardı. Gazete kağıdı, mes lastiğin içinden çıkan beyaz pelür kağıt, bunlarla tutuştururdu. Benzin kokusu cıgaraya sinmesin diye bunu yapardı.
Memlekette tevatür tevatür içre.
Meco Dayı cıgarayı dumanlandırdı. Üfürdükce duman havada tel tel oldu. Çeçil peyniri gibi. Çinçal gibi. Dük’anın ortasını doldurdu duman.
Şişkalı Meco Dayı, Cihangir Amca, ben: Onların "Karalastik" dük’anlarında oturuyoruz.
Yazın... hava sıcak... Öğlenleyin...
Güneş tepede ve Alagöz’e taraf gidiyor...
Meco Dayı Cihangir Emi dük’ana hapsolduk. Sıcaktan dışarı çıkamıyoruz. Aygın- baygın içerdeyiz... Ardahan’ın sıcağı yakıcı ve kavurucu olur. Rutubetin yok denecek düzeyde olması havayı kurutuyor.
Musluğun altında elinizi yıkadıktan sonra elinizin son sularını çırpıp aşağı - yukarı getirdiğinizde bir de bakmışınız ki eliniz kurudu... O denli nemsiz bir hava...
Der ya Fuzuli :
" Giyindikleri temmuz. İçtikleri güneşin ışığı."
Biçin vakti. Havanın hali, haliyle aşağıdaki kimi:
" Sıcaktı.
sıcak.
sapı kanlı demiri kör bir bıçaktı sıcak."
Emeden, dük’anın camları suyun basıncıyla neredeyse patlayacaktı.
Çamur Şevket’in arazözü yollara su sere- serpe püskürterek Ardahan’ı serinletiyim derken dük’anın camlarını sökecekti nerdeyse.
Su: Sergici Hoppal’lı Şahin ögüne vermiş, gaçırtirer. Şahin hem gaçer, hem serinlikten memnun.
" Olaa olaa!.. "
" BABAN REHMET MEHEMMET! "
Zınk!
İçeri girdi.
Esbabları su olmuş...
Çamur Şevket arazözü son hızla geçirtip gitti. Dalıncak kırılmaktan beter olmuş, cam, şüşe... ıslanmış adam, kadın, seyyar meyve arabası bıraktı.
Yol: İnsan başını çeşme kurnasına sokup çıkaran gibi dumanlanmıştı buhardan.
Herkes... Her şey rahatlamıştı.
" Sıcağın ocağı sönmeye.", "Giydikleri aftab-ı temmuz. İçtikleri şule-i cihansuz."
" Dayı! Görersiz? Ne sıcak. Mübarek. İnsanın beyni kaynar Kur’an hakkı."
Şahin’e cevabı Cihangir Emi verdi:
- Araba nasıl? Meyvelere bi’şey oldu mu?
- Meyve kaldı mı ki sağolmuş!?.
Öykünün başında Meco Dayı yaktığı sigarayı bitirmişti. Müştüğünden söküp küllüğü çekti. İzmariti bastırdı.
Murkal’lı Ağa’nın Ala Tosun’unu anlatıyordu... Meco Dayı bir şeye mesel getireceğinden idi.
Murkal’lı Ağa’ya bir gün biri: Hedaye olsun diye, kendini ve Ala Tosunu alarak çıkıp gelir... Ağa’ya misafir olur. Vur- tut zorla Ağa’ya Ala Tosun’u hedaye verir.
Ağa: Ne kadar dirense de almamak için Ala Tosun’u. Kıramaz fakiri. Alır!
Az önce sulanan yol sanki hiç sulanmamış. Kurumuş ki, eser yok Çamur Şevket’in suyundan.
Şahin ufaktan kurtlanmaya başladı ama laf hangimize gelip çatacak diye, aynı kurt hepimiz de var.
" Efendime söyleyim: Murkal’lı Ağa bir zaman geçtikten sonra duymağa başladı ki: Misafir bu hedaye Ala Tosun’u her cemaatta, her mecliste söyliyermiş. "
Yanda ki Ölçek’li Aslan Dayı’nın kahve’sinden çaylar geldi. Çayı getiren çocuk bardağa göre adam adama göre bardak aradıktan sonra çayları payladı. Gitti.
Meco Dayı: " Ağa; bakıyor ki olacak iş değil çağırtıryor adamı. Adı Şemşo’ ymuş.
" Şemşo Can nedir? Bu senden çektiğimiz! Senin ALA TOSUN’U yedik. Bir tane tosun nezir verdin. Şimdi ben sana yedi tane tosun vereceğim."
" Ağam istemem. Onu ben sana nezir getirmiştim."
Ağa:
Şemşo Can bak! Bir mi çok? Yedi mi?
Şemşo :
- Yeddi!
- Yedi tosun verecem sana ama sağ da sol da ALA TOSUN’U bir daha duymayacam tamam mı?
- Ağam ne buyurmuşsa odur. Bizim ne haddimize düşmüş!..
Hikaye ile birlikte çaylar da bitti.
Cihangir Emi bardağı tezgahın derkenarına koydu. Bardak kafası üstü düştü.
Kırıldı!
Hikayede de olsa " Bardağın" kırılması iyidir. Nazar değmez!..
Şahin başaratı bağlanmış gibi demesin?
- Meco Dayı üzüm getirem! Yeyin!
- Ola! Biz ALA TOSUN’U neye anlattığ!.. Oğlum!
YALÇINER YILMAZ 14/02/2009 GEBZE
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.