Hiç gelmeyen sevgiliye...
Zaman akıp gitmekte...
Günler uzamakta...
Saatler ilerlemekte...
Sana yaklaştırmakta zaman beni. Benim ise yakınlaştıkça artan iç sıkıntım var. Sayende bu hayat dar gelir oldu. İçine sıkışıp kalmış gibi hissediyorum. Senin suçun sevgili, hepsi senin suçun. Bana öyle bir bakıyorsun ki hapsoluyorum sanki gözlerinin içine. Başka bir dünya, başka bir evren yok...
Mutlu ederdi önceden beni. Ta ki boğulmaya başlayana kadar. Hızla aşka döndü sana olan hayranlığım. Aşk ne kadar da kötü ama, bilemezsin... Yaşamadığın için bilemeyeceksin bunu. Ben, ikimiz içinde yaşıyorum aslında bu aşkı.
Önce seni seviyorum, sonra başka bir insana bürünüyorum kendimi severmiş gibi yapıyorum. Hiçbir zaman senin kadar mükemmel olamadım ama. Olsun, sorun değil. Önemli olan aşk.
Evet sevgili, platonik belki ama içinde aşkın geçmesi bile durumu ne kadar da sihirli kılıyor. Aşka inanmayana bu kız, kalkıp sana aşktan bahsediyor. Aslında seninle birlikte inandığı herşeyi yıkıp, yeniden inşa ediyor. İşte böyle birşeysin sen, hayatı sıfırlayan...
Bu aralar hep hayal dünyasında yaşıyorum sevgili. Sabah gözlerimi açtığım andan, gece kapatana kadar. Herşey de sen varsın. Sabah uyanırım, sen yanımda uyuyor olursun. Kalkarım yavaşça seni uyandırmamak için. Giyinirim usulca, çıkar giderim evden. Eşlik edersin yolda bana. Her yerde, her anımda beraberiz seninle. Gece bu dünya’ya gözlerimi, senin kollarında kapatırım.
Herşey soyutken güzel.
Etten kemikten bir "sen" çıkar karşıma. O anlarda hissedilen tek şeydir acı... Hayallerimde hep benimsindir çünkü. Oysa şimdi sana ulaşamamak... Ve gene o gözlere bakınca sıkışıp kalmak...
Bilemezsin sevgili, bilemezsin. Çok zor gelir insana. Anlatamam sana.
Belki de hep hayal olarak kalman en iyisidir. Ne sen benim varlığımdan haberdar, ne ben senin tenini gördükçe acıyan. İstediğim sekilde yaşarım seni.
Yaşıyorumda zaten imkansız sevgili...
YORUMLAR
:(
nazım hikmet hapisteylen pirayeye yıllarca mektuplar atıyor ona duyduğu aşkı, ölümsüz sevgiyi satır satır nakşediyor beyaz kağıtlara...
çıktıktan sonra ise terkeyleyip zavallı pirayeyi bir rus güzele kaptırıveriyor gönlünü ve diyor ki...
en güzel aşk sözcüklere dökülmemiş, dokunulmamış, iafede edilmemiş olandır...
yani aşağı yukarı böyle diyor...tam olarak o sözü neydi hatırlamıyorum:) ama önemli olan aşkın platonikliğini yüceltmesi sonuçta ki sende de bu var...
bilmiyorum haklısın belki de...
ama ben yine de yaşayarak tüketilen bi aşkın taraftaryım...
güzeldi...
sevgilerimle..