Köyde Bayram Sabahı
Köye gidiyorum diye yazmış Komiser Kemal Abi. Bayramlığını giyinmiş çocuklar kadar mutlu mesut gitmiştir köye besbelli.Gerçekten de öyledir bayram günü köyde olmak.Sonsuz bahtiyarlık verir insana.
Belki son kuşlar gitmiştir.
Şimdi “ baykuşların mekân tuttuğu” bir köy görüntüsü vardır.
Bakımsızlıktan, sahipsizlikten yıkılan evler karşılar sizi. Duvarların dibinde yaban turplarını, tavşan otlarını,ısırganları,duvara boy vermiş görürsünüz.Yıkılan evlerin,ahırların,mereklerin kimi duvarlarını ve en alttaki köşe taşlarını sarsılmaz kararlılıkla öylece duruyor görürsünüz.Ruhumuzda iz bırakan dikdörtgen şeklindeki o köşe taşlarını…
Yıkık ahırların kapıları açık kalmış ve soğuktan korunmak için üzerine çekilen çuval parçaları tuz buz olmuş şekilde duruyordur. Bu durum akşamları o yapılara esrarengiz bir görünüm kazandırmıştır. İkindi serininde evinizin önünde çay içtiğiniz yerlerde kasketiyle oturan babanızın, acılarını süpüren annenizin seslerini duyar gibi olursunuz.
İşte bu yüzden köyde olmak vardı bu bayram sabahı. Yanımızdan çekip giden çocukluğumuzun ayak izlerini görmek vardı. Yağmur damlası sonrası toprak kokusunu içimize çekmek vardı.
Klişe bircümle olacak ama neydi o bayramlarbe abi....En yeni elbiselerimizi büyük bir sevinçle giyer bayramı öyle karşılardık. En yeni elbise dediysem şimdiki gibi marka filan değildi. Tabiri caizse vasattı. Kalite nedir bilmezdik. Tek itirazımız elbiselerin ileride giyeriz diye bir numara büyük gelmesindendi. Akşamdan elbiselerimizi belki dört beş kere giyerdik ve pembe düşlerimizle birlikte geceye asar öyle yatardık. İşte üstümüze kimi zaman bir numara bol gelen elbiselerle kuş gibi hafif olurduk.Sabah sokaklar zibil gibi çocuklarla dolardı.
Şeker toplamak, belki hiç gitmediğimiz evlerin kapısını çalmak büyük heyecan verirdi bize. Çünkü utangaçlığımızı kırdığımız anlardı. Belki tutmasak kalbimiz yere düşecek gibi olurdu. Şeker toplamaya evlere gittiğimizde bazen “sen kimin oğlusun ya da kızsın” diye sorulduğunda anne babamızdan birinin ismini verirdik de bir aferin alırdık şekerin üstüne.En güzel şekeri veren aile kahraman olurdu gözümüzde.
Büyükleri yeni elbiseler içinde görmek şaşkınlık verirdi bize ve onları daha güzel daha yakışıklı bulurduk. Bayramın ilk günü “ baba ocağında” toplanılırdı. Sıla hasretleri bayramlarda sonra erer, büyük özlemler bayramlarda nihayet bulurdu.”İyi bayramlar ya da bayramınız kutlu olsun” demezdik. Bayram mübarek olurdu.”İyi bayramlar” sözü bize biraz yapmacık gelirdi.
Bayramlarda hatırlamadığım nice estantaneler yaşardık. Bayramlar güzel günlerdi be Kemal Ağabey. Gurbet ellerinde her bayram, yaralı yüreğimizin yeniden kanamasıdır. Annesizliktir, babasızlıktır.
Bayram günleri, genç yaşlarında yitirdiğimiz güzel canları yeniden anar, acılarını yeniden yaşarız.
Bayram günleri gurbette hüznün adıdır.
Köye gidiyorum diye yazmış Komiser Kemal Ağabey. Bayramlığını giyinmiş çocuklar kadar mutlu mesut gitmiştir köye besbelli. Gerçekten de öyledir bayram günü köyde olmak.Sonsuz bahtiyarlık verir insana.
Selam söyle köye biz gelmedik, gelemedik. Belki başka bayrama. Bayramınız mübarek ola.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.