Haydarpaşa'da Buğulu Bir Sevda
Haydarpaşa’da Buğulu Bir Sevda
işte yine gidiyorsun! Benliğimi ve sen-lerimi alarak yanına. Tozlu demir yollarına Çicekler açtırmadan, sadece kırmızı karanfiller bırakarak gidiyorsun. Bilmediğim şehrine, bilmediğim yollarına ve senin kadar boğulacağım yarınsızlarıma gidiyorsun. Kalabilmeyi öğrenebilseydik keşke. Keşke başını yasladığın tren’in camı ben olabilseydim ama her zaman hayaller gerçekleşmiyor. Saat artık sensizliğe doğru yol alıyor ve sen gidiyorsun ’’Haydarpaşa Garın’dan’’ Ankara’ya. Beni, benliğimi, sensizliğime katarak gidiyorsun...
Hopörlerdeki adamın sesi giriyor devreye Istanbul – Ankara Anadolu ekspersi yolcuları 23:30’da trenimiz hareket edecektir. Yaklaşıyorum sana elini tutabilmek bir kez daha gözlerine bakabilmek için oysa ne çok isterdim gitme diyebilmeyi yada bizli vakitlerde zamanın durmasını. Saat yelkovanı dur duraksız ilerliyor. Ellerin ellerimde, gözlerinin içinde benli senli sahneler ve hala tenim tenime hasret çekmekte. Doyumsuzluk kelime haznemde senle birlikte il yerde. Son bir buse son bir dokunuş,
Ve uçsuz buçaksız bir ray, içinde benden bir parça ama çok uzakta…
Çocuksu düşlerim, senli özlemlerim alevleni veriyor yine. Ve sonsuz bir acı ve kanama başlar yüreğimde. Neden neden hep gidişlerini seyretmek zorundaydım. Neden hep yokluğunda var olamıyorum. Usulca başlıyor tren harekete ve acımasızca bakışlarından uzaklaşıyorum. Üşüyorum; oysa katkat giyinmemi tembihlemiştin sen ben dinlemedim. Senin varlığın ısıtır diyordum. Lakin gidişlerinin yüreğimi donduracağını bilemedim ya da bilmek istedim. Belki de; hiç gitmeyecekmişsin gibi düşünmek istemişimdir. Ama gidiyorsun! Dumanında boğarak gidiyorsun ve ben çok üşüyorum senliğin yorganı düştü yine üzerimden üşüyorum…
Ayaklarım mı buz tutan gidişinle, yüreğim mi açıkta kalan..! Bilemedim sadece diledim ve sevdim gidişin yüreğimi üşütsede artık camın arkasındasın ve birazdan hareket edecek seni benden uzaklaştıran. Buğuya son birşeyler karalamak istiyorum duymuyorsun ama belki okuyabilirsin,
Gözlerinin içinde kendimi bularak;
Seni seviyorum…
İşte yine yeni bir hareketlenme ve artık kabulleniş yeni bir tane daha. Gidiyorsun ve bu bir düş değil. Tamamiyle gerçek gidiyorsun. buğulanan camlarda göremiyorsundur belki; umarım görmüyorsundur. Ağlıyorum. Sana verdiğim sözü tutamadan ağlıyorum. Güçsüzlüğüm yokluğunu kamçılıyor ve Ankara başkentim olmaktan çıkıp, sebebim oluyor hüznümün. İlk kez nefret ediyorum Ankara’dan neden hep seni yanına almak zorundaydı. Yok muydu sana burada bir dam, bir çatı... İn ne olur in o trenden. De ki; ben geldim. Bir daha gitmemek içi geldim. Sana geldiğim yokluğumu silerek damarlarından varlığımı aşılamaya geldim de. Ama olmayacak biliyorum bu yine aptalca bir hayalden başka bir şey olmayacak. Sen gideceksin ve bu yollar gelişine kapanacak yine ve ben yine gülüşlerimi kapatacağım, ağlayışlarımı lekelemesin diye. Artık yoksun. Umarsızca trenin ardından bakıyorum gidişine. Ve hücrelerim eriyor, ellerim titriyor. Beyaz bir mendil sallamaya mecalim yok. Daha şimdiden yoruldum yokluğunu düşünmekten. Daha şimdiden tükeniyorum sensiz bakan gözlerimle...
Trene, el sallıyorum görmüyorsun bak milim milim uzaklaşıyorsun benden ben ise trenle birlikte yürüyorum karanlığa belki son bir kere daha görmek ümidi ile...
Hissediyorsun ağlayışımı içine akıyor çünkü; gözyaşlarım. Sende yüreğini tuzlu yaşlarım yakmasın diye inadına tebbesüüm ediyorsun kadere..!
Alışacağım sensiz kalışlara ve senin gelişlerini bekleyeceğim ’’Haydarpaşa’da’’...
Özlemin inişini seyredeceğim kara yaylı trenden senin gidişin gibi olmayacak bakışlarımdaki anlam, bu sefer gözlerimindeki buğu gidecek İstanbul’a gelişinle…
’’Haydarpaşa’’ Bana Yarimi Ne Zaman Bir Daha Geri Vereceksin..!
Sa-bır-la Öz-le-mi-mi Bek-li-yo-rum...
£spera ¦ leylunehardüşünceler
Tarih : Sevgilinin Ankara’ya Varış Günü
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.