yalnızlık saatleri
Yorgun bedenim beynimle uyum içinde harap ve bitkin. Yüzüm tüm yorgunluğuna rağmen bedenime inat gülümsüyor olanca iki yüzlülüğü ile. Gözlerim dolup dolup içime akıyor. Yakıştıramıyorum ağlamayı kendime her zaman olduğu gibi; şimdide.. .Bu depresyonik halet-i ruhiyemin sebeplerine gelince; En başta içimde yaşadığım günlük çelişkiler, beynimin küçücük detaylardan çıkarıp gönderdiği ve bunları benim büyüterek çok büyük hadiselermiş gibi yorumlamam; kendi kendime yarattığım, canımı sıkan ve uykuma, yememe, içmeme engel teşkil eden sinyaller; geleceğe dair umutlarımın giderek azalması; her geçen gün kendimi işe yaramaz hissetmem; mutsuz olmak için hiç bir fırsatı kaçırmamam...
Biliyorum; bu yaşadığım içsel savaşım, şu günlerde yaşadığım bazı özel durumlar sebebiyle ortaya çıktı. Zira her kadın dönem dönem bu gibi ruh yorgunluklarına, duygusal çöküntülere maruz kalabilir. Aslında ben bu kadar hassas konulara dalmam böylesine derinlemesine . Ne olacaksa olsun deyip kendimi hayatın akşına bırakırım normal anlarda. Gelip geçici gelgitler yaşıyor yüreciğim sıradan ritminin aksine. Bana fazla ağır geliyor bunalımlar, arada sırada...
Bazen hayata bir çocuğun saf ve masum gözleriyle bakabilmeyi, bir çukolatanın verdiği mutluluğu yakalayabilmeyi isterim. Bazende hayatın sırrına ermiş bir bilgenin ruhundaki dinginliği ve iç huzuru bulmuş olmayı dilerim geçmişte işlediğim günahların rüyalarıma tecavüz eden kabuslara dönüşmesine rağmen.
Uykusuzluk dokunur, hep dalga dalga yayılır bütün metabolizmama. Alt üst eder geçer gider. Ne sevgiden yoksunluğumu bırakır, ne de yalnızlık türkülerini eksik eder dilimden.
Oysa ki, eksik olan tek şey bende; Tanrı’ya şükretmemektir bahşettiği lütfundan. Mutsuzluk saatlerimde bile verdiği renkler vardır hayatımda.