0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
82
Okunma
ALLAHIM BENİ KORU
Gece…
Güzel bir sonbahar gecesi,
Akşamdan sobamı yaktım. Rakımı içitim… 19:30 civarı ağırlaştım , yani uyku hali aldı. Alkole uykuluk derler ya…
Alkol ağırlığı ,mahmurluğu çöktü. Ulan bu rakıyı kabala almadım ya… Bitirmem şart değil ya… Uykuya teslim
olmuşum... Azmı uyumumuş çok mu bilemiyorum. Zırrrr! Telefon…
Kalksam mı? Baksam mı bakmasasm mı! Bizimkilerdir… Hanımdır... Ara da bir böyle arar, Sağ mıyım ola diye
kontrol ediyor olmalı…
Kalkmayacam… Kalkmayacam ama yarın beni sorguya çeker ’ neredeydin gece vakti!!’ der durur.
Telefon bir sustu. tekrar çaldı. kalkıp kalkmamakta karar veremedim. Telefon çınlayıp duruyor,
,dayanamadım, kalktım; ama …. Başım dönüyor… Allah Allah! Bu da neyin nesi? Alkolden olmalı
Ama ne içtim ki? Tek duble değil miydi. Demek ki yaşlanmışız.
Dayanırlığım kalmamış, düşünceleriyle mahmur , yorgun ,telefonun başına vardım.
Ne istiyorsun, Gülcan? Uyuyordum…deyip sitem edecektim ki; daha ben seslenmeden telefondan
Dijitürk servisinden Uğurun sesi çınladı;
’Hakim amca… yatıyor muydun?
’Hu!
’Biz geldik!
’Haa! Tamam tamam gelin, gelin
Dijitürkünm dört gündür çalışmıyor, bildirmiştim, gelmişler.
Sevinçle gelin, gelin demiştim.
10 dakikaya varmadan oradayız, dedi. Uğur telefonu kapadım. Tv odasındaki kanepeye uzandım.
’Olmaz! bir çay... edim, kendi kendime…. Kalktım ,sobaya biraz daha odun kırıntısı atayım ,dedim.
Kıvılcım var ama! daha iyi yanması için kömürü deştim. duman yükseldi.
Tam ben böyle uğraşırken, dış kapı çaldı. Sesler geldi. Anladım, onlar…Uğurun sesini aldım.
Aranın ışığını yaktım…
Biraz daha odun kırıntısı attım ki… Boruların çıkık olduğunu gördüm.
Ben borularla uğraşırken onlar içeri girdiler İki kişilerdi.
’Bırak! Mustafa amca bırak sen! dedi, Uğur
’Tut şundan dedi arkadaşına, boruları taktılar.
Ben sağ olun ,hoş geldiniz, derken, bir yandan da sobaya ateş tutmaya çalışıyordum
’İstemez Mustafa amca istemez dedi. Uğur
’Yakalım ya içindeki kömür kararmış yansın dedim.
’Kararır tabi , iyi ki kararmış dedi boru çıkmış ,buranın havası ağırlaşmış… Allah korusun…
Yeni çıkmıştır ,şimdi kömürü deşerken falan… dedim .Dedim ama buna ben de inanmadım
Çünkü boruların sobadan yana olanları sıcaçık, diğerleri soğuktu.
’Ne yenisi Mustafa amca baksana boruların bir kısmı soğuk…Çoktan çıkmış olmalı…Allah korusun…
Tuu,tuu! deyip kulağını çekerek ,camları açtı.. ,anladım ki Allah baba beni bir daha korumuş ;
bu gece vakti onların çıkıp gelmeleri 80 km. yol kar kış... Allahın göndermesi olmalı, yoksa taa
Kastamonu’dan bu saatte…Gece saat 24 civarı Dijitürk için servisin gelmesi olacak şey değil…
bu saatte geleceklerine sabah erkenden gelebilirlerdi.
Neyse!
Dijitürkün tamiri ise aletten çıkan elektrik fişinden ibaretmiş.
’ İlahi Mustafa amca! Çok dalgınlaşmışsın, aman dikkat et ne olursun,
Allah korusun. tuu! tuu deyip yine kulağını çekti Uğurcuğum…
Açıkmışlar bir şeyler atıştırdılar. Otele mi gitsek? dedi. Uğur
Kalabilirsiniz tabii, ne demek! Dedim.
Balkona çıktım.
Ohh!
Mis temiz hava mis!
Yaz böcekleri seranat çekiyorlar
Ay yükselmiş…
Çamlar ışıldıyor…
Köpek sesleri geliyor,
Oh bee..
Hayat varmış
Koruyor bu Allah beni
Koruyor da bakalım nereye kadar koruyacak
Bu gidişle yakında;
’Yeterse yeter senin ihmalkarlığın, dikkatsizliğin
hep seninle mi uğraşacağım ’deyip defteri kapatacak.
gibime geliyor, koruyucu yüce Allahın
bugün kurtarıcı meleğim UĞUR TIĞLIGİL oldu.
Bundan sonra bakalım kim olacak vesile…
Yoksa Azrail mi? Gelecek, bu kez!
Hayırlısı Allahtan Allah’ım beni koru!
Âmin!
24/25 Ekim 2002 Cide(gecesi)