Engelliler Günü!
Yarın engelliler günümü kutlayan olursa iki gözüm kör olsun ki döverim haaaa!
😂😂😂😂😂
BİZ ENGELLİLERİ SİNİR EDEN DAVRANIŞLAR
Engelliler gününde kutlamalar yapmak, işi eğlenceye dökmek yerine; engelli, engelsiz dayanışmasıyla bizleri rahatsız, huzursuz eden, kimi zaman da canımızdan bezdiren sorunlara çâre bulunması gerektiğini düşünüyorum. Bizlere dokunan her sorun çoğunlukla engelsizlerin de sorunu. Elele vererek, daha güzel, yaşanılır ortamlarda buluşabilmek dileğiyle.
Engelsiz insanlardan bizlere yönelik, hiçbir engellinin hoşlanmadığı davranışları sizlerle paylaşıyorum. Görme engelli olduğum için daha çok kör sorunlarına değinmem doğal karşılanır sanırım. Yaşanmışlıklarım o yönde çünkü. Diğer engeldaşlarımız da kendi sorunlarını paylaşırlarsa insanların bilinçlenme oranı artacaktır. Yazımı okuyup, duyarlılık gösterecek herkese sonsuz teşekkürler.
BİZ ENGELLİLERİ SİNİR EDEN DAVRANIŞLAR!
1-Dışarıya çıkmak istediğimizde, hiç yardıma ihtiyâcımız olmadığı hâlde ille bir aile ferdinin peşimize takılıp, bizi götürmek için direnmesi.
2-Sakin sakin, tıpış tıpış yolumuzda yürürken birinin kolumuza yapışıp, gideceğimiz yeri bildiğimizi söylememize rağmen ısrarla yardım etme isteği.
3-Pıt pıt pıt omuzumuza vurulup, "Ah canııımmm. Kıyamaaammmm." denmesi.
4-Otobüslerde ön koltukların Gazi, yaşlı, engelli ve hâmileler için ayrılmasına, bu konuda uyarı yazısı olmasına ve sözlü uyarılara rağmen insanların ya bön bön bakmaları, yada başlarını pencereden yana çevirmeleri. (Sanki hava atmak için ön koltuklarda yolculuk etmek istiyoruz. İnip binme kolaylığı ve gerektiğinde şoföre sesimizi rahat duyurabilmemiz için konmuş bir kuraldır bu.)
5- İnsanların paşaya kelle yetiştireceklermiş gibi önlerine, yanlarına, yörelerine bakmadan çılgın bir hızla yürürlerken bastonlarımıza çarparak yamultmaları yada kırmaları ve bazı duyarsızların bizleri kırdıkları bastonlarımızla başbaşa, olduğumuz yerde bırakıp, rahatlıkla yollarına devam etmeleri. Kimilerinin de çarpmanın şiddetiyle iki seksen, bir doksan yere uzanmaları.
6-"Kimin, kimsen yok mu? Neden tek başına dışarı saldılar ki seni?" Sorusu.
7-Herhangi bir işi yapmak istediğimizde, bir kez olsun denememize bile izin vermeden; "bu görmeden yapılacak iş değil." diyerek kestirilip atılması.
8-Bir işi yaparken en ufak bir hatâda: "Dur ben yapiyim. Bak yine dökmüşsün." denmesi. (Sanki görenler hiçbir şey döküp, saçmıyor.)
9-Elimize para tutuşturulması.
10-Her körün mutlaka ama mutlaka müziğe yetenekli olacağına inanılması.
11-Kör deyince akla ilk gelen işlerden birinin de hâfızlık olması. (Hristiyan olan arkadaşıma "Hafız." diye hitab ediliyormuş iyi mi.)
12-Artık pekçok yerde yolumuzu daha rahat bulmamız için tırtıklı çizgiler var. Bizler bastonlarımızla o çizgileri tâkip ederken diğer insanların hiç istiflerini bozmadan, yanlarındakilerle çene çalarak, ille de bizim çizgimizin üzerinden yürüme saygısızlığı. (O çizgiler; görmeyenlerin bastonlarıyla takip ederek, yollarını bulmalarına yardımcı olsun diye konmuş. Üzerinde yürünsün diye değil. Aklı evvelin biri kayıp, düşmüş zaten bizim tırtıkların üzerinde yürürken.)
13-Engelli araçlarına ayrılan park yerlerine önüne gelen herkesin aracını bırakması, uyarılınca da hiç hakkları olmadığı halde sert tepki göstermeleri.
14-Bizlere yardım ederken sevap kazanıp, cenneti garantilemek isteyenler.
15- Engellinin duasının kayıtsız, şartsız kabûl olacağı görüşü.
16-Engellinin bedduasının eninde sonunda tutacağına inanılması.
17-Engelliye cennetin garanti olduğu saçmalığı.
18-"Sizin gönül gözünüz açık." Sözü. (İnsanın gönül gözünün açık olması için ille kör olması gerekiyor zahir.)
19-"Kendine kör deme." Telkinleri (Ya ne diyeceğim kardeşim? Benim gerçeğim bu. Kırk yıllık kapıcıya apartman görevlisi,tezgâhtara satış elemanı, En doğal ihtiyacımız tuvalete gitmeye Lâvoboya gitmek denmesi yapmacıklığı gibi birşey. İnsanlar bu tür saçmalıklara takılacaklarına birbirlerine ve dünyaya zarar verirken böyle ince düşünseler daha iyi olmaz mı?...)
20-Herhangi bir toplulukta, yanımızdakinin kulağına; "Hiç mi görmüyo?" diye fısıldanması.
21-Doktora gittiğimizde rahatsızlığımızla ilgili tüm bilgilerin doktor tarafından, sanki biz yokmuşuz gibi refakatçimize anlatılması.
22-Kurum ve kuruluşların engelli çalıştırmak istememeleri.
23-Çalışan engellilere yetenek ve vasıflarına göre iş vermek yerine santrale oturtulmaları yada hiçbir iş yaptırılmadan yalnızca maaşlarının verilmesi.
24-Yerleşim yerlerinin hiçbir şekilde biz engellilerin rahat yaşamasına uygun olmaması ve gerekli düzenlemelerin yapılması için fazla gayret sarfedilmemesi. (Oysa engelliler için yapılacak her düzenleme engelsiz vatandaşların da rahat etmesini sağlayacaktır.)
25-Amacı sorunlarımıza dikkat çekmek, insanları bilinçlendirmek olan engelliler günü ve haftasının kutlanacak bir bayram gibi algılanması.
Fatma Işık Kaya (Fadime)
3-Aralık-2015-Perşembe