- 186 Okunma
- 4 Yorum
- 3 Beğeni
ZİYA GÖKALP VE TÜRK AYDINLANMASI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Fikirlerimin babası övgüsüne mazhar olmak bir iltifat değil, durumun tespiti. Sultan Abdülhamid’in yaşadığı yıllar ve içinde bulunduğu ortam ister istemez, Evhamlı otoriter bir kişiliğe iter. Baskı ve otorite dönemin aydınlarını fikir insanlarını canından bezdirir. Ziya Gökalp bu aydın insanlardan biridir.
Çocukluğum kitapları ile geçti. Türk Töresi, Altın Işık, Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak , Kızıl Elma gibi kitapları ile büyüdüğüm için aslında ahde Vefa yazısı bu benim için...
Siyasi ve toplumsal olaylar karşısında takındığı tavır ile Yusuf Akçura gibi sosyolojik bakışlar sergilemesi beni etkileyen unsurdur. Köy şiiri benim için başucu, yol gösterici bir rehber niteliği taşımaktadır. Türk köylüsünü çalışmaya teşviki, Hak hukuk adalet vurgusu bende Türkçülük ateşinin yanmasına vesile olmuştur.
Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak kitabının temelinde Anadolu insanına karşı uygulanan çalışmalar yatmakta idi. Devletin çöküşünü gören Ziya bey’in tespitleri o gün içinde doğru idi. Bugün içinde geçerliliğini korumaktadır. Ancak bugün İslâm imiş gibi görünenlerin münafık tıynetli kişiler olduğu devlet raporları ile ortaya çıkmıştır. Memleketin içinde bulunduğu hâl ve ahval Tarihtekinden pekte farklı sayılmaz maalesef..
Böyle bir şahsiyete köken üzerinden saldıran Ali Kemal’in kim olduğunu merak edenler torunu İngiliz Başbakanlarından Boris Johnson’a bakabilir. Kaldı ki Ali Kemal’in iddialarına Malta sürgününde yazdığı ve Kastamonu’nun Açıksöz gazetesinde yayımlattığı bir şiir ile yanıt vermiştir.
Lozan’da delegasyon içinde ki ajanlarını halen saklayan ingilizlerin memleketimizden devşirdikleri daha nice hainler var. Ülkemizin beyin göçünün yaşandığı en büyük ülkelerin başında İngiltere geliyor, özellikle sosyal medyada gözüme çarpan bir hakikat budur.
Ziya Gökalp’in yaşadığı yıllarda ülkenin ve toplumun yaralarını görmesi, sosyolojik çözümler için uğraşması yazılarında bariz ortaya çıkan hakikatlerden olur iken, Milli eğitim bakanlığının milli olduğu yıllarda müfredatta Ziya beyin kitapları yer almakta idi.
Şimdi ise Andımıza, Milli sembollere,Anayasanın ilk dört maddesine bile dil uzatan bedbahlar türemiş durumdalar.
Rusya Kominizm, Abd Kapitalizm, gibi milli fikirler etrafında birleşir iken, Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak, fikirleri etrafında toplanan ve geliştirilmek istenen fikirler maalesef şuan mevcut durumda Yobazlığa dönüşmüş durumdadır. İslâm olmayan bir Türk’ü Türklükten aforoz eden yobaz bir Türk anlayışı türetildi. Bu tezde kuşkusuz Sentezciliğin büyük etkisi var. Hacı Bektaş-ı Veli esas ve düsturları bize yol göstereceğine ne idüğü belirsiz kişilerin Türk milliyetçiliğini getirdikleri nokta içler acısıdır. Yusuf Akçura’dan aldığı bayrağı dahada yükseğe hatta zirveye taşıyan Ziya beydir.
Rahmetli Arif Ekim beyi çok severdim. Arif Bey mert dobra bir insandı. Dünya görüşü itibarı ile saygı duyduğum bir insandı. Arif ağabey şöyle derdi; "Bizim Solcular ne Yusuf Akçura’yı nede Ziya Gökalp’i anladılar, anlasalardı Türkiye bu halde olmazdı. " Şahsen çokta haklı bizzat gördüğüm sivil toplum dernekleri dahi üyelerine yabancı fikirler hakkında konferanslar verir iken Milli değerlerini tanıtan Stk kalmadı maalesef...
Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp’i andığını söyleyen STK’ların ise Tarikatların kucağında olduklarını gözlemlemekteyiz. Bundan müteşekkil olarak ulusal değerlerin Laik değerlere bağlı Atatürk’ün Türkçülüğünü özümsemiş, Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp gibi toplumcu Aydınlar yetiştirmek ve topluma yön vermek gerekmektedir. Yobazlığın yön vermesine dur denmelidir.
Türk’üm demek ayıp sayılacak hale getirilmek isteniyor, Türk Yurdunda Türklüğü savunmak kadar utanç verici bir şey göremiyorum.
Sözde Türk aydınları neredesiniz?
Orhangazi İlçemizde Ziya Gökalp’in adının bir sokağa, caddeye, bir parka verilmesi hiç düşünülmüyor, Milliyetçi olduğunu iddia edenler ise bunu seyrediyor, Halit Paşa adının verilmediği gibi Milli şahsiyetlerinde kıymeti bilinmiyor, çünkü Türklük gibi bir dertleri yok maalesef...
Türk Yurdunda ki bu kuşatma kültürel anlamda vardır. Yugoslavya dağılır iken uygulanan psikolojik harpın en ağırı ülkemize uygulanır iken Ziya Gökalp’in inandığı değerler bir kez daha değer kazanmaktadır. Beni en çok etkileyen şiiri ile yazıma son vermek istiyorum.
KÖY
Ey Türk, senin köyün hür bir yuvadır
Çiftlik değil, yoktur beyi ağası
Her köylünün var bir çifti tarlası,
Öz evinde o hem bey hem ağa’dır.
Hiç kimsenin yarıcısı rençberi
Olmaz, ancak olur vatan askeri.
Ümmi değil, muallimsiz kalsa da
İmamı yok, gene bilir dinini.
Dost ve düşman kimdir, bilir dünyada,
Doğru bulur... sevgisini kinini.
Ona cami, mektep, kitap yapınız.
Emin kalır hudutta her kapımız...
Lakin ey Türk, bu mesut köy bitiyor!
Mültezimin, faizcinin, tüccarın
Pençesinde diyor beni kurtarın;
Bu üç işi senden çabuk istiyor.
Kaldır a’şar usülünü aç banka
Yap her semtte bir ziraî sendika.
Ziya Gökalp
( 1876 - 1924 )
Yeni Hayat, S. 15, 2006
Vefatının 100. Yılında Büyük Fikir insanı şair siyasetçi Ziya Gökalp’in Ruhu şâd menzili mübarek olsun.
Mahlasa gerek yoktur, Ricaül Gayb’ın erenleri işini bilir. Mirasına ve Misyonuna sahip çıkamayan Devlet’te Millet’de ağır terbiyeden geçer.Haftanız ve gününüz güzel Hızır Nebi ve Ricaül Gayb erenleri yoldaşınız olsun...
Not: Bu makale 14 Ekim 2024 tarihinde Orhangazi tv, Orhangazi lider gazetesi ve Söz Bursa’da tefrika edilmiştir.
YORUMLAR
Merhaba kıymetli hocam
Yakın tarihimizin önemli fikir adamlarından ve kişiliklerinden biri kuşkusuz, bu manada derli toplu bilgiler vermeniz ve özlü bir anlatım sergilemeniz takdire şayan şüphesiz
Şu kadar ki hiçbir fikir, edebiyat adamı yoktur ki hakkında hemfikir olunsun, hele ki siyasi ideolojik temelde köşe başı şahsiyetler etrafında buluşulması oldukça zor, imkânsız hatta
"Arif ağabey şöyle derdi; "Bizim Solcular ne Yusuf Akçura’yı ne de Ziya Gökalp’i anladılar, anlasalardı Türkiye bu halde olmazdı. " diyorsunuz söz gelimi, bir alıntıyla destekleyerek
Burada objektif gerçek, sol akımlar konulara sınıfsal bakarken, Ziya Gökalp yazınızda da arz ettiğiniz üzere solidarist, dayanışmacıdır, haliyle ideolojiler kendilerine ait olmayanı ayıklarlar, zengin bir kültürel birikim olmaksızın bir şeyin anlamına varmak zor zanaat maalesef
Ancak diğer bir cihette, tarihsel gelişimin yumru yapan, topak yapan ve fakat ham madde teşkil eden yanlarından biri etki tepki yahut geleneksel tabirle ifrat tefrit hali olmalı
İnsanoğlunda ihtiyat, itidal, ölçülülük, denge, muvazene zayıf çok kez, vur deyince öldürmek, kantarın topuzunu kaçırmak, sapla samanı birbirine karıştırmak ise ana akım neredeyse
Elbette insandan insana derecesi, mertebesi değişirken, ortamına göre farklı kavram ve kişilikler etrafında kendini göstermekte, şöyle ki her fikir düşünce kesimi önceliklerine göre saygı, hürmet, edep, adap beklemekte, ne var ki aynı hassasiyet kendisinden beklenmeyecek sanırsınız, bende bu ölçek keyfimle kâhyasına bağlı cereyan edecek, ama başkalarının yaklaşımında olmalı, ararım hani, hiç şüphesiz gündelik hayatın tatbikat manzaralarına dönük kişisel izlenimimdir, yanı sıra bendeniz de sütten çıkmış ak kaşık misali, ya da zemzem suyuyla yıkanmış tipli değilim elbet
Öte yandan kimse kimseyi sevmek zorunda değildir, öyle mi, yanlış mıyım? Ya peki saygı?
Bildiğimiz üzere sevgi hissidir, mantık muhakeme eksenli işlemez pek, halbuki saygı öyle mi? Kurallar, öz disiplin, ciddiyet, tutarlılık devreye girmez mi? Demem şu ki saygıda mantık muhakeme kanunları işler; bir kamu kurumunda ya da iş yerinde ast üst ilişkilerine göre mecburidir, yasal bir zorunluluktur, aile ilişkilerinde veya küçük büyük münasebetlerinde örfi, an'anevidir, ilmi hüviyet gerektiren inceleme araştırma kulvarlarında tarafsızlığa değil nesnelliğe, objektifliğe, toplumsal alanlarda ise görgü kurallarına dayanır misal
Hani derim ki Ziya Gökalp üzerinden mustarip olmak gerekmez bence, ne onlarcası, yüzlerce kavram ve ünlü hakkında türlü spekülasyonlar yapılmıyor mu benim hocam? Fikirler, düşünceler, uygulamalar, hadiseler ne denli olgular etrafında değerlendiriliyor ki? Süreç, evveliyat, zaman, zemin tasavvuru yok bir şey yok. Onu demiş bunu demiş, onu yapmış bunu yapmış derken devrin iç ve dış dinamikleri nedir, umurumuzda mı?
Yine "İslâm olmayan bir Türk’ü Türklükten aforoz eden yobaz bir Türk anlayışı türetildi." demişsiniz ki, orada da tek Tanrılı inanç geleneğiyle, mitolojik gelenekleri aynı çizgide içselleştirmiyor insanoğlu, inanç ve değer dokusu çatışıyor yeri gelip, e herkes ırksal temelde Türk değil ki bu ülkede, haliyle kesişim kümesi Türklük olan dünya görüşüyle Müslümanlık olan hayat anlayışının kesişim kümesi boş küme, birincisi 'devlet ebet müddet' derken ikincisi Türk asıl Müslüman olunca Türk'tür der
Nihayet
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Güne gelen eserinizi tebrik ederim
Saygı ve selamlarımla.
Tebrikler üstadım
Diyarbakır'ımızın öz toprağı Ziya Gökalp. İstanbul'^da olduğum zaman mutlaka mezarını ziyarete giderim Türk ocağının bahçesindeki mezarına. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Saygılar hocam
Türkmen'in şehri Diyayarbakır
Ocağında büyük mütevekkir
Türk yurtları için büyük asalettir
Benim Ziya Gökalp Türk'üm...
Zafer Direniş