- 109 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARLA GELEN ÖLÜM BÖLÜM- 6
Kutsal’ı eve bıraktıktan sonra, Asayişe giderken, Rahmi, Başkomiserle konuşma ihtiyacı duydu ama aslında ağzından söylemeyi hiç düşünmediği kelimeler arka arkaya döküldü.
‘’ Başkomiserim, en iyisi siz beni şu köşede bırakın, geceyi evimde geçireyim. Yarın sabah Asayişte buluşuruz.’’
Sena, düşününce Rahmi’nin teklifine aklı yattı. Önce yavaşladı sonra arabayı sağa çekerek durdu.
‘’ Sabah sekiz buçukta yanımda ol seni bekleyeceğim.’’
‘’ Şüpheniz olmasın Başkomiserim.’’
Sena Başkomiser Rahmi’yi bıraktıktan sonra, vakit kaybetmeden arabayı Asayişe doğru sürdü. Asayiş kasabanın çıkışından dört, beş kilometre ilerideydi. O günün yöneticileri kasabanın hızla gelişeceğini ve kısa bir zaman sonra binanın kasabanın içinde kalacağını düşünmüşlerdi ama düşündükleri hiçbir zaman gerçekleşmediği gibi başka bir isimle ünlendi. Diğer vilayetlerin sürgün yeri Çalışanların büyük bir bölümü bulundukları görev yerlerinden sürülerek bu kasabaya gelmişlerdi. Saat dört buçuğa doğru arabayı bahçenin bir köşesine park edip, binadan içeri girdi. Dışarıda yazdan kalma bir hava vardı. Ve binanın içine girince birden ürperdi. Çabucak ikinci kata çıkarak, kendini asayişten içeri attı. Arkadaşları dağılmak için saat beş olmasını bekliyorlardı. Sağa sola bakınmadan, Celal Amirin odasının kapısını çalmasıyla beraber açması bir oldu. ‘’ Amirim içeri girebilir miyim?’’
‘’ Gel Sena sabahtan beri ortalıkta yoksun?’’
‘’ Sormayın Amirim biliyorsunuz bir cinayet ihbarı almıştık onun peşinde koşturuyorum. Henüz bir arpa boyu yol alamadım.’’
‘’ İstersen yanına bir arkadaşını vereyim.’’
‘’ Bende öyle düşünüyorum Amirim. İş çok karışık sebepleri yaklaşık yirmi yıl öncesine, tahminime göre kapanmamış bir dosyaya dayanıyor.’’
‘’ Sana kolay gelsin.’’
‘’ Amirim, bu arada yanıma Seda Komiseri alacağım.’’
‘’ İstediğin arkadaşını alabilirsin. Şimdi çıkabilirsin
Başkomiser.’’
2
Saat ona geliyordu, ne gelen vardı ne de giden, Sena Başkomiser gittikçe huzursuzlanırken, bir şeyler yapmış olmak için, Seda Komisere seslendi,
‘’ Buyurun Başkomiserim’’ diye cevap verdi.
‘’ Seda komiser, Arşive iniyorsun 1999 Nisan ayında cinayetle sonuçlanan bütün dosyaları masama bırakıyorsun. Anlaşıldı mı?’’
‘’ Ama Başkomiserim devriyem var?’’
‘’ Devriyeyi falan unut. Bundan sonra, benimle çalışıyorsun. Çocuklar bugün burada kim kalıyor?’’
‘’ Ben kalıyorum Baş komiserim’’ diye cevap verdi Tugay Başkomiser.
‘’ Tugay, şu kâğıtta yazılı olan adrese git, Rahmi’yi tutukla getir. Gerisine karışma.’’
Benim Düldüle atlayıp, hastanenin yolunu tuttum. Zar zor arabayı park ettikten sonra, aceleyle Acilde yoğun bakım ünitesinin bulunduğu kata çıktım. Kutsal’ı yarı uyur, yarı uyanık halde bir bankta otururken buldum. Beni görünce canlanıp toparlandı.
‘’ Hoş geldin Başkomiserim?’’
‘’ Hoş bulduk canım, bir gelişme var mı?’’
‘’ Doktoru durumunun iyiye gittiğini söylüyor ama henüz tam olarak kendine gelmedi.’’
‘’ Rahmi buraya geldi mi?’’
‘’ Hayır, gelmedi Başkomiserim.’’
‘’ İnşallah aklıma gelen başıma gelmez.’’
‘’ Neden endişeleniyorsunuz?’’
‘’ Recep’in başına gelen Rahmi’nin başına gelmemiştir korkum bu.’’
Bu sırada Sena Başkomiserin telsizinin cızırtılı sesi duyuldu, arayan Tugay Başkomiserdi, ‘’ Başkomiserim buraya gelseniz iyi olur.’’
‘’ Hemen geliyorum. Allah kahretmesin, şansıma sıçayım. Ben gelinceye kadar buradan Ayrılma Kutsal. Hiç kimseyi odadan içeri alma buna doktorlar ve hemşirelerde dâhil.’’
Aşağıya inip güvenliği aradım, Karşıma çıkan görevliye rozetimi göstererek, İkinci katta yoğun bakımın kapısı önünde Asayiş şubeden arkadaşlar gelinceye kadar hiç kimseyi içeri almayacaksın. Kapının önünde bekleyen kıza, Sena Başkomiserin gönderdiğini söyle. Elin silahına yakın olsun. Fırla şimdi.’’
‘’ Baş üstüne Başkomiserim.’’ Sıra Asayişi aramaya geldi. Hemen Seda Komiseri aradım. ‘’ Seda elindeki işi olduğu gibi bırak yanına bir kişi daha al ve hastanenin
yoğun bakım ünitesinin önüne gel. Hemen. Kutsal sana yapman gerekeni söyler. Çok dikkatli olun, elin silahına yakın olsun’’ Telsizi kapatıp merdivenleri üçer beşer atlayarak, arabanın yanına gittim. On beş yirmi saniye içinde, gaz pedalına köküne kadar yüklendim. Tekerleklerin çıkardığı cayırtının kulaklarımı tırmalayan, sesi arasında arabam ok gibi öne fırladı. Bir senede çiğneyebileceğim bütün trafik kurallarını yedi sekiz dakikada çiğnedim. Tugay Başkomiser, bahçe kapısının önünde beni bekliyordu. Hemen yanıma geldi.
‘’ Olay yeri ekibi içerde çalışıyor. Adamı bıçakla delik deşik etmişler. En az on bıçak darbesi almış. Öldürücü darbe kalbini sıyırıp geçmiş. Ceset sertleşmeye başlamış. İçeri geçelim Başkomiserim.’’
‘’ Yalnız mı yaşıyormuş?’’
‘’ Görünüşe göre evet Her tarafta parmak izi bırakmışlar.’’
‘’ Cesedi aldılar mı?’’
‘’ İçerde bıçaklandığı yerde duruyor.’’
‘’ Yürü birde ben göreyim.’’
Salonu geçip odaya girdiğimde olduğum yerde kaldım, görüntü mide bulandırıcıydı. Ben daha dün sabah bu adamla uzun, uzun konuştum. Olay yerinden İbrahim,
‘’ Burası size mi ihale edildi Baş komiserim?’’
‘’ Hiç sorma İbrahim, adam benim önemli bir tanığımdı. Şimdi avcum iyice boş kaldı. Bir şeyler bulabildiniz mi?’’
‘’ Adamı öldürenler bol miktarda parmak izi bırakmışlar’’
‘’ Ambulans çağırıldı mı?’’
‘’ Gelmeleri yakındır.’’
Eldivenleri elime geçirip araştırmaya bende katıldım.
İlk olarak dolapları gözden geçirdim, etajerin çekmecesini kontrol ettim. İşime yarayacak bir şey bulamadım. Hayal kırıklığı ile salona geçerken, Tugay Başkomiserin bana seslendiğini duydum,
‘’ Sena Başkomiserim, buraya bakar mısın?’’
‘’ Beni meraktan öldürme, söyle ne söyleyeceksen?’’
‘’ İnanmayacaksınız Baş komiserim ama eski bir hatıra defteri ve birçok telefon numarası buldum?’’
Gördüğüm kadarı ile kargacık burgacık yazılarla doldurulmuş epey kalın kareli bir defterdi. İlk dikkatimi çeken şey, birinci sayfaya atılmış tarihti. 4 Nisan Pazar 1999. ‘’ Bu defter bende kalıyor Tugay
Başkomiser. Bu akşam inceleyeceğim. Şimdilik burada işimiz bitti.’’
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.