- 391 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DERGİ RÖPORTAJI:Rıza MİROĞLU
Şair Rıza MİROĞLU kimdir?
(d.20 Temmuz 1990,Kozlu,Gercüş,Batman)
Burç:Yengeç
Sürrealist şair,ressam,diriliş ereni...
1990 yılında Batman ilinin Gercüş ilçesine bağlı Kozlu köyünde dünyaya geldi.İlkokulu ve ortaokulu Kozlu’da,liseyi Batman Lisesinde bitirdi.2008 ÖSS’de Söz-2 puan türünden 347.225 puan alıp Türkiye 205.si,Batman 1.si olarak büyük bir başarıya imza attı.2008 yılında girdiği Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümünden 2012 senesinde "Onur Öğrencisi" olarak mezun oldu.2014 yılında, kendisinden mezun olduğu Kozlu Ortaokuluna Türkçe Öğretmeni olarak atandı.Bu okulda sekiz sene görev yaptı.Şuan Batman merkezde bulunan Hürriyet Ortaokulunda görevdedir.Evli olan şairimiz,iki çocuk babasıdır.Şair,ortaokul 8.sınıfta okurken Tevfik Fikret’in hayatını ve ağır bir dille yazılmış olmasına rağmen tüm şiirlerini okur.Fikret,şairliğinin yanında aynı zamanda ressamdır.O resmin şiirini yapardı.Bu sanat anlayışı Rıza MİROĞLU’na bir ışık olur.Lisenin 3.sınıfına geçtiğinde kararını verir.O da tam tersini,yani şiirin resmini yapacaktır.Şair Sezai Karakoç’un “Mona Roza” adlı şiirini tablolaştırır.Bunu yaparken okuduğu birçok eserden ön bilgi sahibi olmuştur.Bu bilgiler elbetteki Sezai Karakoç’u ve “Mona Roza(Tek Gül)” şiirini işaret eder.Tablosunu yaparken şair Sezai Karakoç’un şu dizeleri ile işaret ettiği gibi “Mona Lisa(Leonardo Da Vinci)” ve “ Yıldızlı Gece(Van Gogh)” eserlerinden ilham alır:
“Sen Leonardo Da Vinci’nin ya Van Gogh’un kalemiyle çizilebilirsin
Aragon’un söylediği gözler senin gözlerindir
Sen her an bitmeyen bir pikniktesin
Bütün Roma sütunları dikilmiştir senin için”
(Sezai Karakoç)
Allah,onu niyetine göre muvaffak eder ve kader onu Sezai Karakoç ile ilgili kişi ve olaylarla buluşturur. “Mona Roza” şiirinin kendisi için yazıldığı Muazzez Akkaya(Giray), üniversiteden hocası olan ve derslerde sürekli Rıza MİROĞLU’nun yazısının güzelliği ile övünen “Yazı Yazma Teknikleri ve Uygarlık Tarihi” gibi derslerine giren,onu ünlü hattatlarla tanıştırmak isteyen,fakat hocasını mahcup etmemek için şairin bunu kabul etmediği,çoğu zaman ondan şiir isteyen Nermin Özcan Özer’in eşi Adnan Menderes Özer’in akrabasıdır.Şair MİROĞLU,bu akrabalık bağından habersiz “Mona Roza” şiirini tasvir ettiği tablosunun bir resmini hocası Nermin Özcan Özer’e teslim edip üniversiteden mezun olduktan epey sonra kendisinden öğrenir.Bundan dolayı hocasının “Sen güzidesin.” övgüsüne mazhar olur.Üniversitede ünlü hocalardan ders alır.Bu ünlü hocalar arasında aynı zamanda ortaokul Türkçe öğretmeni ile liseden edebiyat öğretmenin hocaları olan Prof.Dr.Tahir Üzgör(Necip Fazıl Kısakürek’in talebelerinden),bir dönem TDK başkanlığı yapan,ayrıca yazar İskender Pala’nın sıra arkadaşı olan Prof.Dr.Mustafa Sinan Kaçalin ile Milli Eğitim Eski Bakanı Hüseyin ÇELİK’in hocası Prof.Dr.Kemal Yavuz,bir dönem Milli Eğitim Bakanı Yardımcısı olan Osman Sezgin;Alim Kahraman ,Ata Çatıkkaş,Sait Başer,Mustafa Ruhi Şirin,Cengizhan Yurdanur,Xazar Genceli(Azerice ve tiyatro derslerine girer) de vardır.Şairin serüveni böyle bitmiyor:Ortaokul yıllarında iken hayali,ÖSS’de derece yapmak,hocalarının okuduğu Marmara Üniversitesini bitirmek ve mezun olduğu Kozlu Ortaokuluna atanmaktır.2012 yılında üniversiteden mezun olduğunda hiç çalışmadığından atanamaz.2013’te 0,2982 puanla kalır.Bu puan ona engel olur.Eğer 2013 senesinde atansaydı,çocukluk ideali olan, mezun olduğu okula atanamayacaktı.Çünkü bu okulun kadrosu doludur.2014’te okulun kadrosunun boşalması ve şairin istediği puanı almasıyla MİROĞLU,hayellerine kavuşur.2014’te sezgileriyle olağanüstü olaylara şahitlik eder.Şair Sezai Karakoç’un şiirlerinde bahsettiği o meçhul çocuğun kendisinin olduğunu birçok delille anlar.Onun için “diriliş ereni” olmanın kapısı açılır.2014 yılında Leyla ile Mecnun yıldızlarının(yakut iki yıldız) kavuştuğunu görür.Hz.Muhammed(sav) beş defa rüyasına gelir.Tasavvuftaki gül elinden bade(bengisu,abıhayat,kevser) içip “Mona Roza” şiirinde geçen balık burcundan olan eşine aşık olur ve şiir yazma kabiliyeti daha da kuvetlenir.Sezai Karakoç ve Necip Fazıl’ı rüyasında görür.Necip Fazıl Kısakürek,şairin rüyasında, Rıza MİROĞLU’nun peygamberimizi gördüğünü tasdikler.
Eserleri:
1.Sezai Karakoç’un Türkçenin en güzel aşk şiiri olarak nitelenen
"Mona Roza(Tek Gül)" adlı şiirinin tuval üzerine yapılmış
yağlı boya tablosu: "Peygamber Çiçeği"
2.Aşkın Ülkesine Varış(şiir kitabı)
Şiire olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?
Ortaokul sıralarında okurken şiire ilgi duymaya başladım.Bu ilgimin oluşmasında şuan Batman Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde görev yapan,Türkçe öğretmenim,teyzemin oğlu Prof.Dr.Ferhat Korkmaz’ın etkisi büyüktür.Kendisi öğretmenimizken derslerimizin bir kısmında ünlü şairlerin seçilmiş şiirlerini tahtaya yazar,bunları da şiir defterimize geçirmemizi isterdi.Bu,bende sanat zevkinin şekillenmesinde ilk adım olmuştur.Ayrıca, bizden Servet-i Fünun edebiyatının önde gelen şairi Tevfik Fikret’in biyografisini ve “Sis” adlı şiirini araştırıp bulmamızı söylemiş ve bunu kontrol edeceğini ifade etmişti.Şair Tevfik Fikret’in hayatını ve bütün şiirlerini kapsayan kitabı elime alıp okumam,Tevfik Fikret’i şairliği ve ressamlığı yönüyle sanatıma yön verecek kadar benimsemem,onun bu eylemiyle gerçekleşti.İnanç açısından Tevfik Fikret ile zıt kutuplarda bulunmaktayız.Zira, ben Allah’a ve gönderdiği dine iman etmiş biriyim.Benim Tevfik Fikret’e yönelişim,şiirde kullandığı dilin sanatlı oluşu ve şiir ile resmi birleştirmesi ile alakalıdır.Bu açıdan,Fikret ile düşünce ve inanç bakımından ayrılmaktayız.Edebiyata olan ilgim,Prof.Dr.Ferhat Korkmaz’dan sonra gelen Türkçe ve edebiyat öğretmenlerim ile devam etti.Bu öğretmenlerim arasında şunları sayabiliriz:
1.Fahri Benzetme(Türkçe Öğrtemeni)
2.Behçet Gülenay(Sınıf Öğretmeni,Türkçe öğretmeni yerine derslere girmiştir.)
3.Orhan Çelik(Edebiyat Öğretmeni)
4.Hamdullah Hamit Karanfil(Edebiyat Öğretmeni)
5.Orhan Sayhan(Edebiyat Öğretmeni)
6.Zeynelabidin Rüzgar(Edebiyat Öğretmeni,üniversitede Ferhat Korkmaz ile aynı sınıfta okumuşlardır.)
Benim üzerimde büyük emekleri olduğu için kendilerine teşekkürü bir borç bilirim.
Tevfik Fikret’ten düşünce ve inanç bakımından ayrıldığınızı belirttiniz.Siz,düşün-
ce ve inaç bakımından kiminle yürümektesiniz?Bu kişi ile yoldaşlık etmenizde payı olan kimdir?
Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed(sav)’in izinde yürüyen,diriliş mimarı,şair,dü-
şünür,evliya Sezai Karakoç’un diriliş yolunda kendine yer edinmiş,Hızır’ın kılavuzluk ettiği bir edebiyatçıyım.Üstada yönelişimi sağlayan liseden din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenim olan,değerli büyüğüm Şefik Sevim olmuştur.Kendisi bir dersimizde sınıfa şu soruyu sormuştu:”Edebiyatımızın şuan yaşayan en güçlü ismi kimdir?” Herkesi bir sessizlik sardığında,yine bu soruyu- “Sezai Karakoç” diye-kendisi cevaplamıştı.İşte,bu kıvılcım, ileride Türkçenin en güzel aşk şiiri olan “Mona Roza(Tek Gül)” şiirini tablolaştırmamda ve “diriliş ereni” olmayı Allah’ın bana nasip etmesinde önayak olmuştur.
Size göre şiir nedir?Kendinizi hangi edebi akımın içinde görüyorsunuz?Şiir kitabınzda en beğendiğiniz şiir hangisidir?
Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in de poetikasında ifade ettiği gibi “Şiir,insan yığınlarının rüya şifresi bir tâbirnâme;” dir.Bu yönüyle rüya şiire kaynaklık etmelidir.İnsanın şuurunda bulunan bu muştulu rüyalar,bilinç akışı tekniğiyle,noktalama işaretlerini kullanmadan etkileyici bir üslupla şiire yansıtılmalıdır.Bu bakımdan kendimi sürrealist(gerçeküstücü) olarak görüyorum.Sadece şiirde değil,resimde de öyleyim.Şiir kitabımda en beğendiğim şiir, kitabımın adını taşıyan şu şiirdir:
Aşkın Ülkesine Varış
Bulunca seni gözlerim
Benim olur
En güzel yağmurlar
Renk renk dolar
İçime endamın
Akan,parlayan
Bir yıldız olursun
Gönlümün köşesinde
Dinginleşirim
Seni görünce her yerde
Çiçek açar
Gamzende erguvanlar
Kıskandırarak birer birer laleleri
Sevdanın yangınlarında
Kül oldum,
Aşkın ile
Küllerimden yeniden doğdum
Yürüsem
Vuslata giden
Uzayan yolları sen için
Yine de yoruldum diyemem
Bunun için
Koşar gelirim,umutla bekleyen
O koyu kahve gözlerin için
Sen ile kışlar yaz olur
Güzler ilkbahara dönüşür
Toprak canlanır tüm yeşilliğiyle
Yüreğim huzur bulur sevgi çiçekleriyle
Sen aşkı simgeleyen al bir gülsün
Derin duygunun içinde bitmeyen bir özsün
Varıyorum aşkın ülkesine sen ile
Beyaz atıma binip dörtnala gidişimle
Hızır Aleyhisselam karşılar beni
Aşk ve ölümsüzlük iksirini içirişiyle
Sonra birden kaybolur Hızır,
Bana bıraktığı nasihat ile
Kader kavuşturur böylece bizi
Tanrı’nın şaşmayan isteği ile
Rıza Miroğlu
Başka hangi edebiyatçı veya filozoflardan etkilendiniz?
Yahya Kemal Beyatlı,Necip Fazıl Kısakürek,Ahmet Haşim,İmam Busiri,Cahit Sıtkı Tarancı,Dostoyevski,Çehov,Tolstoy,Cervantes,Puşkin,Platon,Sokrates ve daha nice sayamadıklarımdan…
Sezai Karakoç’un “Mona Roza(Tek Gül)” adlı şiirini tablolaştırma sürecinden bahseder misiniz?
Resim sanatına yeteneğimin olduğunu ortaokulda fark ettim.Resim çizmeyi zevkli bir aktivite hâline getirmiştim.Bu sanatla uğraşım,lisenin son sınıfına kadar devam etti.Bu şiiri tablo hâline getirmem,yaşantılarım ,edindiğim bilgiler ve okuduklarım
sayesinde oldu.Lise son sınıfta iken resim hocamız,Batman’ın “Gülistan Caddesi”nde
bir serginin düzenleneceğini bize duyurdu.Bu sergide sergilenmek üzere resim yapılmasını,ayrıca bu yapılan resimleri not ile değerlendireceğini anlattı.Benim yağlı
boya ile tuval üzerine yapacak maddi durumum yoktu.Öğrenci idik işte…Fakat yeteneğim vardı.Sıra arkadaşım Ömer Kaplan’ın resimde yeteneği yoktu.Benim böyle güzel resimler çizdiğimi yakından bildiği için benden şu ricada bulundu:”Mal-
zemeleri ortaklaşa alalım,resmi sen yap,öğretmen bize ortak bir not versin.” Durumu resim hocamıza arz ettik.O da bunu kabul etti.Resim atölyemizin sağ duvarında Leonardo Da Vinci’nin “Mona Lisa” adlı tablosu ve sol duvarında Van Gogh’un “Yıldızlı Gece” adlı tablosu asılıydı.Bunlar bende büyük etki oluşturdu.Tüm birikimimi kullanarak İlahî esintinin de yardımıyla tablomu kaldığım evde bitirdim.Arkadaşıma ayıp olmasın diye de ismimi tablonun arka tarafına sakladım.Resim hocamız,ikimize de 100(yüz) üzerinden 90(doksan) verdi.Güzelce çerçeveletirip sergide sergilediler.
Okul bu resmi bana geri vermedi,şimdi nerededir,bilmiyorum.Aşağıya aldığım fotoğrafı ise 2007 yılının modası olan telofonlardan birisiyle çekilmiş görüntüsüdür.Şimdi,tam da Tevfik Fikret’in sanat anlayışıyla,yani bir resme bakarak şiir oluşturmasıyla,yazdığım şiirimi ve bu şiirimin tablosunu paylaşıyorum sizlerle:
Bir Tuvalin Perspektifinde
Düşüyorsun aklıma
Aşkımızın her gününde
İnan oradan çıkmıyorsun
Demir atarak sevdalı başıma
Bir gül dökülür yüreğime
Dönüşerek sevgi rayihasına
Lahuti bir gecede
Sabaha doğru kavuşur yakut yıldızlar
Dirilir Leyla ile Mecnun
Mucizevi bir bestede
Beyaz bir yatakta
Görürüm zahiri bir rüya
Modern bir aşık,modern bir pir
Erer ötede muradına
Gökler sabah ezanı kadar
Kutsaldır artık bu düğünde
Bir tuvalin perspektifinde
Görünür ölümsüz çiçekler
Leonardo Da Vinci ve Van Gogh
Dile gelir bütün ihtişamıyla
Bir şaheser vücut bulur
Mona Lisa ve Yıldızlı Gece’den ilham alan
Şiir ve resmin birleşimidir
Bu zirvedeki sanat
Bir çocuğun ardına düşen
Heykellerdir inançsızlara inat
Başlar Doğu’nun rönesansı
Küçümseyenlere heyhat,heyhat
(Rıza MİROĞLU)
Anlatılacak birçok şey var belleğimde;fakat bu kadarı ile yetinelim.Dergimizin benimle yaptığı bu röportajından dolayı teşekkürlerimi sunarım.
Bu güzel röportaja kıymetli vaktinizi ayırdığınız için biz teşekkür ederiz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.