- 460 Okunma
- 6 Yorum
- 11 Beğeni
SAKLAMBAÇ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
SAKLAMBAÇ
Hava durumu, gök gürültülü sağanak yağış gösteriyor. Göz kapaklarını ağırlaştıran, başı yastığa yapıştıran uyunası bir havaya meydan okuyarak işte yine buradayız.
İçeri sızmaya çalışan araç homurtusu derse parazit yapsa da dışarıya ait olduğunun farkında. Tepemizde duran yüzlerce uydunun frekanslarına kapılmamak neredeyse imkansız. Dersin tam ortasında Müge Anlı geliyor, neredeyse bizi bulacak! Küçücük sınıfta saklambaç oynuyoruz, kimse kimseyi bulamıyor.
Nuray hocamız, bukle bukle saçlarının arasında gülen yüzü ile güneşi taşıyor içeri.
Morun her tonu ile yaptığı kombinden, bir moral akımı başlıyor bize doğru. Hal hatır sorma ile yapılıyor girizgah. Hatırı sayılır anılar birikiyor
Kimi zaman hayatın tam ortasında, kimi zaman bir hikayenin kıyısında bulurken kendimizi, bazen de bir masalın içinde kaybolmayı seviyoruz.
Hocamızın pamuk elleri, akıllı yazı tahtasinin aklını alıyor. Eskilerin kara tahtası bile, bizim masallarımızın rengine boyanıyor.
Çoğunlukla yarı açık olan penceremizden, bazen bir bulut gidiyor içeri, kederden yana ne varsa alıp götürüyor.
"Hayat isyandır" der Memet, İsyanını iki parmağı arasında tüttürür. İsyan vakti gelince sınıfta kim tutabilir onu?
Dizeleri yaşını, sözcükleri başını aşmış bir de İhsan’ımız var. Okurunun ağzını açık bırakırken bir bulmacanın içinde kayboluverirsiniz.
Süleyman Bey, karıncayı incitir de, sözcükleri incitmez.
Mustafa hocama metin sunmak ayrı bir cesaret ister. Üstadın önünde kelimeler esas duruşa geçer, aman kimse yamuk durmasın🙃
Şirin hocam bu ne keskin bir dikkat! bir cümlenin ayağı sendelemeyegörsün. Cımbızla çekip çıkarı verir ritmi yakalar.
Yanağında bir çift papatya açar gülünce Burçe’mizin. İkili grup çalışmamız gökkuşağını bile kıskandırır😊
Yaşlandığımızda sesine çok ihtiyacımız olacak Olcay Bey. Okumaya mecalimiz kalmayacak sesli kitaplarını dinleyeceğiz.
Bir de Zeynep’imiz var, tabloları konuşturma sanatının duayeni. Tılsımına kapılmayana aşk olsun😉
Hayata dair tecrübelerini tasavvufi bir üslup ile aktarırken, ruha dingillik verir İmren hanım.
Şubat soğuğunda üşüdük, nisan yağmurlarında yıkandık. Şimdi Mayıs papatyalarını topluyoruz. Temmuzda karpuz keseceğiz. Her bir dilimine fener yakıp,boğaza bir masal bırakacağız.
(Bulgurlu İleri Seviye Yazarlık Atölyesinden bir gün)
YORUMLAR
Herkesin sırları vardır, geride bıraktıkları, bırakamadıkları, sobelendikleri….
Herkesin sırları vardır, kendisiyle baş başa kaldığı an hayal kırıklığıyla kontrolsüz hüngür hüngür ağladığı.
Herkesin sırları vardır, geceleri doğru dürüst uyuyamadığı, uyanıp karamsarlığını yenmek için ilaçlar kullanıldığı…
Bir şiirin, yazının arasına adını dolandırdığı…
Herkesin saklambaç oyunun oynar gibi oynadığı sırları vardır…
Saklambaç... Belki de çocuklukta oynayıp, büyüyünce alışageldiğimiz kendimizi saklama kurgusu içermektedir. içi başka dışı başka insancıkların çevrimizde varlığını kabul etmektir.
Saklambaç oynarken güzel, yaşarken bize olur el...
Keşke saklambaç hep oyun olarak kalabilseydi...
Güne düşen, okunası ve güzel deneme yazınızı beğenerek okudum. Tebrik ederim. Selam ve saygılarımla.