- 243 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
HÂK VE ADALET
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Hâk ve adalet ölçüsünü kaybeden, kendini haklı göstermek için her türlü hileyi takiyye sayıp, kendini haklılık güdüsü ile ilahlaştırabilir.
Burada aslolan toplumsal adalet ken, bir baskın kişiliğe karşı, bütün toplumun feda edilmesi paradoksal bir kaostur.
Adalet ve hak’kın, hak edene tesliminin geciktirilmesi toplumsal çatışmalara, anarşi ve halkın fakirleşmesine sebep olur. Yönetenlerin ve gücü elinde bulunduranların, dillerine pelesenk ettikleri dinsel ve milliyetçi söylemler, bir zaman sonra teba dan artık karşılık göremez. Öyle bir an gelir ki, bu katı ve totaliter yapıdan dolayı, insanlar dinlerini bile sorgular hale gelip, inançsal eksende hiç bir şeye inanmayan, bir insan topluluğun fragmanı ile yüzleşilebilir.
İnsanın kirli geçmişi ile yüzleşmesi gerekliliği, onu daha sorumlu bir varlık haline dönüştürmek için, yeterli bir eylem olmasada, bu yolda aşılması gerekli ve değerli bir adımdır.
Zenginin daha zengin, zalimin ise daha zalimleştiği bu türlü fragmanlara, tarihin tozlu sayfalarında rastlamak hiçte zor değildir. Toplum ve insan bu dönemsel faşizme tabii tutuldukca, kendi içinde liderler üreterek, karşılık vermiş ve bu türlü rönesans hareketleri, kanlı bir mücadeleye evrilmiştir.
Her yeni devrim, yeni bir oluşumu getirsede, kendi faşizmini ve totaliter yapısını vücuta getirmiş ve halkların rönesans rüyası sükut-u hayal ile son bulmuştur.
Fransız ihtilali 1789-1799 Fransa’da ki mutlak monarşinin yıkılıp, yerine Cumhuriyetin kurulması ve Katolik kilisesinin ciddi reformlara gitmeye zorlanması ile sonuçlanmıştır. Her devrim hareketinin palazlandırdığı, ayrıcalıklı kitlelerin bu dahi sıkıntılarını taşımaktayız.
Bu toplumsal kaosun acısını en çokta Afrika halkları yaşamıştır. Köle pazarlarında satılan Afrika halklarının küresel ülke ekonomilerinin demir çarklarında kaybolup yitmeleri, hangi insan hakları yasası ile açıklanabilir. Köle pazarlarında satılan her can, mahşer-i vicdan huzurunda hakkını alırmı bilinmez fakat insanlık bu lekeyle, bir daha asla huzur bulamayacaktır.
Devlet yönetimini ele geçirenler, tabandan geldiğini unutup zenginleşmiş ve zalimleşmiştir. Hâk ve adalet teraneleri atanlar, Hak arayışlarına göz ve kulaklarını kapatıp, faşist ve totaliter bir yönetim segilemişlerdir.
İnsan biyografileri bu kadar değişken ken adalet ve özgür olma duygusunun tesisi, elbette ki zor ve meşakkatli bir doğum sürecine, bütün toplumu itecektir. Doğumlar sancılıdır fakat doğuşları gerekli kılan, halkın hür ve bağımsız olma arzusudur.
Halkın, hak arayışı ve toplumsal devinimi asla akamete uğramadan, sonsuza kadar devam edecek ve adalet bir gün mutlaka tesis edilecektir. Anarşi ve kaosa prim vermeden, mücadeleye devam.
Bütün insanlık için yaşasın özgürlük !
Murat FİDAN
Makale yazarı : Murat FİDAN
YORUMLAR
ah dayım ahhh desene asırlarca padişahım çok yaşa diye bağıran bir toplumun torunları olarak nasıl çıkacağız bu açmazın içinden adalet insanlığın olmazsa olmazıdır kutlarım çalışmanızı