- 283 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
İNSANOĞLU VE BİYOLOJİK TEKNOLOJİ
Teknoloji baş döndürücü bir hızla ilerlemeye devam ediyor. Yüz yıl sonra dünyanın nelerle karşılaşacağı ve insanlığın nasıl bir gelişme göstereceği hayal bile edilemiyor. İnsanlar büyük bir bilinmeze doğru hızla ilerlediğimizi fark edip bu gidişattan korunmak için ölüme bile sığınamayacaklarını fark ettikçe birilerinin bu gidişata dur demesini istiyorlar. Ancak bunun yapılmasına imkân yok.
Öncelikle kimse bu gidişatı nasıl durduracağını bilmiyor. Bazı uzmanlar yapay zeka, nano teknoloji ya da genetik gibi tek bir alandaki gelişmelere hâkim ama kimse her konuda uzman değil. Bu yüzden tüm noktaları birleştirerek resmin tamamını görebilme yetisine sahip hiç kimse yok. Farklı alanlar birbirlerini öyle karmaşık şekillerde etkiliyorlar ki, en iyi beyinler bile yapay zekâ gibi bir alandaki gelişmelerin nano teknolojiyi nasıl etkileyeceğini ya da tam aksi bir durumun neye yol açabileceğini öngöremiyor. Kimse son bilimsel gelişmelerin tamamını özümseyemiyor, küresel ekonominin on yıl içinde neye benzeyeceğini ya da bu telaşla nereye gittiğimizi bilmiyor. Sistemi tam olarak anlayan biri olmayınca, haliyle onu durdurabilecek biri de olmuyor.
İkinci olarak, biri bu gidişatı durdurabildiğinde ekonomiyle birlikte toplum da çökecektir. Modern ekonomi devamlılığını sağlamak için sürekli büyümeye ihtiyaç duyar. Büyüme durursa ekonomi rahat bir dengede durulmak yerine parçalara ayrılarak çöker. Bu nedenle kapitalizm ölümsüzlük, mutluluk ve ilahi güçler peşinde koşmamızı istiyor.
Giyebileceğimiz ayakkabıların, kullanabileceğimiz otomobillerin, gidebileceğimiz kayak tatillerinin bir sınırı var. Sürekli büyüme üzerine kurulu bir ekonomi ölümsüzlük, mutluluk ve ilahlık gibi dur durak bilmeyen hedeflere muhtaçtır.
Peki, dur durak bilmeyen hedeflere muhtaçsak neden en azından mutluluk ve ölümsüzlükle yetinip, bu süper insan güçlerinin peşindeki korkutucu macerayı bir süreliğine rafa kaldırmıyoruz? Çünkü bu hedef diğer ikisinden bağımsız düşünülemez. Felçli hastaların yeniden yürümesini sağlayacak biyonik bacaklar geliştirdiğinizde, aynı teknolojiyi sağlıklı insanları geliştirmek için de kullanırsınız.
Yaşlı insanlardaki hafıza kaybını nasıl durduracağınızı bulduğunuzda, aynı tedaviyle gençlerin hafızalarını da güçlendirirsiniz. Yükseltme ve geliştirmeyi, iyileştirmeden ayırabilecek net bir çizgi bulmak zordur. Tıp çoğu zaman normun dışında kalan insanları kurtarmak için yola çıksa da, aynı bilgi normali aşmak için de kullanılıyor.
Aynı süreç genetik mühendisliğinde de gözlemlenebilir. Bir milyarderin süper zeki bir çocuk yaratma niyetinde olduğunu açıklaması durumunda oluşabilecek kamuoyu tepkisini bir düşünün. Süreç tabii ki böyle ilerlemeyebilir.
Her şey yolundaysa ne ala. Ancak DNA testinde korkulan mutasyonlar tespit edilirse embriyonun yok edilmesi gerekecek. Neden tek döllenmiş yumurtayla risk alalım? Birden fazlasını dölleyerek, üç dört tanesi hasarlıysa bile en azından bir sağlıklı embriyoya sahip olabiliriz. In vitro uygulaması yeterince ucuz ve kabul edilebilir olduğunda kullanımı yaygınlaşabilir. Mutasyonlar sık karşılaşılan risklerdir. Herkesin DNA’sında zararlı mutasyonlar ve risk barındıran aleller bulunabilir. Eşeyli üreme bir piyango bileti gibidir. O zaman neden bu piyangoya biraz müdahale etmeyelim?
Birden fazla yumurta dölleyerek en iyi kombinasyonu seçelim. Kök hücre araştırmaları bir kez ucuz ve sınırsız insan embriyosu sağlamayı başarırsa, kendi DNA’nızı taşıyan, son derece doğal, hiçbir genetik mühendisliğe maruz kalmamış ihtimaller arasından en uygun bebeği seçebilirsiniz. Bu işlemi birkaç nesil devam ettirdiğinizde, kolaylıkla süper insanlardan oluşan bir toplum kurabilirsiniz.
Çığır açıcı gelişme mitokondriyal DNA’yla yaşanacak. İnsan hücrelerinde bulunan küçük bir organel olan mitokondri, hücrelerin kullandığı enerjiyi üretir. Hücrenin çekirdeğindeki DNA’dan tamamen farklı, kendine özgü bir gen dizilimi vardır. Hasarlı mitokondriyal DNA, organizmaya ciddi zarar verebilir hatta ölümcül hastalıklara yol açabilir. Hâlihazırda sahip olduğumuz in vitro teknolojisiyle "üç-ebeveynli bir bebek" yaratarak mitokondriyal genetik hastalıkların üstesinden gelmek teknik olarak mümkün.
Ölümcül genleri ıslah etmek bir kez mümkün olduğunda tüm bu değişimler çerçevesinde atılacak ikinci adım iyileştirme olacaktır.
Peki, neden bir adım daha ileri gitmeyelim?
Hayat sağlıklı insanlar için bile bu kadar çetin bir mücadeleyken, küçük kızınızın normalden birazcık daha güçlü bir bağışıklık sistemine, biraz daha iyi bir hafızaya ya da azıcık daha neşeli bir karaktere sahip olmasını istemez misiniz? Siz bunları kendi çocuğunuz için istemediniz diyelim, ya komşularınız kendi çocukları için bu yöntemi uygularsa? Sizinki geride mi kalacak? Tamam, diyelim ki hükümetiniz tüm vatandaşlarına bebeklerine müdahale etmelerini yasakladı, ama Kuzey Koreliler bu yöntemle bizimkileri geçecek inanılmaz dahiler, sanatçılar ve atletler yetiştirmeye başladığında ne olacak? Böyle küçük adımlarla çocuk seçebileceğimiz genetik kataloglara doğru yol alacağız.
Bu nedenle insanlığın yeni gündemi üzerine kafa yormak çok önemlidir. Tam da yeni teknolojilerin kullanımı konusunda seçim yapmamız gerektiği için, ne olup bittiğini iyice anlayıp bu teknolojiler bizim yerimize karar vermeden, kendi kararlarımızı vermeliyiz.
Büyük devrimler için işleyen kurallar günlük hayatta da geçerlidir. Genç bir çift, yeni evlerini tasarlayan mimardan evin önüne küçük bir yeşil alan yapmasını ister. Neden? "Çünkü yeşillik güzeldir," diye cevaplayacaklar muhtemelen.
Peki, neden böyle düşünürler? Bunun da arkasında bir tarih var.
KAYNAKÇA
Yuval Noah Harari, Homo Deus Yarının Kısa bir Tarihi, Kolektif Kitap, İstanbul 2016
Biyoteknoloji (Makale)- Khan Academy-
tr.khanacademy.org › intro-to-biotechnolog
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.