- 434 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Merkantilizm
Kasam dolu olsun. Cebimde param olsun. İyi olsun kötü olsun, karışık olsun saf olsun, kirli olsun temiz olsun, olsun da nasıl olursa olsun. Bakıyorum, izliyorum, dinliyorum, okuyorum ve düşünüyorum.
Söylenenler, yayınlananlar, dillendirilenler, görünenler ve duyduklarımız şöyle:
Köylümüzü destekliyoruz. İşçimizin yanındayız. Bakıyoruz izliyoruz boş araziler ekilmeyen topraklar kamulaştırılıyor satılıyor. hatta ekilmiş alanlar bile sürülüyor kazılıyor kamulaştırılıyor. Ağaçlar kesiliyor alanlar çevreleniyor çitleme yapılıyor.
İmalatta üretimi en üst kademeye çıkarılacağı, işsizliğin yok edileceği, güçlü bir devletin olması ve milletin refahı için ihracatı arttıracağız istihdamı sağlayacağız ithalatı en aza indireceğiz. Dillendiriliyor söyleniyor. Merkantilizm!
Merkantilizm Türkiye’nin kaderi olamaz ve olmamalı. Türkiye’nin kaderi yapılmamalı.
Merkantilist ekonomi anlayışı Avrupa’da Feodalizmin çöküp yerine mutlakiyetçi (yasama ve yürütme kuvvetlerinin hükümdarda toplandığı hükümet sistemidir.) devletlerin kurulduğu ve ticaret kapitalizminin gelişmeye başladığı bir dönemde ortaya çıkmıştır.
Merkantilizm Osmanlı’da tam bir tezat teşkil etmiş batı Osmanlının bu ekonomik anlatışından sonuna kadar faydalanmış kendi çıkarları için gereken bütün faaliyetleri gerçekleştirmiştir. Alınan borçların yüksek faizli olması, bütçe açığı ve getirisi olmayan işlerde kullanılması1875 yılında Osmanlıya iflasını açıklatmış 1881 de dış alacaklara teslim olmuştur.
Merkantilizm ticaret burjuvazisinin çıkarlarını öne alan gönencin üretim alanında değil ticarette ve anamal bikiminde olduğunu öne sürer.
1500-1800 yılları arasında orta çağ sonları ve sanayi devrimi arasında ortaya çıkmıştır. Avrupa da doğmuş ve gelişmiş ekonomik faaliyet türü "ticaret" türü döneme damgasını vurmuştur. Ticaretçiliğin artışı tarımı yıkmış piyasaya yönelik üretim artmıştır. Sanayi üretim alanında ise ev-sanayi diye kapitalizmin ilk biçimi ortaya çıkmıştır. Sanayiciler, büyük tüccarlar ve bankacılar bu dönemin kapitalist sınıfını oluşturur.
Bu dönem keşifler çağıdır.
*Keşfedilen yeni ülkelerden Avrupa’ya yeni madenler getirilmiştir.
*Getirilen madenler Avrupa da fiyatların hızla artmasına yol açmıştır.
*Denizcilik gelişmiş ilerleme göstermiştir.
*Dünyada ticari faaliyetlerle yayılma gösteren Avrupa sömürgecilik yapmıştır. Bu da sermaye birikiminin önemli bir yoludur.
*Büyük toprak sahiplerinin kapattıkları kamu arazileri vardır buna "çitleme" hareketi denir. < çitleme: Küçük toprak sahiplerinin mülklerini toplayarak büyük çiftlikler yaratan yasal süreç. Çitlenen toprak kamusal niteliğini kayıp eder tek bir sahibin malı haline gelir. İngiltere ve Galler’de eski sistemi (açık alanda tarla tarımı sistemi) ilga eden süreci tanımlar. Çitlemeyle söz konusu topraklar çitle çevrelenmiş senetle bir ya da iki toprak sahibine devredilmiştir.>
Merkantilizm günümüz kapitalizminin temellerinin atılması açısından önemli bir fikir akımıdır. Kapitalizm öncsi geçerli ekonomik doktrindir. Avrupa’da 15 ile 18. yüzyıl arasında kapitalizmin hemen öncesinde uygulanan kapitalizme geçişi kolaylaştıran ekonomik sistemdir.
Merkantilizm batı Avrupa’da başlamış 16,17, 18. yüzyıllarda etkili olmuştur. Devletin zenginliği altın, gümüş gibi değerli madenlere sahip olmaya dayanır.
Devlet için amaç para ve insan çokluğudur.
Ekonomik servet ya da ana para devletin elinde tuttuğu altın, gümüş miktarı veya ticari değeri ile ölçülür. Bu da başka devletlerle ticari dengenin olumlu olmasıyla sağlanır.
Merkantilizm batı Avrupa’da başlamış güçlü bir ekonomi için ihracat en üst düzeye çıkarmak, ithalatı en aza indirmek üzere tasarlanmış bir ekonomik politikadır. Merkantilizmin doğru dürüst bir tarifi yoktur. Bir çok ülkede farklı farklı uygulama yapılmıştır.
Merkantilizm Türkçe ticaretçilik demektir. Ticaretin gelişmesi sürümdeki para miktarının artmasını gerektirir. Bu olgu bütün merkantilistlerce kabul edilir.
Fakat, bunun için sadece altın ve gümüş bolluğu yetmez, para ve maden ayarında bozukluk olmamalı, madenler saf olmalı katışık olmamalı(altının başka madenlerle karıştırılıp değerinin düşürülmesi)
Merkantilizme göre yönetim ekonomide korumacı rol oynamalı, dış ticareti desteklemeli ithalatı kısıtlamalıdır.
Toprağa dayalı mülkiyet anlayışı reddedilir.
Devlet müdahalesine karşı çıkar ve reddeder.
Mülkiyet hakları ve özgürlükler desteklenir,
Dış ticaret politikasının temel amacı hazinenin altın stokunu arttırmaktır. Merkantilist sistem feodalizmin (derebeylik)
çöküşünden sonra doğmuştur. Feodal sistemin iktisadi (ekonomik) yapısının üretimdeki dayandığı temel kaynağı tarımdır.
Bu sistemde rol oynayan beş farklı gurup vardır.
Derebeylik sisteminde Krallar hiç bir iş yapmazlar parayı ve emniyeti sağlarlar, asiller tarımı kontrol eder, tüccar ticari sistemi kontrol eder, ruhban sınıfı (rahipler) genel olarak davranışları belirler, serfler ise sadece hizmet etmeye odaklanmış bir iş gücünü meydana getirirler.
Avrupa genelinde ki "kara ölüm" veba salgını, aynı döneme denk gelen reform çalışmaları ve insanların seyahat etme imkanları insanların bakış açısını değiştirdiği gibi ticaretin önünü de açmıştır. Bunun sonucunda özel mülkiyet kavramı ortaya çıkmış derebeylik çökerken toprak ağalığı baş göstermiştir.
Merkantilizm parasal tezlerine göre;
*Enflasyon sürecinde en fazla artan gelir kardır. Tüccar sınıfının gelirini oluşturan kar olduğu için, enflasyonun tüccar sınıfının kazancını artıran bir süreç olduğunu görmüşler ve enflasyonu önlememişlerdir.
*Paradan başka hiç bir şeyin ucuz olmaması inancındadırlar.
*Erzak pahalıysa insanlar zengin, erzak ucuzsa insanlar yoksul demektir.
*Yüksek fiyatlar emekçinin hayat düzeyini düşürerek işçinin daha çok çalışmasını sağlar.
*Para miktarının artışı para bulmayı kolaylaştırdığı gibi kredi için ödenecek faiz oranını düşürür.
*Düşük faiz oranı zenginliğin sonucu değil nedenidir.
*Yasal faiz oranın düşürülmesi ancak para bolluğu sayesinde mümkündür.
*Yasaların belli ekonomik faaliyetleri belirlemesi mümkün değildir.
*Kalvencilik ticareti hoş görmekle yetinmeyip ticaret etkinliğini yüceltmiş ermişliğin işareti saymıştır.
*Zenginlik peşinde koşmak en yüce amaç haline gelmiştir.
*Değerli madenleri ülkede tutmak , madenlerin dışarıya çıkmasını engellemek merkantilizmin ana amacı olmuştur.
Bunun iki yolu vardır.
1) Dış ticaret
2)Sömürgecilik
Merkantilizmin diğer özellikleri ise
1) Üretimde imalat üstünlüğünün kabulu
2) Himayecilik (korumacılık)
3) Milli ekonomik birlik; mutlak merkeziyetçi milli devlet öğretisi.
Zenginlik peşinde koşmak en yüce amaç olunca devletin görevleri de bu çerçevede belirlenmiş olur.
Merkantilizmin nüfus üzerine teorilerine baktığımızda ülkenin nüfusunun artmasından yanadır. İnsan çokluğu düşük ücretli ve kolay emek bulmayı sağladığı gibi büyük ordular kurmak içinde önemlidir. Kalabalık nüfus iş gücünü artırır maliyetleri düşürür ihracatta avantaj sağlar.
Merkantilist nüfus teorisine göre,
1) Nüfus artışı teşvik edilmiş
2) çalışma zorunluluğu getirilmiş
3)Çocuk emeğinden yararlanılmış
4)Köle ticareti gibi yollara baş vurulmuş
5) Emekçileri çalışkan kılacak yollar düşünülmüştür.
Düşük ücret politikasına dayanır ücret yüksekliği emek arzını düşürür düşük ücretlerin ise halkı çalışmak zorunda bırakacağı düşünülmüş bu nedenle ücretlerin yükselmemesi için nüfus çokluğu istenirken erzak fiyatlarının bolluk yıllarında dahi yüksek olmasını isterler.
Merkantilist düşünceye göre :
* Istırap çekmek tedavi edicidir.
*Fırsat verilirse emekçi tembel olur.
*Yüksek ücretler ayyaşlık ve cinsel zevklere düşkünlük gibi durumlara yol açar.
*Ücretlerin asgari düzeyin üzerine çıkması ahlaki bozulmalara yol açar.
*Yoksulluk emekçiyi çalışkan yapar daha iyi yaşamasını sağlar.
Yoksul çocukların işe gitmek yerine okula gitmesi tembellik, okuma, yazma ve aritmetik dersleri iş hayatında kullanacaklar için geçerlidir. Halkın geçimi bu bilgilere dayanmadığından okuma yazma ve matematik öğrenmek tembellik yaratır.
Emekçiler için düşünülen reel ücret; lüks malları almayı hayal edebilecek kadar yüksek, onları elde edemeyecek kadar düşük bir reel ücret vermektedir.
Merkantilist düşünce sermaye birikim yolları bunlardır. Dünya ölçeğinde ticaret, değişik ülke tacirlerinin çıkarlarını çatışır hale getirmiş, güçlü devletlerin tüccarları diğerlerine karşı korunmuş ve böylece dış ticarette tekelci zihniyetin oluşması sonucunda şirketleşen devletler, devletleşen şirketler oluşmaktadır.
--------------------------------------------sevgilerimle...
---------------(pitik)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.