- 725 Okunma
- 14 Yorum
- 9 Beğeni
AKIL VE RUHUN BİTMEYEN DİDİŞMESİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
20 li yaşlar. Ne ergensindir ne de yetişkin. Kanın damarlarda ters aktığı yaşlardır. Hormonlar tüm bedende kontrolü ele geçirmiş, kafalarına göre takılmaktadır. Zavallı akıl çırpınmaktadır feryat figan. ‘Lütfen ben de buradayım bende buradayım’ demekte ama sesini duyuramamaktadır. Zaten mantık ta tatile çıkmıştır.
Akıl ruha der ki; ‘’saçma salak işler yapıyorsun. Geri zekalı gibi davranıyorsun. Az düşün. Beyin diye bir organın var’’. Ruh cevap verir. ‘’Onu kullanacağım yaşlar da gelir. Şimdi beni rahat bırak gençliğimin ve hormonlarımın tadını çıkartayım. Bol miktarda hata yapayım. Üzüleyim ağlayayım. Değmeyecek kişilere aşık olayım. Aldatayım, aldatılayım. Terk edeyim, terk edileyim.’’ Akıl çaresizce boyun eğer bu sözlere ama yine de alttan alta mücadeleyi sürdürür.
Yaş olur 30. Aradan geçen yıllarda hormonlar biraz biraz denge altına alınmıştır. Akıl biraz daha öne çıkmıştır. Bu sefer yeni sorunlar baş gösterir. 20 li yaşlarda verilen hatalı kararların tamiri gerekmektedir. Bir gece karşılıklı otururlar akıl ve ruh. Geçmişin kısa çaplı bir muhasebesini yaparlar. Ruh hala ’’banane ben özgürüm kafama göre takılacağım sen başka işlerle uğraş’’ demekte akıl ise ’’artık büyüdün biraz beni dinle aptallıklarından bıktım’’ demektedir.
Sohbet kavgaya dönüşür. Akıl ağzına ne gelirse söyler. Eline geçen her şeyi ruha fırlatır. Ruh yaralanır, üzülür, ağlar içine kapanır. Evlilik yaşı gelmiştir bu arada. Sorumluluklar artmıştır. Öyle böyle derken 2 imza ve hayatlar değişir.
Ruh birdenbire neye uğradığını şaşırır. Özgürlük diye diye ortalıkta gezinirken bir başka ruh karşısına dikilmiş ‘hoppppp hemşerim nereye böyle’ diye hesap sormaktadır. Akıl kahkahalarla gülmektedir ruhun bu haline. 20 li yaşlarda eksik yapılan her şey minicik te olsa yavaş yavaş büyümeye başlar bu saatten sonra. Hele hele birde ruh ikizine değil de ruh öküzüne denk geldiysen yandı gülüm keten helva olur hayatın. İş hayatının stresi önce ruhuna sonra hayatına yansır. Akıl mücadeleye devam etmektedir ruhla. Sakin ol sakin kal duruma uyum sağla diye telkin etmektedir sürekli. Bazen başarılı olur bazen başarısız.
Bu yıllarda yeni ruhlar katılır hayata. Adına çocuk denilen. Akıl iyice ciddileşmiştir. Sorumluluklarının farkındadır. Ruh ahhhh o kelepçe tanımaz ruh. Bu yıllarda; ya isyan bayrağını açmaya başlar, ya da kendini tamamen içine hapseder. Zaman hay huy içinde akar gider…..
Yaş olur 40. Ruhun isyanı yavaş yavaş kendini belli eder. Yıllarca griye boyadığı hayalleri artık renklerini istemektedir. Akıl hala mücadelededir. Dengeyi bulalım diye yalvarmaktadır. Hormonların tam dengeli zamanıdır. Vücut ne istediğini ve ne istemediğini net olarak bilir bu yaşlarda. 2 seçenek vardır. Akıl bu 2 seçeneği koyar ruhun önüne. Ya ayrılacaksın ruhun özgür kalacak ya da devam edeceksin isteklerini hapsedeceksin der. Bu süreçte bir mucize yaşanır ara sıra. Ruh öküzleri ruh ikizi haline dönüşür. (Gerçi bu nadir vakadır ama yine de ihtimal dahilindedir.) Özgür kalmak isteyen ruh bastırır akla ‘’olmuyor’’ diye. Akıl hala iyi düşün demektedir. Ruh patlar en sonunda ‘senin de mantığının da düşünmenin de’ der ve noktayı koyar. Kendimi benliğimi geri istiyorum sonuç ne olursa olsun katlanacağım diye işi bitirir. Ayrılık ve yalnızlık dönemi başlar. Ruh göbek atmaktadır sevincinden. Akıl hala acaba iyi mi yaptım kötü mü yaptım muhasebesindedir. Birkaç yıl böyle geçer tam anlamıyla saçma salak işler yapılır. Hatalar zincir haline gelir ve onunla gezilir bir süre. Akıl üzgün ve ağlamaklı ruh ise mutlu ve coşkuludur. Bu yıllarda ebeveyn kayıpları yaşanır çoğu zaman. Sorgulamalar başlar. Hayatım bok gibi geçiyor, işte öldü gitti toprağın 2 metre altında şimdi gerçeği tokat gibi vurur yüze. Ruh isyan bayrağını tamamen açmıştır artık. Akıl da ruha eşlik etmek zorunda hisseder kendini bu zamanlarda
Derken yaş olur 50... Artık günlük haftalık serüvenler biter kalıcı ilişkiler aranır. Akıl yavaş yavaş üstünlüğü ele geçirmiştir. Ruh ilk defa yorulduğunu hisseder. Çocuklar büyümüştür herkes kendi yolundadır. Aklı ve ruhu arasındaki dengeyi kurabilenler bu sefer mutlu ilişkilere yelken açar. Kuramayanlar hala debelenip durmaktadır.
Beden der ki ’’bana iyi bakman gerek sana daha lazımım.’’
Sakinlik ve dinginlik dönemi derken erkekte antropoz kadında menapoz başlar. Haydiiiiii ‘’buyrun burdan yakın’’ günleri geri gelmiştir. Aman tanrımmmmm o ne kavga o ne curcuna… Beden, aklında ruhun da canı cehenneme demektedir. Kadın östrojenim nerde diye avaz avaz bağırmakta kendini oradan oraya atmaktadır. Erkekte testosteron seviyesi az da olsa düşmeye başlamış kendinden 20 yaş küçüklerle ben hala buradayım yaşıyorum güçlüyüm gösterişine girmiştir. İlk doktor muayeneleri bu yaşlarda başlar. Hastalıklar kendini yavaş yavaş belli etmektedir. Akıl ve ruhtan intikam almaktadır vücut kendince. Didişmekten bana bakmadınız der en sonunda. Uğraşın şimdi benimle diye küser akla ve ruha.
Yaş gelir 60 a. Artık dede veya nine olma zamanıdır. Toplum sana belli kurallar koyar. Akıllı ol der. Uslu ol. Artık torun torba sahibi oldun. Akıl kendine tatil verir. Ruh zaten iyice manyaklaşmıştır. Toplum baskısı ve akıl ile gerçekleşmemiş düşleri arasında sıkışıp kalmıştır. Bundan sonra 2 seçenek vardır.
Ruh, ya akıl ve toplum baskısına boyun eğecektir. Bu yaşanmamış hayatında mutsuzluğunun devamı demektir. Ölene kadar ’’keşkeler’’ içinde yaşayacaktır. Ortalıkta gezinip gençlerin içini karartan öğütler verip, her şeye maydanoz olan mutsuz ihtiyarlar safında olacaktır. Benim gençliğimde tiradları, alıp başını gidecek çevresinde istenmeyecek ve bir başına kalacaktır.
Ya da canı cehenneme toplumunda deyip hayatın tadını çıkartmaya bakacak gerçekleştiremediği hobilerine zaman ayıracak arkadaşları ile vur patlasın çal oynasın tadında sohbetler edecektir. Belki şiir yazacak belki resim yapacak belki de dünya turuna çıkacaktır. Ama ruh artık zincirlerini kırmış özgürleşmiş toplum denilen güruhun çok ta bir halt olmadığının farkına varmıştır. İstediğini yapmakta serbest hisseder kendini. Akıl da amannnnnn nasılsa 3,5 yıl sonra ölüp gideceğim demeye başlamış ve ruha ayak uydurmuştur.
Akıl şunun farkına varır bu dönemde Kendisi yaşlanmıştır ama ruh yaşlanmamakta ısrar etmektedir. 60 yılın sonunda ilk defa ruha hak verir akıl. Neden bundan 30 yıl önce böyle olamadık diye sorar kendine ve ruha. Cevabı bir ağız dolusu küfür olmuştur. Hem de en yakası açılmadık cinsinden.
Yaş geliverir 80 e. Akıl da ruh ta köşelerine çekilir. Vücut egemenliği ele alır. Çünkü yaşlılık hastalıkları başlamıştır. Çocuklar devreye girer bu dönemde. Ruhla aklın yapacağı tek şey didişmeyi bırakıp çocukları dinlemektir artık……..
Yazımı günün yazısı olmaya layık gören seçki kuruluna ve edebiyat defteri aileme sevgi ve teşekkürlerimle
YORUMLAR
Tebrik ederim çok iyi bir yazı. Hatta bana Can Yücel'in şiirini hatırlattı.
"-Şunları bir araya toplayayım. Bir güzel muhabbet edelim- diye düşündüm.
Mutfak işinden de anlarım.
Donattım sofrayı.
Bayağı uğraştım.
Hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim.
Bayağı da para gitti.
Birinin yediğini öbürü yemez.
Ötekinin içtiğini beriki içmez.
Dört kişilik sofra kurdum.
Mumları da yaktım.
Bak hepsi, Erick Satie severdi.
Hatırladım.
Müziği de ayarladım.
Geldiler.
20 yaşında ben,
35 yaşımda ben,
40 yaşımda ben ve
bugünkü ben dördümüz.
Birden 20 yaşımı, 35 yaşımın karşısına oturttum.
40 yaşımın karşısına da, ben geçtim.
Yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
Yatıştırayım dedim.
-Sen karışma moruk- dediler. Büyük hır çıktı.
Komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.
Evin de içine ettiler.
Bende kabahat.
Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine…"
Güne geldiği halde gözümden kaçmış bu yazınız. Nicelerine diyorum. Selamlar ve sevgiler.
Ay Parçası
teşekkürlerimle
Selam sevgi ve mutlulukla kal hep
:) ben bu yazıyı kaçırmışım. lakin bu kadar da güzel işlenilmez ki konu, en sonda , yazımın güne seçenlere teşekkür vb olmasa yazı daha okutturacak da kendini.
bu yazının devamı lazım, şimdi öldün mesela, çocukların veya toplum seni kültürüne göre ya gömdü ya yaktı ... bundan sonraki yazı da bu noktadan sonra başlamalı mı bilemedim?
bence devam etsin bu yazı. iki serilik bir yazı olmalı. akıl ruh ve beden. üçlü karmaşa.
saygılarımla efendim.
en sevdiğinize emanet...
Ay Parçası
Yazımı beğenmene çok mutlu oldum. Çok konuda fikirdaş olduğumuzu gözlemledim.
Yazının devamını düşünmemiştim ama bana gerçekten güzel bir fikir verdin. Bunu düşüneceğim.
Bir yazı dizisi gelecek bundan sonra. Sanırım 4 veya 5 bölümlük ama daha kısa yazılar şeklinde olacak. Yine mizahi tarzda yazılacak. inan kendinden ve çevrenden çok şey bulacağın bir yazı olacak. Gülümseyerek okuyacağının garantisini verebilirim.
Selam sevgi ve mutlulukla kal hep
60 yaş bölümünde akıl ruha ayak uydurmak adına 3-5 yıl ömrün var amaan boş ver diyor ama 80 i görüyor her ikisi de :)
benliğimizi oluşturan
daha doğrusu bu bilince varmamıza sebep nedir acaba
akıl mı ruh mu
yoksa bedeni de işin içine katan üçü bir arada mı ?!
peki ya ömrün içinde yer alan çağlar
çocukluk
gençlik
yarı bilince sahip yaşlılık
ya çevre koşullarının benlik üzerine olan etkisi...
hormonal sistemi de es geçmemek gerek
vücut kimyası ruhu direkt etkileyen faktör
ki ilaçlar bile bazen bu durumu etkileyebiliyor
Ay Parçası
olarak ele aldım.
Çocukluk dönemi karakterimizi etkileyen en önemli dönemdir. 03 - 15 yaş arası yaşanılan travmalar akıl - ruh - beden sağlığını önemli ölçüde etkiler. Ancak bu gerçek anlamda psikiyatri konusu olduğu için değinmedim.
Normal sağlıklı koşullarda yetişen bir bireyi kronolojik yaş sırasına göre yaşanmışlıkları ve gözlemlerimi yoğurarak yazmaya çalıştım.
Arada sapmalar mutlaka olacaktır. Bunu engelleyemeyiz. Hormonlar tabi ki önemli. Ancak % 100 etkili diyemeyiz. Negatif yan faktörler hormonlar üzerinde her zaman olumsuz etki eder. Bunlar da var.
Yaşlılığa gelince..... Şu an 93 yaşındaki annem benim yanımda. 3 yıl öncesine kadar mental sağlığı gayet iyiydi. Şimdi yaşlılık demansı ile uğraşıyoruz. İnsanlar özellikle 70 yaşından sonra çocukları dinlemeliler çünkü sağlıklı düşünme ve karar verme yetilerinde ciddi anlamda düşüş yaşanıyor. Deneyimlerimle sabittir.
Sonuç olarak şunu diyebilirim. İstisnaların haricinde yazdığım her evre birebir yaşanmıştır.
Bende 60 yaş grubundayım çünkü.
Selam saygı ve mutlulukla kalın hep
Ruhunun götürdüğü yere, bazen aklın gitmek istemez...
Hayat işte böyle_______ didişmelerle geçip gider...
Çok güzel bir yazı okudum, tebrik ederim sizi değerli kalem, sevgilerimle...
Ay Parçası
akıl ve ruh bazen dalaşır bazen barışır geçinip giderler
Sevgi selam ve mutlulukla kalın
_THE VEJETARYEN 1978
Ay Parçası
akıl akıllı, ruh deli, olan zavallı kalbe oluyor ))))))
_THE VEJETARYEN 1978
Ay Parçası
_THE VEJETARYEN 1978
Ay Parçası
Hepimiz cinsiyet ayrımı yapmaksızın bu gel gitleri bu iç didişmeyi hep yaşadık.
İnsanlık var olduğu sürece de bu didişme bitmeyecek.
Teşekkürlerimle
Sevgi selam ve mutlulukla kalın hep
Öyle ya; savaşlar sadece erkin projesi değil dışarıda... İnsanın kendi içinde de sürmekte o bitimsiz savaşlar. Hatta bazen en acımasız, öldürücü bir biçimde...
İnsan anatomisini, biyolojik dirilişi ile yok oluşunu kronolojik olarak anlatan karamizah gibiydi yazı.
Tebessümle okudum iç devinimlerimizin alacalı tasvirini...
Teşekkürler, sevgiler, Ay Parçası hanım.
Ay Parçası
Ah o iç savaşlarımız yok mu bizi rezil de eden vezir de eden o iç savaşlarımız....
Biraz karamizah, biraz toplumsal gerçekler ama hepsi doğru.
Gülelim istedim. Kendimizle hesaplaşmalarımızı bir başka kalemden okurken dudaklarınıza tebessüm kondurabildiysem ne mutlu bana.
Ruhumuzun ve aklımızın didişmeden ahenkle dans etmesi dileği ile
Sevgi selam ve mutlulukla kalın hep
Tüya
Ayrıca yalın ve sempatik bir üslubunuz var. Yazmaya devam edin, derim.
Güzel dilekleriniz için ben teşekkür ederim.
Bilmukabele, sevgilerde kalın, Ay Parçası.
Merhaba
Yaş ilerledikçe ruhumuzun ve aklımızın didişmesini çok güzel dile getirmişsiniz.
Tüm içtenliğimle tebrik ederim sizi.Yüreğiniz,kaleminiz dert görmesin.
Sağlıkla,mutlulukla kalın.
Ay Parçası
Öncelikle teşekkürler içten ve güzel sözleriniz için.
Bu arada Kendini Bulmak adlı yazınızın hepsini okudum. Psikolojiyi ve iletişimsizliği harika yazmışsınız. Günün yazısı seçilmiş üçlemenin ilki. Kutluyorum sizi yüreğinizi kaleminizi.
Sevgi selam ve mutlulukla kalın hep
Çiğdem Karaismailoğlu
Sizin yazınızı ben de beğendim.Tüm içtenlikle diyorum bunu.
Selam ve saygıyla...
Gönlün söz dinlememesi gibi yani AŞKIM AÇTI AKLIM İLE ARAMI Ondan der ozan kutlarım
Ay Parçası
Gönlün söz dinlediği ne zaman görülmüş ki )))))))
Ah bu gönül, uslanmaz arlanmaz gönül diyelim.
Selam ve saygımla mutlulukla kalın
Gerçekten de muhteşem hatta ötesi.
İçtenlikle tebrik ve teşekkür ederim kendi adıma.
Nicelerini yazsın kaleminiz dost yazarım.
Selam ve sevgimle
Ay Parçası
Hepimizin içimizde yaşadığı bitmeyen didişmeyi esprili bir dille anlatmak istedim.
Beğeniniz beni çok mutlu etti.
Bu tarz yazmayı gerçekten seviyorum
Teşekkürlerimle Can dost
Selam sevgi mutlulukla kalın hep
Ay Parçası
Beğeniniz beni çok mutlu etti.
Selam sevgi ve mutlulukla kalın hep
Hayat, bir pandomim sahnesi gibidir, her yaş kesiti kendi maskesini takar. Gençlik, bu sahnede ruhun süslü kostümünün altına saklanmış vahşi bir metafordur. Hormonlar, sahnenin ışıklarını süsler, akıl ise kulise çekilip bekler. Mantık, bu sahnede sadece bir dinlenme tatiline çıkar, tam anlamıyla tatile çıkar ve ruhun hükmetmesine izin verir.
30'lu yaşlar, sahne perdesinin bir önceki gösteriden geriye kalanları temizlemek için kullanılır. Akıl ve ruh, bu sahnede birbirleriyle dans eder, geçmiş hataların figürlerini incelerler. Ruh hala özgürlüğün coşkusunu yaşar, akıl ise sorumlulukların düşündürücü ağırlığını hatırlatır. Evlilik, bu sahnenin bir sonraki perdesine imza atılır, sahne değişir.
Ben, en azından yaş aralığımla ilgili kısmı yazdım, yorum olarak.
Ama
Evlilik no// o perde asla açılmasın lütfennn!!!
Ay Parçası
Evlilik ))))) Ruh ikizini bulursan harika, ruh öküzüne çatarsan facia.
Ruhunuz ve aklınızın ahenkle dans etmesi dileği ile
Selam ve mutlulukla kalın
Bizi hiç yormadan yürek sesimizle bize bizi anlatmış kalem.
Teşekkür ederim.
Ay Parçası
Yaşadıklarımız, yaşamadıklarımız. Korkularımız. Baskılar......
Aşılması bazen mümkün olan bazen mümkün olmayan hayatımız......
Aklımız ve ruhumuzun barış ve uyum içinde yaşaması dileği ile,
Sevgi selam ve mutlulukla kalın hep.