- 209 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
"Karanlığın Şarkısı"
Gölgelerin kıvrımlarında saklı, insanın ruhu ve düşünceleri, ’Karanlığın Şarkısı’nda dans eder. Bilgelik, bu müziğin notalarını çözmektir.
İnsan, düşünce dünyasında bir nevi karanlıkla aydınlık arasında gidip gelir, bu karmaşık serüvende bazen illetler taşır elinde. Düşünce, bir büyücü gibi, dokunduğunu şekilden şekle sokar, kelimelerle oynar, anlamlara yeni renkler katar. İyi olma tutkusu, zaman zaman kendi azgın rüzgarlarına kapılır, iyilik maskesini takar, ama altından farklı bir niyet çıkar. İyi ve kötünün sınırları bazen o kadar incedir ki, oyunlarına filozoflar bile şaşar kalır.
Birileri, "İyinin fazlası zarardır," der. Evet, çünkü aşırı iyi, zaten iyilik olmaktan çıkar. İşte bu, felsefenin o incelikli dansıdır. İnsan, doğru işleri yaparken bile dengesizliklere düşebilir. Tanrının öğüdü basittir: Ne fazla uslu ol, ne de usluluğun sınırlarını aş. Ok atarken hedefi geçen okçu, aslında hedefe varamamış okçudan daha başarılı sayılmaz. İnsanın gözü, ne çok karanlıkta ne de aşırı aydınlıkta iyi görmez.
Platon’un Kallikles’i ise felsefenin aşırısının zarar getirdiğini söyler. Felsefe, belirli bir noktaya kadar iyi ve faydalıdır. Ama derinliklere indikçe, sığ suları terk ederiz, herkesin kabul ettiği şeyleri küçümseriz. Kısacası, aşırı felsefe, insanı içine kapanmış, hayattan zevk alamayan birine dönüştürebilir.
Düşünce dünyasının tuhaf serüvenlerine ve insanın içindeki bu karmaşık dansa bir metafor olarak bakıyorum. Kimi zaman düşüncelerimiz, eşekten bile daha inatçı ve vurdumduymaz olabilir.
Karanlıkta kaybolan ruh, bilgelikle yıldızlar kadar parlarken, her karanlık bir şarkıdır; bu şarkının melodisi, içindeki aydınlığı keşfetmeyi bilene aittir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.