VESAİRE -Roman -4'ÜNCÜ BÖLÜM
4’üncu bölüm
Naci Bey’in durumu hastanede hızla kötüleşmişti. Gece saat 23.15 sularında doktor ve hemşireler, Naci Bey’in odasına koşarak girdiler. Hülya ve ailesi de koridordaki sandalyeden kalkıp yoğun bakım ünitesinde ki camdan olan bitenleri algılamaya çalışıyorlar, endişeyle bekliyordu. Naci Bey, yatağında soluk soluğa ve halsiz bir şekilde yatıyordu.
Doktor ve hemşireler oda içinde karınca misali bir o yana bir bu yana kosusturuyor,hemşirelerden biri solunum cihazını ayarlarken diğer hemşire serum takıyor,doktor elindeki elektro şok cihazı ile Naci Bey’in açık olan göğsüne bastırıyor elektrik şoku ile irkilen Naci bey kuş gibi çırpınıp tekrar yatağa düşüyordu bu işlem 4-5 defa devam etti.
Yaşca büyük olduğu saçlarının beyazından belli olan doktor dışarıya çıkıp Neriman hanıma "Hanfendi Hastayı kaybedebiliriz eğer yoğun bakım odasına girmek isterseniz buyurun girin"dedi bulanık gözlerle.
Hülya her şeye hazırmış gibi Neriman Hanim’ın belinden kavrayıp odaya doğru yürümesini sağladı
Neriman hanım hıçkırıkla karışık ağlıyor ne konuştuğu tam belli olmuyordu"Evimin direği,gözümün nuru"diyebildi Naci Bey’in buz tutmuş ellerini avuçlarının içine alarak.
Hülya Başını babasının göğsüne koymuş bir eli babasının saçlarını okşar vasiyette "Babam kokuna kurbanım,Babam ilk aşkım ilk göz ağrım " derken.Naci bey hafif bir irkilme ile gözlerini açtı gözü ile "Hakkınızı helal edin Elveda" der gibi gözlerini kapadı,
Zaman durmuş gibiydi odada kimse yerinden kıpırdamıyor sanki herkes kaskatı buz kesilmişti.
Neriman Hanim’ın feryadı ile herkes bulunduğu konumdan tekrar hareket etmeye başladı doktor Hülya ve Neriman Hanim’ı Zorlada olsa odadan çıkarttı.
Hülya boğazına düğümlü her ne ise çıkarmaya çalışıyor ne ağlaya biliyor nede nefes alabiliyordu "Babamm" kelimesini yorgun dudakların dan cılız bir şekilde çıkartıyor cili bir ses tonu ile tekrar"Babammm" kwlimeaini söylüyordu yoğun bakımı odası duvarı önüne oturmuş vaziyetteydi.
Doktor, gözlerini sıkıca kapatan Naci Bey’e yaklaştı ve durumunu kontrol etti. Hemşireler, tıbbi müdahalelerde bulunmaya çalışıyordu, ancak Naci Bey’in yaşam gücü gitgide azalıyordu.
Doktor, Naci Bey’in hayatını kaybettiğini açıkladı. Doktor iki eli bobwk hizasında bitişik başı yerde agzgİndan "Başınız saolsun hastayı maalesef kaybettik" kelimesi çıktı Hülya ve ailesinin feryadı ve ağıdı hastane koridorlarında ve hastanede yankilaniyor Hülya kendini yerden yere atarken Neriman hanım yere oturmuş saçlarini yoluyor dizini dövüyordu her iki.eli ile .Hastanedeki diğer doktorlar yoğun bakım ünitesine girdiler sivil kiyafetli olarak evundeb çağrılan bashekum ve cumhuriyet bassavcisi da odaya girdiler.Naci Bey’i yatağından sedyeyebalarak gerekli evrakları imzadan sonra odayı boşalttılar aedyeye konan Naci bey norg odasına giderken hemsileeler de hasta bakıcı personele yardım ediyor yatak yorgana ait nvresim takimi söküyorlardi.hülya boş kalan yatağa bakyor elleri yoğun bakım odası camında adeta parmak izlerini cama buladtiriyor nitelikte idi..Naci Bey ölümü ile ilgili olsa gerek Yeşilhisar kasabasının sessiz sokaklarına hüzün çökmüş gibiydi. Naci Bey’in vafatı "Kara haber Tez duyulur" misali süretle yayilmis-duyulmuş kasabanın her kesiminde derin bir üzüntü yaratmıştı.
Vefat haberini duyanlar hastaneye doluşmuş doktordan bilgi almaya calisiyorlar,kendinaralarinda "Ne iyi adamdı" "vefakar idi" Adam gibi Adamdı kelimelei insanların sohbetleri arasında duyulan kelimelerdi bu kelimeleri kullananın etrafındaki Kalabak "Ya evet,tabiki doğru ballahi" diye naylaniyordu .
O gece sabaha kadar hastane koridoru gelen gidenlerle dolup taşmistı
Sabah namazında Naci Bey’in selasi evine yakın cami ile merkez camiden anons edilerek ögle namazına müteakip defin islemlerinin yapılacağı duyuruldu.
Belediye tarafından morgdan alınan cenaze yıkanmış kefenlenmis ve son kez evine uğraması sağlanmıştı, cenaze evden cikartilacaktı.
Cenazenin getirildiği oda, yakın akrabaları ve dostları tarafından doldurulmuştu. Odanın ortasında ahşap bir tabut duruyordu, üzeri beyaz çiçeklerle ve siyah bir örtüyle örtülmüştü.
Cenaze evinin duvarı kasabanın dört bir yanından gelen insanların taziye dileklerini içeren çiçekler ve çelenklerle doluydu. Duvarlara asılmış siyah çerçeveli fotoğraflar, Naci Bey’in hayatını anlatan anıları yansıtıyordu. Kasabanın kadınları, cenaze helvası hazırlamıştı. Kokusu tüm cenaze evini sarmıştı.
Cenaze evinin önünde, Naci Bey’i son yolculuğuna uğurlamak için toplanan kalabalık bir grup vardı. Cenaze namazı için saf tutmuşlardı. Hülya, annesi ve diğer aile üyeleri, tabutun başında dua ediyor ve gözyaşı döküyordu.
Cenaze evinin içinde, kadınlar ağıt yakıyor, gözyaşları içinde Naci Bey’i anıyorlardı. Odayı hüzün kaplamıştı, herkesin yüzünde acının izleri vardı. Naci Bey’in dostları, mahalle sakinleri ve kasaba halkı, onun kaybını derinden hissediyordu.
Cenaze helvası, tüm katılımcılara dağıtıldı. Bu geleneksel tatlı, acı anıları hafifletmek ve birlikte yas tutmak için paylaşıldı. Herkes, bir dilim cenaze helvasını alıp sessizce yedi.
Cenaze namazının ardından, Naci Bey’in tabutu omuzlarda taşınarak kasabanın mezarlığına doğru hareket etti. Yolda, yakınları ve dostları dua etti ve Naci Bey’i son kez uğurladı. Mezarlıkta, toprak tabutun üzerine dökülürken gözyaşları sel oldu.
Yeşilhisar kasabası, Naci Bey’i sonsuz bir saygı ve sevgiyle anarken, cenaze evindeki hüzün ve yas, kasabanın derinliklerine işlemişti. Naci Bey’in kaybı, kasaba için büyük bir boşluk yaratmıştı, ancak onun hatıraları ve iyilikleri her zaman yaşayacaktı
Neriman hanım,Merve ve Hülya mezarlıkta taziyeleri kabul etti başsağlığı dileyenleri kabul ettiler ve defin işlemi sonunda evlerine geçtiler
Cenaze töreni sonrası eve döndüklerinde, evin içinde Naci Bey’e ait eşyalar, resimler ve hatıralarla dolu olduğunu görmek, acıyı daha da artırıyordu. Hülya, babasının anılarını canlı tutmaya kararlıydı. Babasının öğrettikleri, onun için bir rehber olacaktı.
Aile, Naci Bey’in kaybını atlatma sürecinde birbirlerine destek oldu. Neriman Hanım, kocasının boşluğunu dolduramayacağını biliyordu, ancak çocuklarının ve torunlarının geleceğine odaklanmak istedi. Merve, ablasına ve ailesine destek olmaya devam etti. Tekin’in eski neşesinden eser kalmamış öksuz kalmak adeta omuzlarına ağır bir yük yüklemisti. Murtaza ise sessizligini korumaya devam ediyordu.
Ev komşu ve akrabalar ile dolup taşıyordu.komsular tencere ve kaplarda yemek yapmış getiriyorlar gelen yemekler mutfak ve mutfak balkonuna konuyordu.
Cenaze evinde Sırrı ellerinde içinde kuru bakliyat ve erzak olan poşetleri kapıdan Hülyaya teslim ederken başsağlığı dilerken yaptıklarından söyledigi sözden dolayı özür dilemek istedi. Ancak Hülya, Sırrı’nın bu sözlerine soğuk bir tavırla cevap verdi. Gözleri hala yaşlıydı, ancak içinde biriken öfkeyi bastırmaya çalışıyordu.
Sırrı: "Hülya, gerçekten çok üzgünüm. Naci Bey’in kaybı beni de derinden etkiledi. Sadece yanında olmak ve seninle paylaşmak istedim." dedi
Hülya, Sırrı’ya soğuk bir bakışla cevap verdi: "Sırrı,Dostlar sağolsun,şimdi uygun bir zaman değil. Babamın cenaze töreninde böyle konuşmanın yeri değil. Şu an için yalnız kalmak istiyorum."
Sırrı, Hülya’nın isteğine saygı gösterdi, başını öne eğdi ve sessizce yanından ayrıldı. Hülya, duygusal bir çıkmazda hissediyor ve bu zor anlarda Sırrı’nın davranışlarına tepki vermek istiyordu
Kasabanın insanları da aileyi yalnız bırakmadı. Komşular, dostlar ve kasaba halkı sürekli yanlarında oldular. Melahat Hanım, Neriman Hanım’a destek vererek ona güç verdi. Sırrı ise Hülya’nın yanında durmaya devam etti, onun en yakın dostu olarak.
Naci Bey’in vefatı, aileyi daha da bir araya getirdi. Birlikte yaşadıkları her anı, bir hazine gibi saklandı. Acılarına rağmen, aile, birlikte olmanın gücünü ve sevgisini hissetti. İlerlemek için ellerinden geleni yapmaya kararlıydılar ve Naci Bey’in mirası, onların hayatlarına ışık olmaya devam etti.
4’ÜNCÜ BÖLÜMÜN SONU
(4/20)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.