Gördesli Makbule- -6'nci perde-SON PERDE
PERDE VI-SON PERDE-
Dekor:Sahnede uzak gerisinde yıkık evler, yakın yer sol tarf sık ağaç ormanlık alan, yerde ateş odunları üzerinde çaydanlık ve oba çadırı maket mezar
(Anlatıcı dış ses)İbrahim Ethem Bey, Gördes’in önce yağmalanıp ardından ateşe verilerek yakılmasına Kapanca Muharebesi ile karşılık vermiştir. Bu muharebede öne çıkan isimler Pehlivan Ağa, Usturumcalı Halil Efe, İsmail Hakkı Efendi, Hacı Veli, Kadıdağlı Pehlivan ve Bakırlı Mustafa idi.Kaymakam İbrahim Ethem Beyin gönüllü Akıncı Müfrezeleriyle kırsalda gezici kuvvet şeklindeki ve Yunan ileri karakollarına yönelik askeri hareketleri ile 1 Haziran 1921-1 Ekim 1922 arasında bir yıldan fazla sürecek olan gerilla harbi başlamıştır.10 Temmuz 1921’de Yunan genel saldırısı sonucunda parça parça taarruzun zararını gören Yunanlılar; Sındırgı-Akhisar-Kula-Salihli ve hatta Gediz-Simav bölgelerinden, Gördes ve Demirci taraflarına üstün kuvvetlerle ve sırf Akıncıları hedef alarak taarruza başlamışlardır.
Usturumcalı Halil Efe Makbule Hanım ile evleneli iki ay olmuştu hava almak için dışarı çıkmış ay ışığını izliyordu.Karanlık ağaçların olduğu yerden gelen çıtırtıya doğru yönelerek eli belindeki hançerde
Usturumcalı Halil Efe-Kimdir o ses vermezsen bundan sonra konuşamayacak şekilde kafanı ayırırım gövdenden.
Parti Pehlivan Ağa -Benim dedi efem benim (Usturumcalı Halil Efe karanlıktaki sesin Parti Pehlivan Ağa’ya ait olduğunu anlayınca hançeri yerine koydu)
Usturumcalı Halil Efe-Parti Pehlivan Ağa buyur ağam buyur az daha hançeri yiyecektin ağam
Parti Pehlivan Ağa-buyurmasam daha iyi efem,yunan kuvvetleri baskısını artırdığı için desteğe ihtiyacımız olduğundan İbrahim Ethem Bey’den habersizce eli silah tutanları toplamak için indim dağdan.Senide ayak üstü göreyim istedim
Usturumcalı Halil Efe-Durum o kadar vahim desene o vakit benim evde durmamım ne anlamı var ki sabaha karşı meydanda buluşalım hazırlığımı yapıp toplayabildiğin kadarı ile çıkarız dağa.
(Parti Pehlivan Ağa ne kadarda gelmemesi için ısrar etsede Usturumcalı Halil Efe’ye laf dinletemedi Makbule Hanım konuşulanları duymuştu Usturumcalı Halil Efe eve girdiğinde huzursuzluğunu belli etmemeye çalışsada uflayıp pufluyordu
Makbule Hanım Hanım-Ağam erken yat istersen yorgun gibisin
Usturumcalı Halil Efe-Olur aslında uzansam biraz dinlerim (dedi yatağına uzandı.) (Usturumcalı Halil Efe yatağa yattıktan sonra kısa sürede uyumuştu Makbule Hanım’da Usturumcalı Halil Efe’nin yanına uzanmış derin düşüncelere dalmıştı.)
Usturumcalı Halil Efe sabah gün doğmadan uyanmış mavzerini ,Hançerini, fişeklerini alarak kapıyı gıcırdatmadan çıkmış meydanda Parti Pehlivan Ağa ile buluşmuştu.
Parti Pehlivan Ağanın yanında sekiz kişilik gruba dahil oldu.
Usturumcalı Halil Efe-Ağam yola koyulalım istersen yolumuz uzun (dedi)
Parti pehlivan Ağa-Son kontrolleri yapıp çıkalım yola
(Anlatıcı-Dış ses)Beş dakika sonra atlarına binerek hareket edip ormanlık alanda kayboldular Akşam güneş batmaya yakın İbrahim Ethem Bey’in olduğu yere geldiklerinde
İbrahim Ethem Bey-Usturumcalı Halil Efe’m çiçeği burnunda evli Efe’m sen neden geldin Allah aşkına biz seni yuva kurasın diye evlendirmedikmi?
Usturumcalı Halil Efe-Siz burada düşmanla çarpışırken ben yumuşak yatakta nasıl yatarım,bu can elbet bir gün göçecek bu tende durmayacak vatan için verilen canların yanında benim canım ne olaki (dedi)
İbrahim Ethem Bey-Usturumcalı Halil Efeye sarılarak Hoş geldin gazamız mübarek olsun şimdiden gücümüze güç kattın varol saol (dedi)
O ara çalıların içinden gelen sese kulak verdiler
Parti pehlivan Ağa-Kimdir O…Kim var orda diyerek havaya 2 el silah ile ateş etti
Makbule Hanım-Ağam benim Makbule Hanım
Parti pehlivan Ağa-Makbule bacım..Makbule bacım
Usturumcalı Halil Efe İbrahim Ethem Bey’in yanından süratle Makbule Hanım Hanımın Yanına giderek
Usturumcalı Halil Efe-Makbule ne arıyorsun kuş uçmaz kervan geçmez dağlarda hem sen nasıl geldin buralara kadar
Makbule Hanım-Sizi takip etim .Kocam Erim dağlarda düşman kovalarken ellerim koynumda efe beklemek hangi kitapya yazıyor yiğidim.Duramazdım evde, ilçede, köyde bana her yer sensiz dar gelirdi.Ölmeden ölürdüm.hiç olmazsa burada yanında can vereceksem vereyim dedi
Usturumcalı Halil Efe ne kadar yalvarsa ne kadar ısrar etsede geriye döndüremedi Makbule Hanım’ı Makbule Hanım İbrahim Ethem Bey’in yanına geçerek
Makbule Hanım-Beyim sen söyle nolur Efe karısının yol gözlediği nerde görülmüş hem yemeğinizi yapar, çamaşır yıkarım, hem ata binmeyi silah kullanmayı hançer kullanmayı biliyorum köy köy adam topluyorsunuz bende varım bu mücadelede anca beni bu dağdan ölüm indirir.
(Anlatıcı-dış ses)-İbrahim Ethem Bey Makbule Hanımın Bu kararlılığı ve inadı karsısında bir sans vermek için kabul etti Makbule Hanım Usturumcalı Halil Efe ile birlikte dağ başında olsada mutluydu. İbrahim Ethem Bey 20 Mayıs 1921’de Yunan askerlerinin 2000 kişilik bir kuvvetle Gördes’e yaklaştığını duymuştu. Bunun üzerine İbrahim Ethem Bey ve yanında bulunan efeler Gördes’e gelmiş fakat geç kalınmıştı. Kasaba yakılmış harap edilmiş, köydeki insanlar öldürülmüş. İbrahim Ethem Beyve yanındaki efeler kasabaya geldiğinde ne yapacağını bilemeyerek birçoğu kasabanın halini görüp ağlamaya başlar, düşman ararlar fakat bulamazlar. Birkaç köyün daha bu durumda olduğunu haber alırlar. Bunun üzerine öfkeleri iyice kabarır ve düşman kuvvetlerini aramak üzere yola düşerler. Düşmanla karşılaştıklarında onlara büyük zayiat verirler.
Dağ hayatının sıkıntı, zorluk ve tehlikelerine ve bütün ısrarlarına karşın asla kocasından ayrılmıyordu Makbule Hanım Hanım, İbrahim Ethem Bey ve yanında bulunan efeler 16 Mart 1922 yılında Kocayayla köyü civarında Yağcıbedir aşiretinin çadırına gelmişti. Çete için birkaç çadır hazırlandı. Bir süre burada kaldılar. Düşmana yaptıkları birçok baskın ve her daim yollarda olmanın verdiği yorgunluğu biraz olsun atacak, güç toplayacak aynı zamanda hayvanlarını dinlendireceklerdi.
İbrahim Ethem Bey ve yanında bulunan efeler istirahat ettiği sürece içlerinde nöbet sistemi kurmuşlar İbrahim Ethem Bey ve yanında bulunan efeler istirahat ederken sırası gelen efe o gece tam gün nöbetçi olarak yakın emniyette bulunuyordu o geceki nöbetçi Usturumcalı Halil Efe’idi . Usturumcalı Halil Efe nöbetçi iken Makbule Hanım yanına gelmiş çadırların olduğu yerde yanan ateşin başında konuşuyorlardı.
Usturumcalı Halil Efe-Makbule seninle ne kadar gurur duysam azdır o kadar ablukaya o kadar pusuya direndin hepsindende sağ çıkmayı başardın hem bizim gücümüze güç kattın hemde Efe’liğin erkeklere has olmadığını kanıtlamış oldun.Vallahi seninle gurur duyuyorum (dedi makbulenin başını omuzlarına yaslayarak)
Makbule Hanım-Rahmetli babam beni aslında bu günler için yetiştirdi.Ben ata binerken atış talimi yaparken alay edenler bile oldu ama mücadele zamanlarında bunun erkeği kadını yaşlısı genci olmaz ki vatan mevzubahis sonuçta hatta bu uğurda ölsek bile canın ne önemi var ki
Usturumcalı Halil Efe-Çocuklarımız,torunlarımız seninle gurur duyacak seni tarih kitapları yazacak inşallah seni ilk pınarın başında gördüğüm gün gibi seviyor gurur duyuyorum Makbule Hanım-Bende pınarın başında sana su verirken gönlümü teslim ettim ve o günden beri aklım fikrim zikrim sen oldun bende senin varlığınla gurur duyuyorum,bakışınla huzur dolu oluyor
Yunan askerleri Kocayayla köyüne gelip Yağcıbedir aşiretinden bir kişiyi öldürdükten sonra aşiretten birisi İbrahim Ethem Bey ve yanında bulunan efelerin yerini düşman askerlerine söylemişti. İbrahim Ethem Bey ve yanında bulunan efeler gece uyuduğu sırada düşman askeri abluka altına aldı.
Usturumcalı Halil Efe köz üzerinde bulunan demlikten Makbule Hanım’ın bardağına çay koyacakken yakın yerden ateş sei gelmesi üzerine silahına davranarak oateş gelen bölgeyi ateş altına almaya başladı
Usturumcalı Halil Efe- (İbrahim Ethem Bey ve yanında bulunan efelerin olduğu yere doğru bağırarak) Baskın var silahlarınıza davranın, Baskın var
Silah seslerine uyanan İbrahim Ethem Bey, Parti pehlivan Ağa ve diğer efeler süratle ateşin geldiği yöne yoğun bir ateş baskısı sağlamışlardı
Usturumcalı Halil Efe-(Makbule Hanımın düşman bölgesine yakın olması nedeniyle kurşun seslerinin arasında avazı çıktığı kadar bağırarak) Makbule uzaklaş burdan geriye çekil,ateş yoğunluğu bize doğru özellikle senin olduğun yere geliyor
Makbule Hanım-Bu şerefsizlere korktu kaçtımı dedirteceğim var gücünle ateş et leşlerini görmeden huzur yok bana
(Anlatıcı dış ses-)Usturumcalı Halil Efe-Makbuleyi bulundukları yerin gerisine götürmek istesede makbule tutunduğu kayalıktan ayıramayarak başarısız oldu.İbrahim Ethem Bey Usturumcalı Halil Efe ve Makbuleyi yanlarına çekmek istesede ateş baskısını sağlayamdıklarından başarılı olamadılar
Makbule Hanım ateş baskısının yoğun olduğu yere doğru mevzi değiştiriken alnından vurularak yere yığıldı
Usturumcalı Halil Efe-Makbule Hanımın yanına gelerek yüzüne,saçlarına akan kanları silerken gözlerinden sicim gibi göz yaşları dökülüyordu.
Makbule Hanım Usturumcalı Halil Efenin kucağında can vermişti.Son sözleri heybeti ile duruşu ile namı ile aşık olduğum Halil Efem hakkını helal et yiğidim.Vatan saolsun diyerek kelime-i şahadet getirerek son nefesini Usturumcalı Halil Efe’nin kucağında verdi tarih 17 Mart 1922 idi
Silah sesleri susmuştu baskın yapan grup leşlerini bırakıp gece karanlığından faydalanarak kaçmışlardı Usturumcalı Halil Efe Düşman kuvvetleri Makbule Hanım Hanım’ın mezarını tespit edemesin diye kendi elleri ile kazdığı mezarına kendi indirdi
İbrahim Ethem Bey-‘’hayata doymak değil, hayatin zevkini henüz tatmaya başlamış ve görmüş, gözleri yarı açık, süzgün ve ağlar bir vaziyette derken göz yaşalrına hakim olamıyordu
Usturumcalı Halil Efe-Yiğit gibi yaşadın yiğit gibi şahadet şerbeti içtin hakkını helal eyle çiçeği burnunda kahraman yarim.Makbule Hanım’m.
İbrahim Ethem Bey ve yanında bulunan efeler sahneye gelen maket meza başında dualarını ettikten sonra sahneden ayırlırlar sahnede Usturumcalı Halil Efe ve maket mezar bulunmaktadır. Usturumcalı Halil Efe mezarın başında mezar taşına elini sürüyor vaziyette
Herkes gittikten sonra saçları yerine mezarın başına diktiği taşı okşayarak şu ağıdı yakmıştır.
Usturumcalı Halil Efe-
19 yaşında goncamdın hani
21 deyince soldun Makbule’m
Üzerinde entari yokluk kefeni.
Ne vakit toprağın oldun Makbule’m
Kocayayla kesile suyunla selin.
Başından eksilmesin fırtına yelin.
Kendi ellerimle eyledim gelin.
Kollarımdan toprağa doldun Makbule’m
Şimdi dağlar ıssız ova yaylalar
Bağladım yokluğuna nice karalar.
Yokluğun hasretin yürek yaralar.
Ölümemi sözlüydün N’oldun Makbule’m
Seni sorar ise Gördes ne diyem.
Ellerimle kazdım mezar hediyem.
Ey ceylan bakışlım yarim bitanem
Hani bana kanat ile koldun Makbule’m
(Agıt bu guygu düsünceler tarafımca yazılmıştır)
Usturumcalı Halil Efe’de Makbule Hanım’den iki ay sonra 17 Mayıs 1922 yılında Selendi’de bir çatışma sırasında şehitlik mertebesine yükselmiştir.
Gördesli Makbule Hanım düşmanla cesurca savaşırken vatanı uğruna can vermiştir. Gördesli Makbule Hanım Türk kadınının özgürlüğüne, bağımsızlığına olan inancının, vatan sevgisinin, cesaretinin ve inancının en güzel örneklerinden birisi olmuştur.Rabbim Bu cennet vatan uğruna şehit olmuş kahramanlardan razı olsun Mekanları ennet olsun
PERDE KAPANIR
SİPİL ZEYBEĞİ GERİ KALAN BÖLÜM FON MÜZİĞİ
OYUNCULAR SAHNEYE GELEREK SEYİRCİLERİ SELAMLAR
SON
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.