- 710 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
Vefalı Köyü İle Ayıklar Köyü
Eski zamanlardan bir vakit;
Vefalı Köyünde büyük haber anında yayıldı ve herkesi bir telaş aldı. Padişah köye gelecekti.
O yıl öyle kıtlık olmuştu ki neredeyse su dolu koca kozana bir avuç buğday
atıp kaynatırlar, çorba niyetine içerlerdi. Parasız kaldıkça ve hayvanlara yem alamadıkça
büyük baş, küçük baş hayvanlarını sattıkları için iyice fakirleşmişlerdi.
Şimdi koskoca padişah köylerine gelecek, ona bir ziyafet çekemezsek çok ayıp olacak diye düşünüyorlardı.
Vefalı köyünün muhtarının etrafında toplandılar ve ne yapmaları gerektiği hakkında konuşuyorlardı köylüler.
İçlerinden biri ’’Hiçbir şey yapmayalım, halimiz nedir görsün, kendilerine ikrama layık bir şey yoktur bizde.’’Diyordu.
Bir diğeri ’’Varımızı yoğumuzu ortaya dökelim, kısmetinde ne varsa onu yer’’ Diyerek fikrini söyledi.
Fakat biri var ki hiç beklenmedik bir şey söyledi.
’’Aramızda sır olarak saklarsanız eğer, ben şu yakın Ayıklar köyünden bir tavuk, biraz erzak çalıp geleceğim.
Onlar yüksek makamlardan torpilli insanlar. Kendilerine devamlı hayvan, yem, tohum vs hediye geliyor,
bizim öyle bir tanıdığımız olmadığı için biz nasiplenemiyoruz. Onlara gelen her şeyde bizim de payımız var,
çünkü devletten gelir yardımları’’
’’Yahu niye çalalım, ödünç isteriz, böyle kalacak değiliz elbet borcumuzu öderiz.’’ Dedi biraz yaşlı olan bir köylü.
Tartışmalar neticesinde yaşlı köylünün söylediği öneriyi denemeye karar verdiler.
Torpil sayesinde zenginleşmiş Ayıklar köyüne erzak istemek üzere birkaç kişi yolladılar.
Ayıklar Köyünün muhtarı ile buluştular. Zengin köylülerin meğer başka türlü gelirleri de varmış.
’’Biz bütün civar köylere ödünç erzak, yem, hayvan vs veriyoruz ama karşılığında iki mislini istiyoruz,
bunu kabul edebilecek misiniz?’’
Çaresiz kalan köylüler şartları kabul ederek erzakları atlarına yükleyip köylerine döndüler.
Artık padişahı karşılamak için hazırlıklar başladı. Türlü türlü yiyecekler, baklavalar, börekler,
kebaplar, çorbalar ne ararsan vardı sofrada.
Padişah ve yanındakiler bu mükellef sofranın tadını çıkardılar. Yediler, içtiler.
Yemeğin sonunda padişah köylülerle konuşmaya başladı.
’’Ellerinize, kollarınıza sağlık. Bizi çok iyi ağırladınız. Maşallah bolluk içindesiniz.
Durumunuzu gördüm memnun oldum. Size ayrıca bir yardım gerekmediğine karar verdim.
Şimdi beraberce Ayıklar köyüne gideceğiz. O köyün de durumu iyi diye duydum, haydi yola koyulalım’’ Dedi.
Hep beraber Ayıklar köyüne vardılar. Muhtar ve köylüler karşılamaya gelmişlerdi ancak ortada misafirler için
kurulmuş bir sofraları yoktu.
Padişah merak içinde sordu ’’Muhtar sizin köy hakkında güzel şeyler duyuyordum. Bolluk bereketiniz
varmış, Allah daha çok verin de hani ben ve yanımdakilere şöyle bir akşam ofraı yok mu? Öğlen yedik ama at ütünde
acıktık yahu.’’
Ayıklar köyü muhtarı başladı anlamaya
’’Efendimiz köyümüzün geçimi, varlığı bir zaman önce çok iyiydi. Köylümüz bir gün bile aç yatmazdı.
Ancak öyle olaylar yaşandı ki; keçilerimizi, koyunlarımızı kurtlar kaptı. Domuzlar bahçelerimize dadandı.
Fareler depolarımızı boşalttı. Hırsızlar tavuklarımızı çaldı, tilkiler parçaladı. O kadar mağdur kaldık ki
size verecek bir şey bulamadık’’
Bunca şikayeti dinledikten sonra padişah tüm köylülere seslenerek:
’’Ey ahalim! Benim ülkemde böyle kıtlık yaşayan bir köy olması beni ziyadesiyle üzdü. O yüzden bu Ayıklar köyüne
100 inek, 100 tavuk, 100 koyun, 100 keçi ve ayrıca bunların yiyeceklerini vereceğim.
Muhtar, başka istekleriniz varsa onları da liste yapsın, hepsini vereceğim.’’ Diye müjdeyi verdi.
Ayıklar köyü muhtarı, Vefalı köyün muhtarına bakıp kıs kıs gülüyordu.
YORUMLAR
Bence bu bir hayatın tam gerçeği; vefalı ve mütevazi insanlar hep cömertlikten kaybederler, ayık ve uyanıklar hep kazanırlar. Bu hayatın her evresinde bu böyledir.
Hem bireysel hem toplumsal olarak iyiler kaybeder kötüler hep yönetir.
Bir masal gibiydi... fakat gerçeklerdi
Başarılı bir eser, bir çırpıda okuyuverdim etkisinde kalarak
Sevgiyle kalın
Müjgan Akyüz
DemAN
Sıkı bir siyasi/siyaset eleştirisiydi. Tıpkı bir siyaset çizilmiş karikatürüydü bir bakıma...
Mevlana Muhammed Celalettin öyküsü sanki.
İnsana insan sadakati gerekir.
Zor zamanlarda konuşmak gerekir.
Konuşmak değilse susmak gerekir.
Çok saygımla Şairim.