- 424 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Kızılay Düşmanlığı ve THK
Depremden çok önce aslında dikilmiş, gübrelenmiş, sulanmış bir süreç.
Devletin bazı kurumlarına sistemli bir saldırı sanki siyasetin dışında normal bir süreçmiş gibi pompalanıyor.
Yaşadığımız son deprem felaketinde de artık iyice su yüzüne çıkmış durumda bu saldırı.
Önceleri önünde ropörtaj verdiği, nal gibi logosu sırıtan çadırların farkında olmadan "Kızılay Nerede hani? " diye sorulmasının üzerinden bir kaç yıl geçti belki ama düşmanlık geçmişini anlayabilmek için hatırlamakta fayda var. Şimdilerde de benzeri saldırganlık aynı hızla devam ediyor.
Kızılay bilindiği gibi 2020 yılında Malatya’da konteyner fabrikasını kurmadan önce, konteynerleri kurum dışından satın alarak ihtiyaç duyulan bölgelere gönderiyordu. Toplanan bağışlar ile bu alımlar yapılıyor zaman zaman yüksek fiyatlar ödemek, hatta ithal etmek zorunda kalıyordu.
Kendisi üretip maliyetlerini düşürmek için bu konteyner fabrikasını kurmuşlardı. Hem ülke ihtiyaçları için hem de uluslararası ihtiyaçlar için de üretim yapabilecekti.
Devletin konteyner ihtiyacı olan diğer kurumlarına da keza konteyner satışı yaparak, tahsilatlarıyla üretim döngüsünün sürekliliğini sağlıyordu.
Çadırlarda da benzer şekilde, 1954 yılında kurulan atölyeden beri gelişip büyüyerek çadır fabrikaları kurmuş ve üretim finansman döngüsü için ürettiklerini de devlet kurumlarına , kamu yararına çalışan derneklere ucuz maliyetli çadır temin ediyordu.
Netice itibariyle bütün bu işlerin finansmanını da büyük ölçüde bağışlardan elde ettiği gelirlerle sağlıyordu.
Benzer şekilde, yine hepimizin çocukluğumuzdan hatırladığı, okullarda öğrencilerin eline tutuşturulup velilere gönderilen ve içine para konup okula teslim edilen bağışlarla Türk Hava Kurumu da bağış topluyordu. Vatandaşların fitre ve zekat bağışları da önemli bir kaynaktı THK için.
Ama asıl gelir kaynağı vatandaşın kestiği kurban derilerinin toplanmasından geliyordu. Çok değil yakın zamana kadar kurban derilerinin başka yere verilmesinin dahi yasaklandığını hatırlıyoruz.
Bütün bu bağışlarla ne yapılıyordu?
Bir çok şey yapıldığı söyleniyordu.
Ama daha anlaşılır olsun diye "yangın söndürme uçakları " konusunu hatırlamamızda fayda var.
Bu bağışlarla satın alınan yangın söndürme uçakları, orman bakanlığı ile anlaşmalar yapılarak devlete "bedeli mukabili" kiralanıyordu.
Yani THK yangın söndürme hizmetini devlete parası karşılığı yapıyordu.
Niçin bağışlarla alınan uçaklar, orman yangını felaketlerinde millete ücretsiz hizmet vermiyordu peki? Bunu sorgulayan hiç kimseye şahit olmuş muyduk bugüne kadar?
Yapamazlardı çünkü.
Uçaklar su yakmıyordu ve kendi kendine gidip yangın söndüremiyordu. Pilot lazımdı, genel giderleri vardı vb.
Uygulama doğruydu.
Devlet yabancı kurumlardan, yurtdışı ülkelerden uçak kiralayacağına kendi kurumumuzdan bu kiralama işlemini yapıyordu doğal olarak.
Sonrasında kurumun içi boşaltıldı, uçaklar bakımsızlaştırıldı, yönetim bozukluklarıyla son yıllarda bu görevini yapamaz oldular. Bu başka bir konu, üzerinde konuşulabilir.
Şimdi siyasi angajmanlarımızdan kurtularak şu kıyaslamayı yapalım;
Kızılayın ürettiği çadırları, kamu yararına çalışan diğer derneklere maliyeti kadar bedeli karşılığında satması ile, THK nın yangın söndürme hizmetini devlete para ile satmasının arasında ne fark var?
Neden bunun için hiç yaygara kopartılmadı?
Kızılaya düşmanlık yapanların salt politik duruşları nedeniyle bu saldırganlıkları yaptığını düşünmemiz haksızlık mı olur bu durumda?
THK yönetiminde yıllardır bulunan anlayış ile bugün Kızılayı yönetenlerin farklı siyasi iradelerin yönetiminde olması mı tek neden?
Kızılayı Afadı yönetenlerin mevcut hükümet tarafından görevlendirilmeleri bu kurumlara düşmanlık yapmayı, itibarsızlaştırmayı, çökertmeye çalışmayı gerektirir mi?
Son çadır satışı hadisesinden de önce daha depremin ilk gününde dahi "Kızılay nerede hani, 25 bin enkazın başında değiller vb" saldırganlıklarını hatırlarsak, pek iyi niyetli olunmadığı çok açık.
Bu soruların cevabını uzun süre tartışacağız herhalde.
Tartışırken de farklı pencerelerden bakabilmeyi denemeliyiz.
YORUMLAR
Yüregine emegine saglik degerli kalem
Bizim ülkemizde bazi parazitler var köse baslarinda boruzanlik yapmaktadirlar, Canakkalede def ettiklerimizin itleri ve bitleri, sabatay sevinin torunlari, kardinal bozuntusu fetonun dönünü yalayanlar..pkk ermen capulculari ...bunlar her olumlu gelismeye bir bahane bulur saldirirlar..
Hele vatanimiz biraz ataga kalksa kudururlar..Iste bu dar günlerimizde bile bas gösterdi alcaklar....It Ürür kervan yürür milletim bunlari cok iyi tanidi.
erolbasci
erolbasci
Mergen
Çadır, fasulye, barbunyanın depremzede vatandaşlara yardım eden kuruluşlara satılmasını asla aklayamazsınız! Operasyonelseniz, günü geldiğinde hesabını verirsiniz. Yok eğer tersi ise de yine "kandırılmaya" çok yakınsınız.
Bir ihtimal daha var, o da Hükümetçilik yaparak kriptolanmak mı dersiniz???
Bakın, burada bugüne kadar yayınlanan tüm internet içerikleri depolanır...
https://archive.org
erolbasci
Mergen
İnanır mısınız, yazıyı okumadım bile. Göz gezdirdim... Ama tahminimce çoktan çürüttüler bile...
Belgeleriyle ortaya konmuş, buyurun;
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/murat-agirel/kizilay-skandalinda-ikinci-perde-yardimlari-da-satmislar-2056011
Hocam bizim topraklar çok verimli. Ne kahramanı biter, ne de haini. Çok şükür ki vatanperverler her zaman taşın altına elini değil gövdesini koymuştur. Ve bu millet zillete yenilmeyecektir evelallah. Duyarlılığınız için çok teşekkürler. Selam ve saygılar.
erolbasci
Selam ve saygılar..