- 254 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Deprem Sonrası stres bozukluğu
DEPREM(travma) SONRASI
STRES BOZUKLUĞU
Acı güzeldir. İnsanı olgunlaştırır, empati yeteneğini geliştirir, nefsini terbiye eder.
Ancak acıya takılıp kalmamak gerek.
Zira acıda kalmak insanı her yönden geriye götürür. Elbette ki yas tutulmalıdır yas hakkımız ancak bunun bir vakti ve limiti olmalıdır..
Acıdan sıyrılmanın yolu yapacaklarımızın üzerine yoğunlaşmaktır.
Bakınız İstanbul’da büyük bir deprem bekleniyor.
Allah korusun belki o deprem Güneydoğu depremini mumla aratabilir.
Felaket zamanlarında siyasi ve ideolojik kavgalara girmek çok akıllıca bir hareket değildir. Bu tip tartışmalar felaketin yaraları sarıldıktan sonra yapılmalıdır..
Ancak biz balık hafızalı bir millet olduğumuz için maalesef gereken tartışmayı zamanında yapmıyoruz.
Büyük Milletler acıları ve felaketleri bir fırsat olarak görürler
Belki dünyaya model olacak şehirler inşa etmenin yolunu açarlar.
Herkesin olduğu gibi benim de bir hayalim var.
Şehirlerin yakınında modern şehirler kurmak.
Tüm imar bozukluklarının tüm çarpık yapılaşmanın yok edildiği her şeyin en ince ayrıntısına kadar düşünüldüğü "uydu şehirler."
Ordu’da görev yaparken çarpık yapılaşmanın ne olduğunu iliklerime kadar hissetmiştim.
Bir şehir ancak bu kadar katledilebilirdi.
Ara yoldan ana caddeye çıkan yolun önüne bina dikmişler oradan u çekerek yola çıkmak zorunda kalıyorsun utanç verici bir şeydi bu.. buna müsaade edenlerin gerçekten nasıl bir vatan evladı olduğuna inanmakta zorlanıyordum..
Erzurumun çok yerinde de böyle çarpık yerleşmeler gördüm. İnanın insanın psikolojisini mahvediyor bu tip çarpık kentleşmeler.. insanlar sebepsiz yere stres yükleniyorlar..
Bu nedenle uydu şehirler en büyük hayalimdir bir model yapılabilir.
Depreme dayanıklı doğal afetlerden olabildiğince uzak insanların trafik probleminin olmadığı trafikte birbiriyle kavga etmediği herkesin huzurla yaşadığı şehre belli bir mesafede kurulmuş ve belki tramvayla desteklenmiş sıfır kentler inşa etmek.
İnsanların güvenle yaşadığı ve yavaş yavaş şehirlerin yer değiştirdiği mekanlar. Belki de tek kurtuluşumuz bu.
Mesela İstanbul’un bir gölgesi yapılmalıdır.
Bu kadar insanın İstanbul’u akmasının önüne geçilmelidir..
Ve yavaş yavaş İstanbul’un eski köhne çarpık bölgeleri iyileştirilmelidir..
Bunun yanında bu kadar bina neden yıkıldı.
Şehirler neden kabusa döndü.
Buna sebep olan etkenler üzerinde çalışılmalı hukuk sistemindeki boşluklar giderilmeli insanları ölüme terk eden çürük yapılari artık gündemimizden çıkarmalıyız.
Üniversitelerimizi kaliteli hale getirmeliyiz Çünkü bilgisiz hiçbir işte ilerleme sağlayamayız..
Hukuk ve eğitim bizim iki silahımız.
Bu silahlarımızı yenileyerek hayatımıza devam etmeliyiz..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.