- 282 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KADİR KIYMET BİLMEZ İNSANLAR
KADİR BİLMEZ İNSANLAR
Ülkemizde kullanılan bir tabirdir “kadir kıymet bilmek!” Kişiye verilen değerin ölçütü bu kelime ile anlatılır.
Herkes kıymetli olmalıdır, herkes kendince bir güneştir çünkü. Fakat yaşadığımız sürece içinde öyle insanlarla karşılaşırız ki, bizim için çok büyük değer taşıyan insanda kendi değerimizi bulmaya çalışıp, kendimizden eksiliriz. Sabrımız zorlanır. Canımız acıtıldıkça nefrete bile dönebilir sevgimiz. Gözümüzde büyüttüğümüz kişinin olduğu yüksek konum, bizim sevgimizle eşdeğerdir. Onu bulunduğu yere, yani başımızın üstüne biz koymuşuzdur. Sevmişizdir, değer vermiş ve aynı ölçüde kıymetli olmak için belki de yıllarca kendimizi paralayıp durmuşuzdur.
Bu yaklaşım karşılık bekleyerek sevmek değil, verdiğimiz değere yakın bir değer verilmesini isteme arzumuzdur. Çoğunlukla da çok seven kaybeder. Fütursuzca sevmek bu noktada hiç güzel gelmez bize. İçimdeki insan sevgisine engel olabilseydim bende... Ama nerde!
Sevdiğimiz kadar...Aynı sıcaklık ve samimiyetle sevilseydik keşke. Gönül ister de, sevilen sevilmenin kıymetini bilmez. İlla o sevgiyi kaybetmelidir değerini bilmesi için.
Uzun vadede güvenini, saygısını, hatta bazı durumlarda da sağlığını kaybedenler olur bu yüzden. İnsan psikolojisini bozan en kötü duygu, değersizlik ve değersizleşmedir.
Yürekten sevenler kaybeder hep. Tabi kul katında. İçsel isyan, aksi huylar, fevri davranışlar burada açığa çıkar. Ailede sevgisizlik sorunu, evlatları, eşler arasında değersizlik ise, birbirinden soğumaya ve uzaklaşmaya neden olur. Bunlara benzeyen başka sevgisizlik çeşitleri de sonunda paranoyaya kadar götürür kişiyi. Agresif insanları gözlemlediğimiz zaman, sevmeyi bilmediğini gözlemledim hep. Bazen anlam veremesem de, empati yaptım. Sürekli sorun çıkaran insanlar, başta kendini sevmez! Sevilmenin tadına hiç varmamış birine de, sevgi kolay öğretilmez. Onunla ruhsal olarak birleşmek, hislerine empati ile yaklaşmak yorucudur. Sabır gerektirir. Karşıdaki insana his geçirmeye çalışmak öyle kolay değildir. Gerçekten sevmelisinizdir. Yaşadığımız tüm insani temasta değer ararız. Kimin yanında kıymet ve hürmet görürsek gönlümüz o tarafa doğru kayar. Kim sevilmediği bir yerde kalmak ister ki? Kitap okumayı sevmeyen birini, kütüphaneye zincirleseniz durmaz, okumaya sevdalı biri ise, yıpranmış bir kitabın içinde dahi kaybolur.
Sürekli sevilmeye alışmış insanlar da zorluk yaşar. Özellikle sevgiyi bulamadığı zaman ruhsal hezimete uğrar. Boşluğa düşer. Yeni sevgiler arar kendine. Çünkü hedefi sevme eylemidir. Sevgisizlik nedir bilmezler. Hiç tatmadığımız bir meyveyi sözle anlatsak bile tadamadığımız gibi bir şeydir bu anlatım. Kimse neyi, niçin ve neden aradığınızı bilmez. Hatta sevdiğiniz için, suçlanırsınız bile! Nasıl sevilmeyen sevmekten bihaberse, seven de sevgisizliğin acısını bilmemektedir. Eleştirmek kolaydır, bu boşluğu yaşamak ise zor!
Lafla olmaz yaşatarak hissettirmek lazım iyisini. Bilmemek değil, öğrenmemek ayıptır düsturundan yola çıkacak olursak da, sevilmenin kıymetini bilmeyenlere kadir bilmiyor denir. Sevgimizin karşılığı verilmediği için kızarız.
Şımarsın sevilen bunda hiç bir sakınca yok. Şımarıklık edip, tersi hislerle insanı yok sayarsa işte o zaman büyük ayıp edilmiş olur.
Az sevilenler ise, genelde mutsuz kişiliklerdir. Sevmenin ne olduğunu tatmadıkları için, öfkeli olmaları normaldir. Onları sevmesi gereken insanlar yeterince sevmedikleri için, hayata hep negatif bakarlar. Kimileri değeri ödün vermekle karıştırır, kimileri emek vermekle, kimileri gereksiz fedakarlıkla, kimileri aşkla... Ve en büyük değer sayılan parayla. Kimseye bir menfaat sağlamadan sevilmek dünyanın en emin olunan sevgisidir. Çıkarsız, karşılıksız sevilebilen, dünyanın en zengin insanıdır!
Kadir kıymet bilmek lafla, maddiyatla, aşığım diyerek, seviyorum, veriyorum diyerek olmaz maalesef. Ben değer gördüğüm yerde kendim olmak, kendimi yaşamak isterim. Olduğum gibi yaşamak, maskesiz ve yalın olma rahatlığını yaşamak isterim. Göreve dönüşen yaklaşımlar samimi gelmiyor bana.
Minicik bedenimde taşıdığım koskoca bir kalp var. İçinde çok insanı barındırmak beni dünyanın en mutlu insanı yapıyor.
Bazen bana tanımadığım insanlar tarafından sıkça şu soru geliyor.
“ Nasıl bu kadar genç kaldınız?”
Cevabım şu ki, kimseyi umuruma takmadan sadece severek. Sevilmem gereken kişiler tarafından bolca sevilerek. Genç değilim, ben sadece SEVGİLİYİM! Sevmek insanın ruhunu taze tutabilme gücüne sahip zira.
“Benim sevgimi hak etti mi?” diye sormak hiç aklıma dahi gelmeden sevdim çünkü. Sevildim de.
Kadir bilinse de olurdu bilinmese de. Tabi bunu yaş aldıkça rahatlıkla söylüyorum. Gençken benim de içsel kavgam çok oldu. Şimdi ise diyorum ki, kimse kıymet bilmese de iyiki tertemiz sevmişim. Çıkarsız sevilmişim elhamdülillah. Şükür ki Allah bu duyguyu içime koymuş.
Ben sevip sevilmeden yaşayamam ki! Kimse yaşayamaz. Yaşamamalı. Allah yarattığı için canlı cansız her şeyi sevmeyi denemeli kişi. Kusurluyu dünyaya gönderenin hatırına, en Yüce sevgi kaynağının, yani Allah’ın kulunu hoş görmeli. Belki hiç tatmadığını biz tattıralım diye gönderildik dünyaya. Kim bilir? Kendime zaman zaman kızsam da, insanlar sevgimin yüceliğini taktir etmeyi beceremese de, Allah’ın sevgi esması olan Vedüd ismi hürmetine seviyorum.
Çünkü herkesten önce yaratanın ve kendimin kadrini biliyorum. Kendi değerinin farkında olmak şükürdür. Şükredecek çok şeyimiz varken, Allah’ın sevgisine nankörlük etmek ne haddimize?
Kadir kıymet bilmez insanlar! Onun için çok üzülmeye gerek yok. Kahretmeye de... Allah bilsin bizim kıymetimizi, kul kim ki?
Kul olduğumuzu önce kendimiz unutmayalım. Hani bir söz vardır, “büyüklenme padişahım, senden büyük Allah var.” Kimse kimseden büyük değil, kimse de kimseden sevgi dilencisi olmamalı. Seven kalıp hissettirir, sevmeyen de kendisi bilir.
İşte tam da öyle! Allah’ın yüce sevgisine matuf ve muhatap olmak duasıyla.
Sevgiyle kalın.
Müzeyyen Eser.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.