- 361 Okunma
- 3 Yorum
- 4 Beğeni
HİDAYETE DOĞRU...
Bir düşün bir düşün: bir düş’ ün matemiydi saran, aşkın gıyabında tetiklerken özlem.
Zemherilerde saklıydı gece, geceden firar eden bir yıldızın peşi sıra ve her ne hikmetse iklimlerden sarkan bir ip gibi ve işte o düşen yapraktım dalından ve düştüğüm kadar gözünden cihanın.
Lakin umarsız.
Ve de pervasız idi rüzgâr.
Çünkü rüzgâr bendim içine esen ve yaşın yasası iken yasın gölgesinde açıp solan bir çiçek gibi huşu içerisinde ölümü bekleyen ama…
Devamı vardı halen ömrün teyakkuzda geçse de gecem gündüzüm sabırla katık ettiğim umudun tepe noktasına konan bir Anka kuşu misali ve geçimsiz ruhu iblisin ve bil mukabil dediğim kaderin sönmez feri.
Şafak vakti düştüm yola.
Şakağımda sayılı benekler.
Benek misali açan bir gonca.
Despot idi cihanın zangocu.
Bense miski amber kokan cennetin yolcusu.
İfa ettiğimden öte inkârı ne mümkün hayatın?
İdame ettiğim şu gönül tekkesinde
Aslında kaptanı olduğum teknenin güvertesi.
Hicvetmiştim bir kere ömrü ve hicret bilmiştim gece günü.
Hüzne akan bir akarsu ve yılmadan yürüdüğüm kırık köprünün yolcusu.
Hikmeti başkaydı âlemin ve arz ettiğim niyazın her suresinde saklıydım ve ben yalnızlıktan dem vurup duyuyordum işte Rabbime kavuşmanın coşkusunu.
Tetikleyen ne varsa hüznü ve derin bir sessizliğin türküsü esef dahi etmeden eşrafın gerçek yüzünü önceden gören ve işte ispatıydı yarınlar dünün de uçuşan tülünden seken bir ceylan gibi hayatı arşınladığım kadar kadere duyduğum müteşekkir varlığın da damgası idi sözcükler.
Ayan beyan acı.
Aşikâr olansa dik başlı bir açı.
Tüneyen kuşun, martının kırık kanadı.
Bir mizansendi ki yaşam bir de dolmuşken ömrün miadı.
Sakit olan neyse seferisi olduğum kayrasında dünün günlerimi kavurduğum ve üstüme sıçrayan çamur ne ki alnımın akıyla yaşamanın da ta kendisi iken başım dik yürüdüğüm düşsem bile kalkmayı bildiğim ve zincirleme bir kazadan sağ ve bahtiyar kurtulmanın da müjdecisi iken büyüyen iman gücüm ve gözümde tüten mutluluğun rakkasesi nice şiir nice nesi bir elem çeşmesiydi ki yaşadığım şehir bense şairden önce iyi bir kul olmanın yolunda yürümenin verdiği huzur ve şükürle çoktan varmışken hidayete Rabbin indinde…
YORUMLAR
Gönülden öte sevgiden ırak sözcüklerin can çekiştiği ve mazlumun öfkesi oysaki hep susandı ve katlanan cefaya ve işte infilak eden yüreğin göstergesi ölüme çeyrek kala çalan kapılar ve sözcüklerin ısrarı ve isyanı.
Manidar bir günün yitimi: geceden arda kalan karanlık.
Mustarip olduğumuz kim ya da neyse attığımız her çentik ve uğradığımız zulümden yana da değil telaşımız sadece huzuruna çıkıp da Rabbin huzur dilediğimiz çok aşikar.
Ölüden canlıya.
Geride kalmış çürük bedenin başında bekleyen ve de.
Mezarında firar eden duygular ve işte ahrete göçüp de sonsuzluğu kucaklayan inanan her Mümin.
Rengi soluk bir kaftan.
Rakımı olmayan bir tepe.
Hüzne biat bir gün doğumu ve ölümü erteleyen kaderi kabullenmekten de yok ötesi.
Bir çizik daha attım hayata.
Bir de çarçur ettiğim ömür yok mu kala kaldığım bir başıma.
Manen dolu madden yenik olsam ne ki yad edilesi hüzünlü mazima dahi duyduğum özlemle ve işte şimdi de katık ettim yenilgilerimi yanılgı yüklü ömrün perdesini çekip de uzandığım mezarda biliyorum da vademin dolmasına daha çok hüzünlü vaktin olduğunu.
Gelen her ne ise başıma elbet kabulümdür yeter ki Rabbim kabul etsin beni katında.
Turuncu adeta özlemsiz de geçmezken gözümüz açık gördüğümüz her rüya.
Kabustan öte kimi zaman ve rest çekmişken hayata.
Göğün kopuk kopçası şekli de yok hani duyguların ve öğün atlayan bir kuş gibi sektiğim hele ki kendini arpa ambarında sananlardan sonra tek kırıntı da kalmazken geride.
Mağlup ve de mağdur. İklimden öte seyrüseferi günün.
Hazan ve yazılan son reçete: ölüme kucak açan bir yenilgi.
Huzurun da kaçtığı acıların da huzuruna çıkıp mutluluğun baltalandığı elbet köpüren deniz ve öfkesi Rabbin: kula kulluk edenlerden fazlası var mı sahi geri kalan geride?
İzafi sevgiden üreyen özlem.
Yükü ağır hele ki bir de kulağı sağırsa insanın ve çöl tozlarında saklanan bir devekuşu gibi nasıl da haşmetli bir gazap yaşatılan mazluma.
Kırık testiden akan su.
Göz yaşında saklı esareti yasın ve yaşlandığı kadar insan yas alsa keşke.
Öznesi yitik bir cümle ve okunan ne çok safsata: insana dair bir çözüm de yok asla.
Yazı nakış nakış.
Adı sürur veriyor gönle.
Gönlünüz ferah olsun.
Essin dursun .
Çok saygımla Şairim.
Gülüm Çamlısoy
Çok teşekkür ederim yalnız bırakmadığınız için.
Sonsuz saygımla