- 236 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
SAĞLIKLI YAŞAM-5
ŞİZOFRENİ(Yarılma, dağılma, bölünme, parçalanma )
Saygıdeğer arkadaşlarım; "SAĞLIKLI YAŞAM" konulu seri yazımın 3. bölümünde STRES, 4. bölümünde bir üst basamağı DEPRESYON konusunu işlemiştik.
Bugünkü bölümünde ise ŞİZOFRENİ konusunu işleyeceğiz.
Ağır ve sürekli gerilimin ileri evresi çöküsü tetikleyici olduğu gibi; Kronikleşen (süreklilik ) çöküşün ileri evresi de beyin rahatsızlığı olan ŞİZOFRENİYİ tetikler.
Şizofrenik bireyler, "gerçeği anormal" olarak yorumlar; gerçek ile gerçek dışını birbirinden ayıramazlar.
Şizofrenik beyinler; halüsinasyonlar(gerçekte olmayan şeyleri gerçekmiş gibi görmek ) sanrılar(gerçek olduğunu sanmak ) ile kişinin yaşamındaki günlük işleyişi bozar. Kişiler, son derece sağlıksız düşünme ve davranışlar sergiler.
Hastalığın süreci ilerledikçe bireyi bütünüyle etkisiz hale getirir.
Bu nedenle; şizofreni hastaları için tedavinin yaşam boyu sürdürülme zorunluluğu vardır.
Çok erken teşhis ve tedavi kısmi olarak hastalığı önlese de;
Ne yazık ki şizofreniyi bütünüyle önlemenin kesin bir yolu yoktur.
Çok zeki insanların da bu hastalığa yakaladıklarını biliyoruz.
Yakın zamanda kaybettiğimiz Şair-yazar Küçük İskender;
Parkta tanışıp, sonra da sevgili olduğunu sandığı bir kızı annesiyle tanıştırmak için evlerine getirir.
"Anneciğim, bak sevgilimi getirdim" diye eve buyur ettiğinde, annesi koşuyla mutfağa gider ve hıçkırarak ağlamaya başlar. Aslında birisini getirmemistir eve. İşte o zaman anlar annesi oğlunun hasta olduğunu.
Bu hastalığı daha iyi anlayabilmeniz için AKIL OYUNLARI filmini mutlaka izlemenizi öneriyorum.
BELİRTİLERİ
Paranoid şizofreninin ilk belirtileri, travma sonrası gerilim bozukluğu ve çöküntü ile birlikte ortaya çıkar
1- Kişiliğin bozulup bölünmesi
2- Paranoya hali(aşırı şüphecilik )
3- Duygu durum dengesinin Bozukluğu
4- Kişinin; kendine zarar verme eğilimi
5- Duygularda aşırılık
6- Uyku bozuklukları
7- Yeme bozuklukları
8- Kendi yalanına inanma hali
9- Hasta olduğunu kabullenmeme hali
10- Kendini en zeki ve en akıllı zannederek başka fikirlere şiddetle karşı çıkma hali.
Tıp bilim adamlarının ve araştırmacılarının bizi dehşete düşürecek ortak teşhisi; ŞİZOFRENİK kişilerin "toplum içinde sağlam ve normal insanlar gibi aramızda gezmeleri" Bu çok dehşet verici... Bunun örneklerini hemen hemen hergün ülkemizde de yaşıyoruz. Allah uğruna evladını diri diri kesenler, eşini çocukları önünde kesenler, ailesini ve kendisini toplu olarak öldürenler, taciz ve tecavüzden beslenenler, yönettiği toplumu ayrıştırıp kan gölüne döndürenler, sanki bunu yapan kendileri değilmiş gibi dönüp başkasını suçlayanlar, kendi yalanına kendi inananlar... Dünyanın barış dengesini savaşa çeviren sömürücü dış güçlerin başlarında şizofrenik vakalı yöneticiler dolu.
ŞİZOFRENLERDEN ÖRNEKLER
1. Nikolay Çavuşesku, (Romanya devlet başkanı)
Araştırmacılar, Çavuşesku’nun derin üzüntülerini ve intihar girişimi düşüncelerini ’melankoli’ olarak değerlendirdiler.
Bebeklerin taze kanını kendisine enjekte ettirerek cinsel güç kazanma uğruna "seri bebek katili" oluşundan şizofrenik bir kişilikte olduğuna karar verirler.
2. Adolf Hitler (Almanya Diktatör Lideri)
Nazi döneminde çoğunluğu toplama ve imha kamplarında olmak üzere altı milyon kişi katledilmiştir.
İnsanları diri diri buhar kazalarında yakanın ruhen sağlıklı birirsi olduğunu kim söyleyebilir?
Tüm insanlık,bugün bile bunun bedelini ödemeye devam ediyor yazık ki.
Hitler’i şahsen tanıyan ya da ölümünden sonra üzerinde çalışan yazarlar ve doktorlara göre; şizofreniyle narsistik kişilik bozukluğundan sadist kişilik bozukluğuna, asosyal kişilik bozukluğuna kadar her konuda teşhis ileri sürülmüştür.
3.Saddam Hüseyin (Irak Diktatör Lideri )
Damadını ve yakın akrabalarını bile açıktan kurşunlayan bu şizofren,
Halepçe’de 16 Mart 1988’de çoğunluğu çocuk ve kadın 6 bin 357 kişiyi zehirleyerek öldürdü, 14 bin 765 kişi de ağır derecede yaralandı.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) raporuna göre bu kimyasal saldırı, günümüze kadar 43 bin 753 aşkın kişinin ölümüne, 61000 den fazla kişinin de sakat kalmasına sebep oldu.
Örnekleri çoğaltmak mümkün ama;
dünyadaki tüm şizofren yöneticileri bu küçük yazıya elbette sığdıramayız.
Hani bir tekerleme vardır ya, "deli deliyi tekkede, hacı hacıyı Mekke’de bulur" diye...
Demem şu ki; şizofren kişi aile yönetiyorsa bir aile yok olur, devlet yönetiyorsa o devlet yok olur. Şizofrenik hasta yöneticileri başımıza kendimiz getirdiğimize göre toplumsal ruh sağlığımızda sorun var demektir.
Sadede gelecek olursak, bir sağlıkçı olarak derim ki;
Sağlıklı toplumlar, sağlıklı bireylerden oluşur, ruh sağlığımızı korumamız gerek.
Gerilimden uzak duralım, çöküntüye girmeyelim, şizofren olmamaya çalışalım.
Bunun en etkin yolu da; sevmekten, sevilmekten, gülmekten güldürmekten,
rahatsızlıklarımız daha ilk evresindeyken tedavi edilmesi için çaba sarfetmekten geçer.
Benim ütopyam; dünya vatandır, insanlar vatandaş, hepimiz birbirimizi sağlıklı , mutlu yaşatmakla görevliyiz .
Sevegilerimle...Saygılarımla...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.