- 302 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
GENLERİMDEKİ ANNEM
GENLERİMDEKİ ANNEM
Annemin yaşının üstünde bir olgunluğu vardı. İster istemez bu ruhsal olgunluk bizlere de sirayet etmişti. Olur olmaz konuşmaz,dinler ve uzlaştırıcı olurdu.
Mahallenin tüm kadınları, annemin yanına gelir sorunlarını anlatırlardı. Annem sürekli onlara akıl verirdi." Yavrum uşakların var taman! Onlara yazzık değil mi? Erkeğin kızgınlığı saman alevine benzer. Birez alttan al. Ne’dicin yavrum ne’dicin? Atsañ atılmaz,satsañ satılmaz!
Yastık değişir baht değişmez yavrum! Get eviñe el alemi señe güldürme !" Hep bu tarz konuşmalar ve öğütleri duya duya büyüdüm. Annem bir evin temelinin sağlamlığını kadınların dayanma ve direnme gücüne bağlı olduğunu, çocukların güzel bir geleceğinin güçlü bir aile yapısında, kadınların özverisinde olduğunu anlatmaya çalışırdı.
Ben çocukluğumdan beri annemin, o kadınlarla başkaları hakkında dedikodu yaptığını hiç görmedim. Bazen dertleşirler,bazen de huzurlu zamanlarında bana kitap okuturlardı. Onlara çoğu zaman beğendigim romanlardan okurdum. "Çalıkuşu " romanını bölümler halinde okuduğumda hepsi pür dikkat dinliyor olurlardı.
Böyleydi benim annem. Okuma yazması yoktu ama , okumuş insanlar seviyesinde bir olgunluğa sahipti. Radyodaki arkası yarınlar gibi benim de onlara kitap okuma saatim vardı.
Feride’nin okuldaki yaramazlıklarını, teyzesinin oğlu Kâmuran’a olan sevdasını, nişanlanmasını,bir mektup yüzünden hayatının nasıl değiştiğini okudukça komşu kadınlar bizden çıkmaz olurlardı.
Feride’nin öğretmenlik yıllarını, Zeyniler Köyünü, Munise’yi doktor Hayrullah beyi okudukça mest oluyorlardı.
Yıllar sonra hayatımın bir çok yönünün Feride’ye benzeyeceğini o günlerde nereden bilebilirdim ki?
Lise yıllarım bu şekilde evimizde huzur içinde anne ve babamın varlığı ve koruması ile geçmişti.
Zaman ne kadar da çabuk geçiyor ,bizler fırtınalı denizle boğuşur gibi hayatla mücadele ederek büyüyorduk. Kulaç atmamıza, nefes almamıza destek oldu sevgili annem!
Yemedi yedirdi! Giymedi giydirdi!
Büyüdük! Günü geldi biz de tüm evlâtları elimizin erdiği, gözümüzün gördüğü kadarıyla ona destek olduk.
Hatta üç gelinin üçü birden etrafında pervane oldular. Ölünceye kadar severek isteyerek bakımını üstlendiler. Annemin ne başından kar beyaz tülbenti eksildi, ne mis gibi kokan tertemiz giysileri!
On yıl kadar önce annemin beynine pıhtı attığında Nuray bacımın yanında Istanbul’da idi. Orada tedavi gördü ancak sağlığını kaybetmişti. Onlar Istanbul’dan uçakla Antep’e oradan da Kilis’e götürmüşlerdi. İllâ evim demişti. O yıl biraz toparlandı. Onu zitarete gittiğimde ’’anne ne istersin ne yapayım senin için’’ dedim.
Her yıl gittiğimde mutlaka biraz para biriktirir öyle giderdim. Ne isterse yapmaya çalışırdım. ’’Bana akik taşlı bir yüzük al. Çoktandır istôrum amma bir türlü denkleştirip alamadım aney kurban. Evde uşak devşek ehtiyacları heç bitmôr ’’ dedi. Şaşırmıştım !Annem hiç böyle şeylere para harcatmazdı. Demek ki bazı şeyler içinde ukde kalmıştı!
Emine bacımı yanıma alarak hemen çarşıya çıktım . Kilis’te kuyumculuk oldukça gelişmiş durumda. Her yerde bir kuyumcu dükkanı görebilirsiniz. Bacımla en yakın kuyumcuya gittik. Akik taşlı bir gümüş bir de altın yüzük aldım. Süpriz olsun istedim. Görünce öyle bir sevindi öyle mutlu oldu ki..
’’Aney kurban tuttuğun altın olsun işallah. Allah seniñle bana son gürlüğü yaşattı. Her iki dünyada da yüzüñ gülsün yavrum’’dedi.
’’Hem biloñ mu anam, sen beñe getirôñ, ben geyinip çıktıkça herkeş imrenerek bakor. Allah biriñi bin etsin yavrum" diye dualar etti o gün.
Annemin sayesinde var olmuştum onu mutlu etmek benim boynumun borcuydu. Her ne kadarına gücüm yetiyorsa ,onu yapacaktım.
O gidişimden sonraki gidişlerimde ,annem alzheimer yüzünden başkalarını tanımasa da beni son gidişime kadar hep tanıdı.Son gidişimde konuşmuyordu artık hiç kimseyle.
" Anne, ben geldim bak ! Hani hep yollarımı gözlerdin! Ben yoldayken sabaha kadar uyumazdın! Annem! Annem!" diye gözlerine bakardım. Pel pel yüzüme bakar dururdu. Gözlerimden akan yaşları görmesin diye silerdim hemen.
Bir kez bezini değiştirirken ağladı."Anne ağlama ne olur! Sen bizi nasıl büyüttün? Biz de sana bakacağız hangimiz denk gelirse !"dedim. Başını duvardan tarafa döndürdü.O kadar etkilenip üzüldüm ki onun o hâline! O gece sabaha kadar ağladım sessiz sessiz!
Ben Kilis’ten ayrılırken artık beni hiç tanımıyordu!
Bir kaç ay geçmeden acı haberi geldi!
Yüreğime ateş düşürüp de giden anam!
Söyle şimdi kimsesizliğime kiminle yanam!
Sen genlerime kodlanmışken ben yadlarla nasıl kanam!
Yerin yurdun cennet olsun!
Mekânın nurlarla dolsun!
KARDELEN(Ayrıkotu)
20.09.2022
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/Afyonkarahisar