- 232 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HUKUK MU, SEÇİM Mİ, MAHŞER Mİ?
Akıl, kıymet verdiğimiz, değerli olduğunu düşündüğümüz yanlış ve hata yapmayı en aza indirgeyen bedenimizin işletim sistemi diyebiliriz. Akıllı olmak ise içinde bulunduğumuz her türlü şartlar göz önüne alınarak bulunduğumuz durumdan en karlı çıkabilme halidir. İşte karlı çıkmak veya en az zararla etkilenmek sahip olduğumuz akıl yürütme işlevinin sonucudur.
İnsanı diğer canlılardan ayıran veya en üstün olarak nitelendirilmesini sağlayan unsur da akıl yürütebilme becerisine sahip olmasıdır. Gel gelelim bunu yaparken sahip olunması gereken temel unsurlarla donatılmak önemlidir. Bu akıl yürütme halinin çeşitli çeşmelerden beslenmesi gerekmektedir.
Doğru kararların alınması, doğru yol ve yöntemlerin belirlenmesi temel hassasiyetlerin gözetilmesinde, bireylerin, toplumların, çevrenin ve hayata dair diğer unsurların olumsuz etkilenmemesine katkı sağlayacaktır.
Akıl yürütme fonksiyonunun işlevselliğinin arttırılması, günümüz dünyasında son derece kolaylaşmıştır. İletişim ağının devasa boyutlara ulaşmasını, bilgiye ve uzmanlara ulaşmada sınırların kalkmış olması en önemli avantajlardan biridir. Bu çerçevede yanlış karar ve yanlış politikaların belirlenip uygulanmaya konulması son derece üzücüdür.
Kişilere yüklenen yetki ve sorumluluk bireyin yetkinliğiyle eş değer olmak zorundadır. Günümüz gelişmiş toplumlarda ve ileri demokrasilerde uzmanlıklar, bilim ve tecrübeyle birlikte kanunlarla da desteklenerek yetki dağıtımına gitmektedir.
Burada sosyal ilişkilerin, kan bağının, inanç yapısının, ideolojik yaklaşımların etkisi sıfıra yakındır. Buna rağmen istenilmeyen sonuçların ortaya çıkması durumunda sorumlu birey veya kurul görevden affını istemeden direkt istifa etme ve kayıpları telafi etme yoluna gitmektedir.
Kişilerin sorumluluk üstlenmesinde çeşitli yaptırımların olması, özellikle devlet yönetiminde, titizlikle üzerinde durulması gereken bir tutumdur. Bu yaptırımlar neticesinde sorumlu birey ve bireyler özellikle halkın vergileriyle elde edilen geliri daha dikkatli kullanmak zorunda kalacaktır.
Türkiye gibi kısmen yarı demokratik toplum düzeninde maalesef etkili ve güvenilir denetimler göz ardı edilebilmektedir. Ortaya çıkan ihmaller çoğu zaman görev zararı adı altında kapatılmaktadır. Bu durumun gereği olan istifa ve zararı tazmin etme yoluna gidilmemektedir. Özellikle hesap verme anlayışının sadece seçim dönemlerinde sandıkta verilmesi hukuk devleti anlayışına terstir.
Rant oluşumları, çıkar ilişkileri, rüşvet yapılanması, usulsüz ihale uygulamaları suç teşkil etmektedir. Bunların neticesinde halk tarafından yetkilendirilmiş iktidarların kamu düzenini, hukuku, yasaları çiğneyip veya atlayarak seçim sandığını bunların da üstünde görüp sadece ona yönelik politikalar geliştirip ceplerini doldurması, aklını ve iradesini topyekûn iktidara teslim etmiş toplumlarda normal karşılaşılan bir durumdur.
Akıl yürütme işlevi neticesinde, özellikle halktan toplanan vergilerin harcanması noktasında, devletin kanunlarına hatta anayasaya sirayet edecek şekilde harcama yetkisi şahıstan ziyade kurullara devredilerek ayrıca ortaya çıkabilecek zararın da kurul tarafından karşılanması sağlanarak üyelerin birbirini denetlemesinin de önünün açılması sağlanacaktır.
Böylece devletin dolayısıyla da halkın zarar görmesi engellenebilecektir. Buradan hareketle devlet birimlerinde görev almak isteyenler daha sorumlu, bilimsel ve liyakat odaklı bir çalışma prensibiyle çalışmalarını yürütmek zorunda kalacaktır. Bu durumu yani olması gerekenin kimin umurunda olduğu veya toplumun ne kadarının bundan rahatsız olduğu önemlidir.
Toplum olarak kolay teslim olma eğiliminde hareket ettiğimiz söylenebilir. Aklımızı, düşüncelerimizi yeterince önemsemediğimiz de açıktır. İrademizi başkasının iradesinin altında görme hastalığını tutulmuşuzdur.
Çoğu zaman olan biteni uzaktan izleyip, ardından bilgece bir tavır takınıp eleştiriler yapıyoruz. Gürleyen sesimizle ne kadar yanlış, usulsüz, hukuksuz işler yapıldığından dem vurup olması gerekenler hakkında akıl yürütüp bilgece konuşuyoruz. Adalet sisteminden beklentimiz olmadığından olacak, çoğu hesabımızı seçimlere saklıyoruz.
İşte zurnanın “ZIRT” dediği yer olan sandıkta da yerli ve milli olma adına esip gürleyenleri, adaleti, yasaları, anayasayı hiçe sayanları kutsuyoruz. Böylece seçimle de sağlanamayacak olan adalet, toplum gözünde son çare olarak görülen mahşere kalacak gibi . Toplum aklıyla devlet aklının örtüştüğü yarı demokratik ülkelerde adaletin sesi hiçbir zaman çıkmayacak, menfaat çarkı dönmeye devam edecektir.
MESUT AKÇA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.