- 158 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ETİENNE GİLSON.
ETİENNE GİLSON KİMDİR?
20. yüzyılın en seçkin uluslararası bilginlerinden biri olan ortaçağ tarihçisi Fransız filozof Étienne Gilson 13 Haziran 1884’te Paris’te doğdu. Eğitimini Paris’teki Katolik okullarında aldı. Felsefe çalışmalarına 1902’de başladı ve 1906’da Sorbonne’nden (Paris Üniversitesi) bakalorya aldı. Altı yıl boyunca felsefe dersleri verdi. 1913 yılında doktorasını aldı ve burada René Descartes ve skolastikizmi araştırdı. 1916’da Verdun Muharebesinde yaralandı ve esir alındı. Hapis kaldığı iki yıl boyunca, Rus dilini ve St. Bonaventure’in düşüncelerini inceledi.
Gilson, Petit Seminai-re de Notre-Dame-des Champs ve Sorbonne’da öğrenim görmüştür. Birkaç yıl lise öğretmeni olarak görev almış ve Sorbonne’da çeşitli felsefi araştırmalar yapmıştır. 1913’te Descartes felsefesi üzerine teziyle doktor unvanını almıştır. Lille Üniversitesinde, Strasbourg ve Sorbonne Üniversitelerinde, College de France’ta Orta Çağ felsefesi dersleri vermiştir. Ayrıca Lucien Levy-Bruhl’ün öğrencisidir.
Birinci Dünya Savaşı’nda Fransız ordusunda hizmet veren ve 1915’te Verdun Savaşı’nda tutsak düşen Gilson, savaşın sonunda özgürlüğe kavuşmuştur. Daha sonra yürüttüğü çalışmalarla, Orta Çağ felsefesi üzerine uzman sayılmış; 1929’da Papalık’ın Orta Çağ Enstitüsü’nün yöneticiliğine getirilmiş, 1947’de de Fransız Akademisi üyeliğine seçilmiştir. 1951’de College de France’taki görevini bırakmış, 1927’de Toronto Üniversitesinde kurmuş olduğu Orta Çağ Araştırmaları Enstitüsü’nün başına geçmiştir.
1919’da Strazburg Üniversitesinde felsefe tarihi profesörü olarak çalışmaya başladı. 1921’de Paris Üniversitesine geri döndü ve ortaçağ felsefe tarihi dersleri verdi. 1926’dan itibaren Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’ya ziyaretler gerçekleştirerek, Montreal, Harvard ve Virginia üniversitelerinde dersler verdi. Aziz Basil Rahipleri Cemaati’nin davetlisi olarak, Toronto Üniversitesinde St. Michael Koleji ile birlikte Orta Çağ Araştırmaları Kurumunu kurdu.
Gilson, özellikle ele alınmamış, yapıtları incelenmemiş filozof ve tanrıbilimciler üzerinde durmuştur. Tanrıbilimin, şimdiye değin ileri sürüldüğü gibi, tekdüzeli değil oldukça geniş bir sorun alanını kapsadığını ortaya atmıştır. Aquinolu Thomas’ın düşüncelerinden etkilenmiş ve Thomasçılık’ın eski Yunan düşüncesiyle Hıristiyanlık’ın özgün bir karışımı olduğu sonucuna varmıştır. Thomasçılık’ı çağdaş felsefe anlayışıyla birleştirmek yerine Thomas’ın geliştirdiği metafiziği çağdaş sorunlara uygulama yolunu seçmiştir. Hıristiyanlık’la Yunan felsefesinin karışımı sonucu insan düşüncesinde birçok yeni sorunun ortaya çıktığı görüşünü savunmuştur.
Gilson’un anlayışına göre, dinden kaynaklanan esinlenmelerle beslenen bu yeni sorunlar felsefe yöntemlerinden yararlanan mantıkçılarca incelenmiş, böylece kendi alanları dışına itilmiştir. Bu nedenle tanrıbilim ve felsefeyi ayrı yapıları olan birer varlık alanı diye görmek gerekir. Özellikle dini konu edinen bilimlerin felsefe yöntemlerini uygulaması sorunlara çözüm getirmez. Ayrı ayrı yapıları olan bu iki alanın çalışma yöntemleri de ayrıdır. Yapılarının ayrı olmasına karşın bu varlık alanları birbirini etkilemektedir.
Bilinen kitaplarının çoğu konferanslarına dayanıyordu. Hıristiyan felsefesi fikrini savunduğu L’Esprit de la Philosophie Médiévale (1932; Mediæval Felsefesinin Ruhu), bu kaynaklardan biridir. Felsefe tarihine dair yazılmış eserler arasında en önemli örneklerden sayılabilecek Felsefi Deneyimin Birliği (1937), Orta Çağ’da Akıl ve Vahiy (1938) ve Varlık ve Bazı Filozoflar (1949) diğer eserleri arasındadır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.