- 232 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
Şairler Anlatır Şiirleri
Duygu insanıdır derler şairler için. En keskin duyguların, en acı zaafların yansımasıdır onlar. Bir serzenişin zarafetini görürsünüz onlarda, umudun tökezleyişini görürsünüz, bir çöküşün tüm yaşanmışlıklarını bazen.
Özne ve yüklemlerin yer bulamadığı satırlar, cümlelerde kaybolmuş hayallerden çıkar. Kelam etmeyen dillere kalem olan eller, geceyi avuçlar ve gündüzün kollarına bırakır. Kara mürekkeplerin kırışık parşömenlere bıraktığı izler, geçmişi karanlık sırlardan kurtarır ve özgürlüğün görülmeyen esrarengiz kapısına salıverir.
Geleceğin silik akisleri yansıdığı tablolarda yine silik izler bırakırken şairlerin ruh süzgecinden geçirip düşünceler tepsisinde sunduğu sessiz çığlıklar, soyut dalgalarda boğulmuş ve kumlara çarpmış kimsesiz cesetlerin ruhlarına tercüman olur. Gecede kalmış kavgaları en ince hatlarıyla sergileyen elbiseler saadetin düşman olduğu bedenleri örterken, onlar sadece izlerler.
Düşünceler duyguların esiridir. Ve duygular, en çok asılı oldukları omuzları ağartırlar. Kendi omuzlarından kendisi öpen insanlardır şairler. Çünkü duyguların omuzlarda bıraktığı sert yanıkları yalnız onlar bilirler.
Ve ölümü öldürür onlar şiirlerinde.
Cellatları olurlar kimsesizliğin söylendiği mezarların.
İpekten yatakları vardır şairlerin. Umutlarını, çatlamış hayallerin kırıntılarıyla kefenledikleri ümitsizliklerini yatırdıkları. Ve ipekten yastıkları vardır, ince serzenişlerini iğneleyip sardıkları.
Gülgûn piyalesinden ateşler dökülürken Ahmet Haşim’in ve Mona Roza çekerken perdelerini, Nerudo’nun sonesi Matilde’yi anarken mesela, mısralarında sesini duyurmaya çalışırken Orhan Veli, katran karası harflerden yollar akar heceler diyarına.
Gelen zamanı haber verir Adil Erdem gücü toprak kadar eski çocuğa. Ve dolu rüzgarla çıkıp ufka giden yelkenlilerin seçtiği akşam saatlerinden dem vurulur Yahya Kemal’in satırlarında.
Geçmişten kalan sevdalar tarih aşındırır. Ve yalnız sevdalardır gömüldüğü kör kuyulardan pençe aşıran. Seven ve sevilenin çözümsüz denkleminde, bilinmeyenden hayal kırıklıkları çıkarılan yalnız sevdalar.
Umudun teli çalar şiirlerde.
Ve umutsuzluğun notaları dökülür eskimiş satırlarından.
İnce düşüncelerin işlendiği kalabalık satırlarda okunur şairler. Tarifsiz duyguların ve derin hislerin sebep olduğu keşmekeş, öyle bir sahip çıkar ki o zarif kimliklere ve öyle bir sükunet peyda olur ki o kimsesiz mısralarda, gözyaşları eşlik eder sahipsiz kelimeler mezarlığına.
Ve şairler anlatır şiirleri.
Ama en çok, şiirler anlatır şairlerini.
Elifnur Öztürk
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.