- 226 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖTEKİLERİN HİKÂYESİ 2 (KORKUNÇ BİR KÂBUS)
ÖTEKİLERİN HİKÂYESİ 2
(KORKUNÇ BİR KÂBUS)
Dinarlı olmakla hep övünürüm. Benim annem Dinar’ın Uluköy kasabasından .
Babam ise Çölovası taraflarından (Yıprak) . İkisi de Türkmen köyü. Çalışkan ve neşelidir her iki köyün insanları.
Ankara’da Gazi Üniversite’sinde okurken arkadaşlarıma,
’’Yemyeşil ovalarımız var, gürül gürül akan Menderes ırmağı ’nın doğuş yeri de bizdedir. Düğünlerimiz pek yaman olur. Kadınlarımız ve genç kızlarımız tef çalıp türküler söyleyerek döne döne oynarlar. Erkekler bas bas oyununu öyle bir güzel oynarlar ki! Hele kıyafetlerimiz görmeye değer. Dombayova, Yeregiren, Porsama ve Çölovasındaki düğünlere bir gelip görseniz ağzınız açık kalır. Üç gün üç gece eğlenceler, yemekler, pek şaşaalı olur bizim köy düğünlerimiz. Haydarlı, Tatarlı, Yıprak Türkmen köylerimiz hâlâ eski geleneklerini devam ettirirler. Bayrak kaldırma töreni yapılır. Düğün öncesi bayrak sırığının tepesi çicekler ve pullular ile süslenir imam dua eder ve davul zurna eşliğinde dama bayrak dikilir. Ardından tüm misafirlere yemek ikram edilir böylece düğünlerimiz başlamış olur,"diye arkadaşlarıma anlatırdım. Ben böyle anlattıkça arkadaşlarım mest olurlar,ağızları açık dinlerlerdi.
" Ben de böyle yerli düğün yaptırarak, geleneklerimize uygun evleneceğim.Erkek kardeşlerime de böyle düğünler yapacağız. Bak sizleri de düğünümüze bekleriz." derdim onlara.
Üçüncü sınıfı tamamlamış dördüncü sınıfa yeni geçmiştim. Yaz tatili için Dinar’a ailemin yanına gelmiştim.
Babam kahvecilik yaparak evimizin geçimini sağlar. Dinar’da bir evin alt katında kirada oturuyoruz. Benden küçük iki erkek kardeşim var. Onlar okumadılar. Daha doğrusu önlerine hep engel çıkınca okumaktan vazgeçtiler. Babama kahvehanede yardım ediyorlar. En küçük erkek kardeşim Gökhan, askeri lise sınavlarına girmiş kazanmış, ancak mülakatta bir akrabamızın sahte faturacılık yapmasından dolayı elenmesi sinir krizi geçirmesine neden olmuştu. En büyük hayali suya düşmüştü.
Bunun sonucu ona doktorlara götürmek zorunda kaldık. Antidepresanlar önerdiler ve bunu raporladılar." Başka okullar var. Dünyanın sonu değil "desek de hayallerinin yıkılmasını hazmedemiyordu.
Onu hepimiz koruyup kolluyor ve hastalığı depreşmesin diye o kadar dikkat ediyorduk ki! Bu sayede evin bir numarası o oldu.
O ne isterse yapıyor, bir dediğini iki etmiyorduk. Böylelikle liseyi bitirdi.
Kardeşim 18 yaşında. Annem babam üzerine titriyor bizler de öyle. Bu arada, annem eve katkı olsun diye yaşlı bir adama hasta bakıcılık yapıyor. Bunu bir tek Gökhan hazmedemiyor. Anneme sürekli baskı yapıyor. Ancak annem çalışmazsa halimiz harap. Benim okulu bitirip atanmama daha bir yıl var. Keşke maddi durumumuz iyi olsaydı. Diksiyon kursu alıp spikerlik sınavlarına katılmayı ne çok isterdim.
Herşeye rağmen hayat güzel ve her şey o kadar yolunda ki!
Bugün onun doğum günü. Babamdan para alıp ona pasta ve hediye almak üzere birlikte çarşıya gittik.
Onun sevdiği pastadan aldık. Kola, fanta almayı da ihmal etmedik. Ona ayrıca bir pantolon bir gömlek ve kol saatini hediye olarak aldık.Sohbet ederek evimize döndük.
İkindi vakti bir iki komşu bize oturmaya gelmişti. Hep birlikte kardeşimin doğum gününü kutladık. Sohbet ettik eğlendik.
Akşam tv izledik .
Babam ve diğer erkek kardeşim de gece kahvehaneyi kapatıp eve geldiklerinde onlara da ikram ettik doğum günü pastasından.
Ben kendi odama, erkek kardeşlerim de kendi odalarında uyumaya geçtiler. Annemle babam salonda her biri bir kanepede uyuyorlardı.
Babam her sabah ezandan önce uyanır kahvehaneyi açar çayı demler ortalığı temizlerdi. Sabah 04.00 sularında babam uyanıp yine işe gitmişti.
Birdenbire bir homurtu ile uyandım. Sanki birisi bir danayı yatırmış boğazını kesiyordu. Kâbus gördüm sandım. Tekrar gözlerimi kapatıp uykuya daldım. Uykumun arasında bu kez boğuk bir kadın sesi duyar gibi oldum. Tüylerim diken diken olmuştu. Kalktım yatağın içinde doğruldum. Bu nasıl bir kâbustu ki arkası yarın gibi gözlerimi kapattığım an yeniden devam ediyordu.
O ses uyanık olmama rağmen devam ediyordu. "Baş ucumda duran su bardağını alıp içeyim belki kendime gelirim" derken su bardağı elimden düştü ve kırıldı. İşte o anda benim odamın kapısı açıldı. Gözlerime inanamıyordum. Doğum gününü kutladığımız kardeşimin,Gökhan’ın elinde kanlı bıçak oldugu halde benim odamın kapısında dikiliyordu. Arkasında diğer kardeşim Hakan’ın ve annemin kanlar içindeki vücudunu gördüm. Korkunç bir kâbustu bu. Annemin kanlı vücudunu divana başı düşmüş şekilde görünce gücümün yettiğince bağırmaya başladım. Ama Gökhan üstüme atılıp var gücüyle beni bıçaklamaya başladı. Sonra hızlıca evden çıktı. Sürünerek annemin yanına çıkmayı başardım. Ancak annem ve diğer erkek kardeşim can vermişti. Her taraf kan gölüne dönmüştü. Benim kanım annemin ve erkek kardeşimin kanına karışıyordu. Bedenimden ruhum çekilmeye başlamıştı. Annemin kucağına başımı koyduğum an bu dünyadan el ele ayrıldık üçümüz.
Şimdi yukarlarda üçümüz, elele kardeşimin kanlı bıçakla o kör karanlıkta koşuşturmasını izliyorduk. Gökhan,doğruca babamın iş yerine gidiyordu. Babam çay tezgâhının başında hazırlık yapıyordu. Biz üçümüz de yukardan"kaç ne olur kaç! "diye bağırıyorduk ancak sesimizi duyuramıyorduk. Babam, Gökhan’ı üstü başı kan içinde, elinde kanlı bıçakla görünce epey şaşırdı. Gökhan, ’’ Hepsini öldürdüm sıra sende ’’diye babamın konuşmasına fırsat vermeden onun şaşkınlığından yararlanarak elindeki bıçağı defalarca ona da sapladı.
Babam da olay yerinde can verdi ve bizim yanımıza geldi. Şimdi dördümüz birlikte yukardan şizofreni olan kardeşim Hakan’ı takip ediyorduk.
Hakan hiç bir şey olmamış gibi evimize yeniden geldi. Bizim bedenlerimizin üzerinden atlayarak banyoya girdi. Üstündeki kanları temizlemek için duş aldı. Bir bavula eşyalarını yerleştirip yine üzerimizden atlayarak doğruca karakola gitti. Olayları olduğu gibi büyük bir soğukkanlılıkla polislere anlattı.
"Neden böyle bir şey yaptın diye sorduklarında, ’’ Benim sözlerimi hiç dinlemiyorlardı, haplarımı bir kaç aydır almıyorlardı paramız yok!’’ diyorlardı diye kendince geçerli mazaretleri sıralıyordu .
Gökhan’ mı?
Gökhan’a sonra ne mi oldu?
Bir kaç yıl cezaevinde yattıktan sonra, işyerindeki arkadaşı onu bıçaklayarak öldürdü.
Ama yanımıza gelecek yüzü yok. O Araf’ta bekliyor. Bizler de uzaktan onu takip ediyoruz.
KARDELEN(Ayrıkotu)
28.05.2022
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/Afyonkarahisar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.