ARI ve ÇOCUK
ARI ve ÇOCUK
Ben bir bal arısıyım. Kendimle övünmek istemem ama... ‘’Arı gibi çalışkan’’ deyiminin de esin kaynağıydım. Aslında size anlatacağım çok şey var. Belki sizin dinlemek için bolca vaktiniz olabilir ama benim bunları anlatabilmem için yeterli zamanım yok.
Ben arı ailesinin fertlerinden biriyim. Tıpkı sizin gibi. Sizin anneniz, babanız, dedeniz, nineniz var. Bizim ailemizde de kraliçe arı, (anarı) erkek arılar ve biz işçi arılar varız. Sadece biz, sizden çok daha kalabalığız...
Biz bal arıları siz çocuklara çok benzeriz. Biz de siz çocuklar gibi biraz meraklıyızdır. İçimizdeki bu önlenemez merak bazen başımıza olmadık işler açıyor. Geçenlerde arkadaşlar ile birlikte bal toplamaya kırlara çıkmıştık. Ben, biraz ötelerde daha çok polen varsa diye merakımdan arkadaşlarımdan ayrıldım... Bilmediğim yerlere gittim. Peşime iki tane eşek arısı takıldı. Hemen çiçeklerin arasına saklandım. O tehlikeyi bir şekilde atlattım ama ne yalan çok korktum...
Hani siz de merakınızdan evin önündeki sokağının devamını çok merak eder de kaybolursunuz, anneniz evde yokken sırf merakınızdan çamaşır makin asının kapağını açıp içine girersiniz ya... tıpkı ben de sizin gibi hem kayıp olacaktım. hem de başıma çok kötü şeyler gelecekti. Neyse ki aklımı kullandım da tehlikeyi savuşturdum.
Bakınız ben, size ne anlatacaktım. Biz kışı hep birlikte arı ailesi olarak kovanlarda geçiririz. Yazın çok çalışırız. Siz sadece çiçeklerden polen toplayarak mı vakit geçirdiğimizi sanıyorsunuz? Ah! Bir bilseniz. Sizin kovan dediğiniz evimizin içinde çok işimiz olur bizim. Evimizin içine girmek isteyen yabancıları içeri sokmamak, girenleri dışarı atmak, kovana su taşımak, kovanın ısısını bile ayarlamak en önemli görevlerimizden biridir bizim...
Çocuklar size şimdi soruyorum. ‘’Davet edilmeyen yere gidilir mi?’’ Bazılarını anlamakta zorluk çekiyorum. Bunlar ne kadar da hazıra konmaya meraklılar. Hiç izinsiz başkalarının malı alınır mı? ‘’Buna gasp denmez mi? Biz kovanda annemize çok yardımcı oluruz. Sanırım siz çocuklarda annenize, babanıza yardımcı olursunuz. Olmuyor musunuz yoksa?..
***
Yazın tam ortalarına geldiğimiz zamanlarda sahibimiz bizim yaptığımız balların bir miktarını kendine alır. Buna bir hayli canımız sıkılsa da… Bizi hastalıklardan korumak için zamanında ilaç verir. İçeriye soğuk girmesin diye kıştan önce giriş kapımızı daraltır. Kışı rahat çıkarabilmemiz için bize şeker şurubu ve vitamin verir. Bazen bize yeterli bal bırakmadı diye üzülürüz. Tam da kışı nasıl geçireceğiz diye kara kara düşünürken, sahibimizin bize verdiği şeker şurubu imdada yetişir. O zaman biraz rahatlarız. Kış boyunca elimizdeki ile idare etmeye çalışırız.
İlkbahar çok kalabalık olmamız gerekir. Onun için kraliçe anamız devamlı yumurtlar. Yavruların bakımlarını da bizler yaparız. Çok çalışır, çok yıpranırız. Bunun için yaz döneminde dünyaya gelen kardeşlerimizin ömürleri bu yüzden çok kısa olur…
Biz, siz çocukları çok severiz. Çiçek tozlarının azaldığı zamanlarda çocukların elindeki şekerlere, meyvelere konarız. O esnada istenmeyen kazalar da olmaz değil. Biz bu kazayı yaşamdan koparak öderken, çocuklar da genellikle soktuğumuz yerlerdeki şişkinlikleri birkaç gün sonra iyileşerek atlatırlar… Az daha unutuyordum. Az sayıda arı sokmasının insan sağlığına iyi geldiğini duymuştum. Bunu kraliçe arının başkanlığında yaptığımız güvenlik toplantısındaki ‘’dilek ve temenniler’’ bölümünde arkadaşlara söylediğimde erkek arılar biraz dudak burksa da kraliçe arı anamızın gülümsemesi hiçbirimizin dikkatinden kaçmadı…
Çocuklar sizinle sohbet çok hoşuma gidiyor ama… Benim artık gitmem gerekiyor. Yoksa beni aramaya çıkarlar… Ailemi akşam evime geç kalarak üzmek istemem. Siz de ailenizi üzmeyin olmaz mı?..
Salih KOÇ