- 503 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Seni Seviyorum Komedisi
“SENİ SEVİYORUM” KOMEDİSİ
Sevgili dostum,
Daha önce bu konuda sana mektuplar yazdığım biliyorsun. Okumayan, anlamayan ve sadece söylenen toplum olduğumuzdan sık sık samimi olmayan, gözlerine baktığımız zaman yalan olduğu apaçık olan “seni seviyorum” söylemlerine o kadar muhatap oluyoruz ki, bu samimiyetsiz insanlar ile insan artık yolda bile karşılaşmak istemiyor.
Sevgili dostum,
Maddi imkanı olduğu halde insan karşısındaki insan destek olmuyorsa, hiç olmazsa yalan söylemler ile insanı üzmesin. Buna kimsenin hakkı yok. Toplumda yaşıyor olmamızın sebebi, insanın kendinde olan başkasında olmayan şeyleri ile alay etmesi için değil tersine kendinde olan ama başkasında olmayan şeyleri paylaşması için var. Bunun ötesi de komedi.
Sevgili dostum,
“Gereksiz espriler” ve hoş olmayan el kol şakaları yaparak sonra da karşısına geçerek insanın “ seni seviyorum” demesi komediden de öte trajikomik oluyor. Hem böyle saçma davranıp, hem böyle saçma sapan konulup hem de insanın o kadar maddi imkanına rağmen ciddi oranda cimri olması ve hep ikramı karşısındaki insandan beklemesi ciddi oranda o insanın, sağlıksız düşünme yaşama ve anlama hastalığı olduğu gösteriyor. Ama onlara sorsanız bu tespiti yapan hasta olan biziz.
Sevgili dostum,
Dil güzel konuşmak, el güzeli tutmak, maddi imkanlar o imkana sahip olmayanla bölüşmek, yardımlaşmak, Faydalı eserler üretenlerin eserlerini bu eserleri okuyup gelişecek insanlar ile onlara “hediye etmek” yolu ile buluşturmak varken “ seni seviyorum” diyerek geçmek gerçekten hastalık belirtisi tedavi edilmesi gereken. Böyle hasta insanlardan sen de bende kaçarız biliyorsun. Ama toplumda çok zaman karşılaşırız bu insanlarla ve kolay kolay da kaçamayız.
Sevgili dostum,
“Öğrenilecek insan” ile alay eden, ciddiye alınmayacak insanlar ile muhatap olup adam yerine konularak konuşulması da toplumsal hastalıklarımızdan. İnsan okumadığından ve çevresinde güzel konuşan ve sağlıklı düşünen insan az olduğundan “geniş düşünme” fırsatlarını da değerlendiremediğinden kendine ce çevresine de faydalı olamadığı gibi “gelişen ve geliştirmek isteyen” insanları anlamadığından, onları çevrelerine güzel tanıtamadıkları ve anlatamadıklarından belki de onlara ihtiyacı olan insanlarda faydalanacakları insanın farlına varmadan yaşayıp gidiyorlar.
Sevgili dostum,
Okumayan insan sağlıklı düşünmekte zorlanır. Zaten çevremiz böyle insanlar ile çepeçevre kuşatılmıştır. Okumadıkları gibi kendini akıllı zannederek okuyanla alay eden, kitap hediye eden yöneticileri anlamayan “kitaplar okurla buluşsun “dedikçe böyle söyleyeni başından savan, yemek ve eğlenme söz konusu olunca da cömert davranan insanların çok olduğu toplumun gelişmesi de zor olacak tabii ki. Bu insanların çocuklarına ve torunlarına güzel örnek olmayarak ne kadar zarar verdiklerini de ne yazık ki, çok insan göremez.
Sevgili dostum,
Her şeye rağmen okuyan ve öğrenen çocuklar ve gençlerimiz var. Kütüphanelerden faydalanan ve bir ayda yüzlerce okuyan gençleri ve onları ödüllendiren yöneticilerimizi görerek gururlandıkça, eserlerinin sadece okunması ve insanların faydalanmasını isteyen yazarları baştan savan yöneticileri de gördükçe üzülüyor insan. Çünkü çok insan kendine hediye edilen kitapları kapağını açıp bakmıyorlar bile. Buna daha çok üzülüyor insan. ”Cevizin kabuğunu kıramayan cevizin hepsini kabuk sanır” misali. İyi dost faydalı kitapları ihtiyacı olan insanlarla buluşturan dosttur. Senin gibi. Bu konuda seninle ne kadar gururlansam azdır. Beraber az mi kitap hediye ettik ve hayır duasını aldık gençlerin ve çocukların. Bu güzel dilekleri sunan kahramanların duası baştan savanların samimiyetsizliğine her zaman galip geliyor.
Sevgili dostum,
Aslında okuyanı ve yazarı anlamayan ve baştan savanı ve “seni seviyorum “ deyip de geçiştirenleri sen de bende hiç ciddiye bile almamamız lazım. Geçmişe baktığımız zaman tarihte bunları ciddiye almamış. Tersine yazarlarına ve kitap hediye edenlerine sahip çıkaran onları gençlere tanıtmış tarihimiz. Bu eserleri destekleyen maddi ve manevi yönü güçlü insanlarımızı da unutmamış tarih.
Sevgili dostum,
Ben dersim ki, insanlar “seni seviyorum” lafını söylemesinler de karşısındaki insanı anlamaya ve “nasıl yardımcı olabilirim? Öyle bir destek olayım ki maddi ve manevi olarak adam bu tutumumdan O’nu sevdiğimi anlasın” diye kafa yorsunlar. Kafa yormak okuyan ve düşünen adamın harcı olduğundan “ seni seviyorum “boş lakırdısı en kolayına gelen iş okumayan ve sağlıklı düşünemeyen insanın.
Sevgili dostum,
Sana mektup yazdıkça ve mektup yazarak düşündükçe kelimeler kelimeleri açıyor ve kalem kağıdın üstünde akıp gidiyor küçükken kenarına oturup da seyrettiğimiz nehir gibi. Bu mektuplardan bugünlerde yazılara yarınlara nehirdeki su gibi akıp gidecek ve belki de bir okuyan biriktirecek ve bir baraj gibi enerji üreten insanları aydınlatan “güç kaynağı” olacak. Bu mektupların amacı da akıp gitmesi ve “güç “ oluşturması değil mi? Belki çocuklarımız belki torunlarımız belki de çocuklarımızın torunlarının okuyacağı “güç alacağı” mektuplar.
Sevgili dostum,
Okumak ve kitaplar ile arkadaş olmak insanı böyle “konuşana da dinleyene de faydası olmayan sözler söyleyen insanlar” dan uzak tutuyor. Halbuki sözün özü “faydalı olacak, gerçek olacak ve inandırıcı olacak ki, inana değer katsın. Kitaplar faydalı, gerçek ve inandırıcı bilgileri verdiğinden seviyorum işte.
Sevgili dostum,
Samimi olmayan ve fedakarlık yapıp da paylaşmayan insanlar varsın hayatımızda olmasın. Bizler samimi ve cömert dost ve arkadaş bulamayacak isek yalnız kalalım ve kitaplarla dost olalım daha iyi. Böyle davrananlara “selam” diyerek geçmek ve mesafeli olmak bizi sağlıklı ve sağlıklı düşünen insan yapar. “Yalan söyleme ve baştan savma pandemisi” nden de korur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.