- 303 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
HALKIN ÖYKÜCÜSÜ
1930’da ilk öyküsünün Resimli Ay’da yayımladığında derginin başında Nazım bulunuyordu. Bu seçim, ünlü edebiyatçımız Sabahattin Ali’nin daha o zamanlar sosyalizme eğilimli olduğunu gösteriyor.Sabahattin Ali’yi 2 Nisan 1948’de kanlı bir komplo sonucu yitirmiştik...
Sabahattin Ali, Maarif Vekaleti’nin yabancı dil öğretmeni yetiştirmek için açtığı sınavı kazanarak gönderildiği Almanya’dan yeni dönmüş ve Aydın orta mektebin’de Almanca öğretmenliğine atanmış. Nazım, yetenekli bulduğu genç yazarı yetiştirmeye, sosyalizme çekmeye çalışıyor. Bu çaba düzenlenen komplo sonucu yarım kalır. Ali, 1931 yılı yaz tatilinde geldiği İstanbul’dan Aydın’a ’’mevcutlu’’ döner. Aydın Erkek Sanat Mektebi’nde öğrencilerin dolaplarında TKP’nin ’Kızıl İstanbul’’adlı gazetesi bulunmuştur. Üç ay tutuklu kalır. Aklanırsa da komplolar birbirini izleyecektir. Toplumsal gerçekçi öykülerin ve ’’Kuyucaklı Yusuf’ un temelleri işte bu üç ayda atılır.
Konya’ya atanır. İkinci komplo...Bu kez, yazdığı bir şiirde Atatürk’e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklandı. Almanya’da yazılan ve Sivas’taki bir bektaşi hareketiyle ilgili olan şiir komploya uygun hale getirilebilmek için değiştirilmişti. 14 ay hapse mahkum oldu. Dört ayını Konya’da geçirdiği cezasının geri kalanını çekmek üzere Sinop’a nakledildi. Okudu, yazdı ve çeviriler yaptı. Cumhuriyetin 10. yılında çıkarılan afla serbest bırakıldığında önce İstanbul’a ardından Ankara’ya geçti. Afla sabıkası da silindiği için yeniden göreve alınmasında engel yoktu. Başvurdu. Olumlu yanıt aldı , ama Bakan Hikmet Bayur’’kanaatlerinin değiştiğini ispat etmesini’’ istedi. Bunun nasıl olacağını soran Ali’ye Bakanın yanıtı kısaydı. ’’’Yazınız’’ yazdı ve yayımladı’’Atatürk’e hakaretten’’ hüküm giyen yazar, işine geri dönmek için, bir başka şiirle sevgisini kanıtlıyordu.
Neşriyat müdürlüğü Büro Şefliği’ne atandı. Artık Ankara’da. İlk şiir kitabı. ’’Dağlar ve Rüzgar’’... Evlenmeyi düşünmeye başlar. Ali’nin 39 yıllık kısa yaşamında aşk da vardır elbet; İlki İstanbul’daki kız arkadaşlarından Nahit Hanım. Konya’da öğrencisi Melahat Muhtar ve Ayşe Sıtkı, Nahit Hanım, yazdığı aşk dolu mektup ve şiirlere hiç bir yanıt vermedi. Ayşe Sıtkı ise onu bir arkadaş olarak sevdi. Bir ara Melahat Muhtar’la evlenmeyi düşündüyse de kızın ailesi kabul etmemişti. Amcası Salih bey’in evinde tanıştığı Aliye Hanım’da karar kıldı. Nişan yüzükleri, nişan hediyeleri her şey postayla halledildi. 16 Mayıs 1935’te İstanbul’da yapılan nikahın ardından Ankara’ya döndüler. Mutluydu. Çabucak aşık olan Sabahattin Ali, bu kez de karısına aşıktı. Sabahattin Ali’yi derinden etkileyen bu aşkların izlerini şiirlerinde de bulabiliriz.
Sonrasında evini, işini, yaşamını düzene koymuş Sabahattin Ali art arda yayımladığı öykülerle edebiyat dünyasında güçlü bir rüzgar estirir. Sosyalisttir. Tanınmış bir yazardır. 1935-45 arası en verimli yıllarıdır. ’’Değirmen’’, ’’Kağnı’’, ’’Yeni Dünya’’ gibi övgüyle karşılanan eserler yazar. ’’Kuyucaklı Yusuf’’ kitap olarak basılır. 1940’ta ’’İçimizdeki Şeytan’’, 1943’te ’’Kürk Mantolu Madonna’’ adlı romanları yayımlanır. Sofokles’in, Puşkin’in eserlerini çevirir.
Irkçı Turancıları konu alan ’’İçimizdeki Şeytan’’, büyük tartışma yarattı. Nihal Atsız, bir broşür yazdı. Daha da ileri giderek Orhun dergisinde yayınladığı bir yazıda Ali’nin komünistlikten ve Atatürk’e hakaretten sabıkalı olduğunu yazdı. Bir hafta sonra Atsız, Boğaziçi Lisesi’ndeki görevinden alındı. Ali’de hakaret davası açtı. Dava Turancıların mahkemeyi etkilemek için düzenledikleri gösterilerle 24 Nisan 1944’de başladı. Önce Ulus’a ardından da Başbakanlığa yürüdüler. Bir kısmı göz altına alındı. Atsız’da 6 ay hapis, yüz lira para cezasına çarptırıldı. Arkasından da, sıkıyönetim tarafından mahkemede taşkınlık yapanların ve başta Atsız olmak üzere Reha Oğuz Türkkan, Zeki Velidi Togan ile Hasan Ferit Cansever’in evlerinde yapılan aramalarda önemli belgeler ele geçirildiği bildirildi. Savaşın sonlarıydı Almanlar bütün cephelerde yeniliyorlardı. Çok geçmedi. ’’tarafsızlık’’ siyasetini terk eden Türkiye, Almanya’ya savaş ilan etti. Bundan Sabahattin Ali’de payına düşeni alacak ve Milli Eğitim’deki görevine son verilecekti. Yaşamını artık yazarak sürdürecekti.
’’Soğuk Savaş’ın başladığı yıllar. Türkiye adım adım Amerika’ya yaklaşıyor. Cumhuriyet Devrimi’ne muhalefet DP’de ifadesini bulur. Başlangıçta bir kısım sosyalist aydını da etkileyen DP’nin demokrasi ve özgürlük istemleri yer yer sokağa dökülür. ’’Marko Paşa’’ dergisi bu koşullarda doğar. Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Pertev Naili Boratav bir grup sosyalist aydın, o güne dek gerçekleştirilememiş bir işi başararak tirajı 60 binlere varan bir dergi yarattılar. Dergi hükümeti ve uygulamalarını eleştiriyordu. Kapatıldı. Ali ve Nesin tutuklandılar. Ali 3 ay hapse mahkum oldu. Bu sefer ki hapislik hepsinden beter oldu. ’’Günler geçmiyor’’ du...
Tedirgindi-Yeni davalardan, yeni bir tutuklamadan korkuyor, saklanıyordu. İşsiz ve parasızdı.Yakın arkadaşlarına yurt dışına gideceğini söyledi. Ceza evindeyken tanıştığı, sınırdan adam kaçıran bir şebeke elemanının yardımını sağladı. Kendisini sınırdan geçirecek kişiye, sağ salim ulaştığını belirten özel bir noktalama işareti kullanarak yazdığı bir pusula verecekti. Bulgaristan sınırı yakınlarında geceyi beklemek üzere mola verdiler. Ne var ki, Ali Ertegün adlı bu kişi, onun celladı oldu. Pusula yerine ulaştı. Ancak o, sınırın bu tarafında kalmıştı. Cesedi olaydan altı ay sonra bulundu. Çevredeki köylüler buraya ’’Sabahattin Ali Çatağı’’ adını verdiler.
Edebiyata şiirle başlayan Ali, kısa birsüre sonra öykü ve romana geçer. Büyüklüğü bu alandadır. Ali’nin öykü ve romanında sokaktaki insanı ancak ara figürler olarak bulabiliriz. Ali, köylüsünden jandarmasına, taşra bürokratından, konsomatrislere kadar çok geniş bir alandaki insan manzaralarıyla romantizmden toplumcu gerçeğe varır, Eserlerinde her sınıf ve tabakadan insanla karşılaşırız. Bu insanlar kuşatıldıkları doğa ve toplum sorunlarının içinde, bu sorunlarla uğraşmaları bağlamında yer alırlar. Kırsal yaşam, küçük kent ve kasabalar önemli bir yer tutar. Öykülerinin büyük çoğunluğunu doğup büyüdüğü kısa süreli öğretmenlik yaptığı bu yerlerden ve hapisanelerden çıkarmıştır. Ali, kendisinden sonraki toplumsal gerçekçi öykücü ve romancıların yolunu da açtı. Orhan Kemal, Fakir Bayburt gibi yazarların öncülü oldu. ’’Aldırma Gönül’’, ’’Benim Meskenim Dağlardır’’ gibi Sinop Ceza evinde yazdığı kimi şiirleri bestelendi. Öykülerinden ’’Gramofon Avrat’’, ve ünlü romanı ’’Kuyucaklı Yusuf’’, sinemaya da uyarlandı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.