- 226 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
TOPLUMSAL GÜRÜLTÜ KÜLTÜRÜMÜZ
TOPLUMSAL GÜRÜLTÜ KÜLTÜRÜMÜZ
Gürültü…
Çağımızın en kötü alışkanlıklarından biri ve dünyayı sessiz sedasız yiyip bitiren çığlık! Teknolojinin gelişmesi ve yaygınlaşması da buna çanak tutmuştur ve tutmaktadır.
Mekanik araçların çıkardığı gürültüler dışında özellikle ses yükseltici aletlerin olur olmaz yerlerde ve abartıya kaçan volümleri insanları rahatsız etmekte olmasına rağmen sanki kanıksanmış, kimse rahatsız değilmiş gibi davranıyor.
Araçların gürültüsüne denilecek bir şey yok ama onu kullananların gereksizce gaza basarak motoru bağırtmaları neyin nesi… Hangi akıl ki onlara bu gürültüyü yaptırıyor ve insanları rahatsız ediyorlar. Araçlarında müzik dinlerken sesin sonuna kadar açılması ile bırakın otomobil içini, dışarıdaki insanların bile rahatsızlığı sürücüye ne kazandırıyor, karakterine neler katıyor? Bu nasıl bir aşağılık kompleksidir ki olur olmaz davranışlarla dikkat çekmek için çevreye rahatsızlık veriliyor.
Aynı gürültüyü ve gereksiz ses yükseltmelerini maalesef camilerimizde de görüyoruz. Bazı cami imamlarımız nedense küçücük cami içinde mikrofonsuz okuyamıyor. Bunun da ötesinde sesi yükseltiyor ve bir de eko vererek cızırtılı bir sesle cemaate rahatsızlık verdiğinin farkında bile değil. Ezanlarımız için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. İnsanları, “Ezandan rahatsız olanlar var!” diyerek suçlamak kolay. O, ezandan rahatsız olduğunu düşündüğünüz insana güzel ve temiz bir insan sesiyle ezan okusanız hiç de rahatsız olmadığını göreceksiniz. Özellikle mahalle aralarında evlerin pencerelerine yönlendirilmiş hoparlörden çıkan o kulakları tırmalayıp, beyni yoran seslerle okunan ezan sesleri maalesef insanları rahatsız edebiliyor. İnsanlar ezan okunurken neden pencerelerini kapatmak zorunda kalıyorlar? Ezandan rahatsız oldukları için değil, bozuk seslerden rahatsız oldukları için. Yıllardır bu şikayetleri ezandan rahatsız olduklarını düşünerek, sanki inadına sesi daha fazla açarak nispet yapılıyor. Bir kere de şu şikâyetleri iyi niyetli şikâyetler olarak ele alsanız da çaresine baksanız ya… Bir gayrimüslimin ezan sesini duyarak Müslüman olduğundan bahsediyoruz. Şimdi böyle okunan ezanlar, bırakın gayrimüslimi, Müslümanları rahatsız etmektedir. Bu bir vebaldir. Çözüm bulmak da Diyanet teşkilatının görevidir. Aksi takdirde bu şikâyetler sürüp gidecek ama kimseler duymayacak. Yazık…
Hal böyle olunca görüyoruz ki evlerimizde de durum farklı değil. Yan yana olan iki aile bireyi nedense birbirleriyle konuşurken sesini yükseltiyor. Kendine yüksek sesle hitap eden kişiye de karşısındaki ondan daha fazla sesle karşılık veriyor. Böyle devam edip gidiyor. Çocuk onları gözlemliyor. O da isteklerini avazı çıkıncaya kadar bağırarak dile getirmeye çalışıyor.
Okulda öğretmen kalabalık ortamda sesini duyurmak için bağırarak konuşuyor. Çocuk, yanındaki arkadaşını kalabalıktaki gürültüden duyamadığı için sesini yükselterek konuşmaya çalışıyor. Herkesin birlikte konuştuğu bir ortamda sesler birbirine karışıyor ve insanlar yanındaki kişilerle konuşurken bile yüksek sesle konuşuyor. Yani, herkes bağırarak konuşuyor…
İnsanların birbirine baskın çıkmak için de bağırdığını görüyoruz. Çünkü son tahlilde toplumumuzda sesi çok çıkanlar dikkate alınıyor. Kişilerin ne söylediği değil, nasıl söylediğinin önemli olduğu günümüzde maalesef gürültüsü çok olan dikkate alınıyor. Böylece dikkate alınmak isteyen insanlar da karşısındaki insanlardan daha yüksek sesle konuşmalı ki dinlensin, dikkate alınsın.
Ayrıca konuşma kültürümüz de çok sağlıklı diyemeyiz ya… Herkesin aynı anda konuştuğu bir konuşma kültürümüz var maalesef. İyi bir dinleyici iseniz size konuşma sırası falan da gelmez zaten…
Toplumsal bir gürültü kültürümüz oluşmuş durumda. Bundan kurtulmadıktan sonra insanlar stresten ve fiziki rahatsızlıklardan kendini kurtaramayacaktır. Gürültü sadece insanları değil bütün canlıları etkilemektedir. Küresel çevre kirliliğini bir de bu yönüyle değerlendirmek hiç de boşuna olmayacaktır.
13.04.2019
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.