- 421 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Okuma Farkındalığı
OKUMA FARKINDALIĞI
Sevgili dostum,
Bunca sene kitap okurum ve “oku” emrinin şiddeti ve geliş şeklini yıllarca düşünürüm. Peygamber üzerinde bıraktığı etki, geliş amacı ve şekli, sonrasında topluma bıraktığı etki en çok da “oku” emrinin halen çok okuyan ve hatta yazan insanlarca tam anlaşılamamış olması beni hayrete düşürür.
Sevgili dostum,
Günümüzde insanlar belki okuyorlar ama sadece meslekleri ile alakalı kitapları okuyarak mesela “ bireysel gelişim” kitaplarını küçümseyen çok eğitimci görüyorum. Bunun sebebi de kitaplara bakış açılarının farklı olması. Çok insan bakış açısını ve değerlendirme şeklini inatla değiştirmek istememesi yüzünden, anladığı zaman çok faydalanacakken farklı kitaplardan faydalanamıyorlar.
Sevgili dostum,
İyi ilahiyatçı sosyoloji ve psikoloji kitapları da okuyarak topumu fert fert ya da topluca az da olsa anlamaya gayret etmeli. Sadece dini bilgileri iletmek değil geri dönüşleri de alarak insanları aydınlatmaya bakmalıyız toplum olarak. Tabii dinlemek ve anlamak istemeyene biz bir şey de yapamayız. Ancak çok insan farkındalık olmadığından sadece kendi kapasitesindeki insanlar ile ya da daha da gelişmek isteği ya da farkındalığı olmadığından kendinden daha bilgili insan mesela engelli ise veya biraz otoriterse onlarla muhatap olmak istemiyorlar. İnsan bilgiye gerçekten ihtiyacı varsa karşısındaki insanın sadece bilgisine ve kendisine bu bilgiyi vermesine bakar.
Sevgili dostum,
Ben eleştirel yönü güçlü insan olduğumdan mensup olduğum toplulukları eleştiririm. Sen de bilirsin ki bunun amacı kötüleme, aşağılama değil. O topluluğun daha gelişmesi, topluluk bireylerinin hakları konusunda bilgilenmesi ve haklarını daha demokratik olarak almasına yardım etmesi için bilgilendirmek. Çok insan bu tutumu yadırgayarak ” İnsan mensup olduğu topluluğu ve o topluluğun başkanlarını eleştirir mi? “ diyorlar. Onlarda insan olduğuna göre eleştirilecek yanları vardır. Onlara hatalarını hatırlatmazsak hatalarını da fazilet sanıyorlar. Hatayı görüp de uyarmamak cahillik görmezden gelmek de hainlik demiş büyük ilim adamı. Bunu yaparken de tabii ki hakarete, aşırılığa ve yanlış anlamalara fırsat verecek tutumlara kaçmamak lazım.
Sevgili dostum,
Okumak, okumayana göre olayların ve insanların daha iyi farkına varmaması, gelişip gelişmedikleri konusunda iyi gözlem yapmasına sebep oluyor. Şunu fark ettim ki, anne ve baba akrabalardan kimi seviyorsa çocuklarda genelde Onları seviyor. Burada çocukların iyi meslek sahibi olması fark etmiyor. Mesela Bir kadın kocası akrabalarından kıskanarak kendi akrabalarına yönlendiriyorsa genelde çocuklarda teyze ve dayı seviyorlar. Hala ve amcanın çocukları çok bilgili faydalı işler yapsa da çocuklar onları sevmiyor. Tabii torunlarda bu durumda birbirini tanımadıklarından faydalanamıyorlar. Bir insanın önyargısı ve yanlış yönlendirmesi bir neslin insanları yanlış tanımasına sebep oluyor. Bunu kabullenmek zor ama gözlemlerim sonucu ulaştım bu kanıya. Ama çocuklarından biri ortaya çıkar da “ ben amcamı halamı ve çocuklarını iyi tanımak, onları anlamak ve desteklemek istiyorum” derse o zaman farkındalık artacağından gidişat da değişebilir. Bunu diyen ile hala amca çocukları belki de farkındalıkları artarak el ele güzel şeyler ortaya koyacaklardır. Sen de bir düşün istersen akrabalarını gözetleyerek.
Sevgili dostum,
Bu sonuca nasıl ulaştın dersen, “40 yıllık okumalarım, 55 yıllık gözlemlemelerim sonucu” diye cevap vereceğim sana. Tabii “bireysel gelişim, sosyoloji, iletişim psikolojisi, dini kitaplar, siyer ve tarih kitabı okuyarak gözlemlerimi pekiştirdim” dersem çoğuna garip gelebilir ama okumak gerçekten gelişmek demektir. “Kültür” kavramı burada ortaya çıkıyor.
Sevgili dostum,
Beraber farkına varmak, sana mektup yazarak farkındalıklarımı anlatmam gerçekten de bana zevk veriyor. Sen beni anlıyorsun, bunu başkalarına anlatsam söylesem ya bana gülerler, ya da “sus” Farkındalıklara ve farklılıklara kapalı insanlarımız. Bir meslek sahibi olduklarında ya da bir toplum kurumuna başkan olduklarında “her şeyin farkına vardıklarını” sanıyorlar.
Sevgili dostum,
Kim kendini ya da bizi ne sanırsa sansın, bizler doğru gördüklerimizi mektuplarla yazarak gelecek nesillere anlatmak ve sohbet ortamlarında söylemek zorundayız. Yanılıyorsak zamanı gelince bunu da kabul edere doğru olana destek oluruz. Yanılmak beşer olan insana mahsustur çünki.
Sevgili dostum,
Kitap yayınlıyoruz. Önce ailemiz, sonra akrabamız, sonra komşumuz , iş arkadaşımız ve aileleri faydalansın. Onlar okumakta da inat ederse biz bir şey diyemeyiz. Doğru olan onların alıp da çevresinde okuyanlara hediye etmesi. Bizde hediye etmek değil de hediye etmeyi tavsiye etmek, hediye ettiklerimizin çoğunun “ bir tane de şuna hediye et ii tane de buna hediye et” diyerek olağanüstü tavsiyeleri ile gelişemediğimiz gibi bizlere akıl veren sayesinde kitap yazmaktan ve hediye etmekten soğuma noktasına da gelebiliyoruz.
Sevgili dostum,
Her şeye rağmen “insanlara faydalı olma” inancı ile okumaya , yazmaya farkındalıklarımızı paylaşmaya devam, bizim toplumsal farkındalığımızdır “yazara öldükten sonra değer vermek” Hiç yaşamamış gibi ölenlere inat , eser bırakarak ölürsek de bir farkındalıktır. Bu da az bir farkındalık değildir. Değil mi ama?
Bu mektubu yazmaktan çok zevk aldım. Güzel bir miras daha bırakmanın sevincini yaşadım. “Yaz dostum yaz sen, sen yaz ki ben okuyayım, kalbime dokuyayım, bırak el alemi de al eline kalemi yaz bana ben okurum” dediğini duyar gibi oluyorum. Güzel mektup kulak çınlatır….