- 1057 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AMELDE HANEFİ MEZHEBİ İMAMIMIZ İMAM-I AZAM EBU HANİFE RA.HZ.LERİNİ TANIYALIM.....
İmamı Azam (ra.)ile alakalı günümüzde maalesef ya düşmanlıktan veya makamını takdir edemeyip kendisini yanlış anlamaktan kaynaklanan bazı olumsuz nakiller yapılmakta,bu büyük İmamın şanına layık olmayan bir takım sözler tekrar edilerek Müslümanların bu büyük zata karşı muhabbetleri saygıları yok edilmek istenmektedir.
Silsile-i Sadatın büyüklerinden bir Hak Dostu:İmamı Azam Hz.leri hakkında şöyle buyurur:
Ebu Hanife:Ehli Hakkın yani batıldan kaçıp Hakka koşanların babası ve başı demektir.Yoksa rafizilerin dediği gibi Hanife isminde bir kızı olup ta,onunla künyelenmiş değildir.Alçaklar İmam-ı Azama İmam-ı Azman diyorlar.Bu sözün aksam-ı galattan olduğu ne kadar aşikardır.Allahım bizi ve Ümmeti Muhammed’in as.evlatlarını onların şerlerinden muhafaza eylesin.
Hanife’deki (te) mubalaga (te)sidir.Çünkü elli beş defa Hacca gittiler,kırk sene yatsı namazının abdesti ile sabah namazını kıldılar.Kur’an-ı Kerimi iki rekatte hem de Harem-i Şerif’te bir rekatte yarısını sağ ayaklarının üzerinde,diğer yarısını da sol ayağının üzerinde hatmettiler.
Namazdan sonra:
’’Subhaneke ma abednake Hakka ibadetike Ya mağbud,Ve lakin arefnake Hakka mağrigfetike Ya Mağruf.’’
Dedikten sonra:
’’Levnessenetan.Le heleken Numan.’’
Manası:Son iki senem olmasaydı Numan helak olmuştu diyerek ilticada bulundular.
İmam-ı Azam’ın bu sözleri Evliyaullahtan olduğunun delilleridir.Bu aynı zamanda bizim için de bir senettir.Hayatının son iki senesinde Caferi Sadık ksa. Hazretlerine intisap etmişlerdi.Bu büyük İmama ba husus her gün bir fatiha ve üç ihlası Şerif okuyup göndermeyenler Ehl-i gafletten sayılırlar.
Bu büyük Hak Dostu yukardaki ifadeleriyle İmamı Azam Hz.leri gibi İslam büyüklerine yapılan böyle saldırılara verilecek en doğru cevabın,onların iyi tanıtılmasıyla mümkün olacağına işaret buyurmuşlardır.(1)
İmam-ı Azam hz.leri Hicri.80 senesinde dünyaya gelmiştir.Ashabı Kiramdan Enes bin Malik,Cabir bin Abdullah,Abdullah bin Ebi Evfa,Ebud Tüfeyl Amir bin Vasile,Abdullah bin Enis,Vasile bin Eska,Abdullah bin Ceri Radiyallahü anhüm Hazeratından Hadis rivayet etmeye icazet almışlardır.
Tabiin-i Kiram arasında üstün bir kabiliyyeti ile ayrı bir mevkiye sahip olmuş,DİNİ İLİMLERİ,EHLİ SÜNNET YOLU ÜZERE beyan edip delilleriyle kaydetmeye gayret etmişlerdir.(2)
İmam-ı Azam Hz.ler, evvel emirde ticaret ile meşgul iken,Tabiinin büyüklerinden Şabi ra.Hazretlerinin delaletleriyle ilim öğrenmeye başlamış,ilkin Kelam ilmi ile meşgul olmuştur.
Kısa zamanda İlm-i Akaidde mukteda bih olmuş,zamanında Dehriyye (ateistler) ile mücadele ederek,uzun zaman Basra’da,Fırak-ı Dalle’ye karşı,Fırak-ı Naciye olan Ehl-i Sünnetin inanç esaslarını muhafaza etmeye çalışmıştır.(3)
Bir gün İlm-i Fıkıhta maharet sahibi bulunan Hammad Hz.lerinin ders halkasının yanında bulundukları sırada,bir kadın kendisine fıkhi bir mes’eleyi sormuş,cevabına aşina olmadığı için kadına,sorusunu Hammad Hz.lerine sormasını,alacağı cevabı kendisine de söylemesini tembih etmişti.
Denildiği üzere hareket eden kadın,cevabı kendisine getirdiğinde,İmamı Azam Hz.leri cevabı çok beğenmiş,hemen Hammad Hz.lerinden ders halkasına kabulunü rica etmiş ve o günden bil itibar ondan ders almaya başlamıştır.
İmâm-ı Âzam Hazretleri şöyle buyurdular: “Ben, Allâh’a duâ ederken, anne babamdan önce hocam Hammâd’a duâ ediyorum.” İmam Ebû Yûsuf Hazretleri de: “Ben, anne ve babamdan evvel, Hocam İmâm-ı Âzam Hazretlerine duâ ederim.” buyurmuştur.
Bir müminin, mümin kardeşi için onun gıyabında yaptığı duânın en kısa vakitte kabul olunması ümit olunur. Hadîs-i şerîfte şöyle buyrulmuştur: “(Müslüman) Bir kimse, kardeşine gıyâbında duâ yaptığı zaman melekler: ‘Âmin, (Allah) sana da bir mislini versin.’ derler.” (Âdâb ve Fazîletleriyle Duâlar, Fazilet Neşriyat)
Az zaman sonra arkadaşlarının yanlışlarını tesbit edecek seviyeye gelmiş,hocası onu halkanın baş tarafına oturtmuş ve bu hal yıllarca devam etmiştir.(4)
İmam-ı Azam Hz.lerinin sadece Tabiin-i Kiramdan dört bin hocası olduğu söylenilmektedir.Sairlerini saymak imkan haricindedir.O zamanlar Ulema,kendisinden muteber senediyle bir kaç tane dahi olsa Hadis-i Şerif alınmış kimseleri hocalarından sayarlardı.(5)
İmam-ı Azam Hz.leri Hammad Hz.lerine ve diğer hocalarına son derece hürmet ederdi.İlk gayret ve içtihatleri:’’Allahü Tealaya zerre kadar isyan etmemek ve Şer’an muhterem olan şeylere layıkıyla tazim ve hürmet etmek’’olan İmamı Azam Hz.leri:-Hocam Hammad Hz.leri,vefat ettikleri günden beri,kıldığım her namazın akabinde,anne babamla beraber,ona da dua ederim.Hammadın hanesine ayağımı uzatmış değilim,buyurarak bu hürmet hususundaki hassasiyetlerini ifade etmişlerdir.Halbuki ikisi arasındaki mesafenin yedi mahalleden fazla olduğu söylenilmektedir.(6)
İmam-ı Azam Hz.leri Kufe şehrinde Hammad Hz.lerinin vefatından sonra onun yerine geçti.İlim ve amel bakımından herkesin aciz kaldığı bir makama ulaştı.Derslerine ve dini konularda fetva vermeye devam etti.(7)
Tefsir,Kıraat-i Kur’an,Hadis gibi şer’i ilimlerde,Ulumi Arabiyye ve Ebediyye’nin bütün kısımlarında,İlm-i Hikmette maharet sahibi idiler.Hadis ravilerinin hallerine muttali oldukları için,kimden Hadis rivayet edilip edilmeyeceğini iyi bilirdi.(8)
Bunun için kendisi,Hadis Hafızları sınıfından sayılmıştır.Bu hususu:Ben Ehl-i Kufenin bildiklerini tamamen bilirim ve sahih olup olamayanlarını birbirinden ayırmaya kadirim sözleriyle ifade ederlerdi.(9)
Hafızası çok kuvvetliydi,Fıkıh ile alakalı olan Hadis-i Şerifleri ezberlemişti.Ancak delilinden fıkhi mes’eleleri çıkarma meşguliyyetleri kendisine,Hadis-i Şerifleri neşretmeye fazla imkan vermemiştir.(10)
Yetiştirdiği talebeleri sayılamayacak kadar çoktur.Bunlardan 560 tanesi İlm-i Fıkıhta meşhur olmuş,onlar içinde de 36 tanesi ictihat rütbesine ulaşmıştır.(11)
Vakitlerini bir taraftan talim- teallüm ve fetva vermekle değerlendirirken,diğer taraftan da gece-gündüz ahiret necat ve derecatını talep ederek ibadetle geçirirlerdi.
Bu hususta gayretleri öyle seviyeye çımıştır ki,’’Üç güne kadar irtihal edeceksiniz’’ diyerek vefat zamanı ta’yin edilecek olsa,kendisi devamlı olarak yaptığı güzel ameller üzerine kıl kadar şeyi ilave etmeye kadir olamazdı.(12)
Bir gün yolda giderken ’’İşte bütün geceyi ihya etmek adeti olan Ebu Hanife Hz.leri geçiyor’’ diyen bir zata tesadüf etmişti.Halbuki o zamana kadar gecenin sadece yarısını ihya eder, geriye kalanında ise istirahat ederdi.(13)
Bunu işiten İmam-ı Azam Hz.leri:Allahü Teala bizi irşad için bu sözü insanlar arasında bakın nasıl yayıyor!Bu haber giderek şuyu bulup insanlar hakkımda böyle zan ettiği halde,gerçeğin böyle olmadığını Rabbimin bilmesinden dolayı ben nasıl haya etmem ! diye buyurmuş ve artık gecelerini kamilen ihya etmeye başlamıştı.(14)
Bu hadiseden sonra kırk sene boyunca yatsı namazının abdestiyle sabah namazını eda etmişlerdir.(15)
Ev halkı tarafından denilmiştir ki:İmam-ı Azam Hz.leri için gece yatak yaptığımız vaki olmazdı.Uyuması yazları öğle ile ikindi arasında ,kışları yatsıyı kılmazdan evvel olurdu.(16)
İbn-ül Kümeyt namında bir zattan şöyle nakil olunmuştur:Bir gece yatsı namazında mescidimizin İmamı,Zilzal suresini okumuştu.Namaz bitmiş mescid boşalmıştı.Mescidin kandilini söndüreceğim sırada,İmamı Azam Hz.lerinin bir köşede tek başına oturarak,sadrının hararetiyle korku içerisinde teneffüs ettiğini ve okunan Ayet-i Kerimelerle alakalı gayet hüzünlü bir tefekküre daldığını gördüm.
Huzurunu bozmamak için,yağı zaten bitmek üzere olan kandili kapatmadan mescitten dışarı çıktım.Sabah ezanını okumak üzere mescide doğru yaklaştığım sırada,baktım ki kandil hala yanıyor!Taacüp ederek içeri girdim.İmamı Azam Hz.leri hala oradaydı.Onun hürmetine Allah cc. kandili söndürmemişti.Ayakta kıbleye doğru dönmüş ve eliyle de sakalını kavrayarak Hz. Allaha:
’’Ya men yeczii bi misgale zerratin,hayran hayra.
Ya men yeczii bi misgale zerratin şerran şerra.
Ecril Nuğman’e abde ke min Nari ve ma yukarribu minha.
Ve edhıl hü fi seati rahmetike.’’
Manası:
Ey kullarının zerre miktarı dahi olsa hayır işlerini hayırla mükafatlandıran Allahım!
Ey kullarının zerre miktarı dahi olsa,şer işlerini, şer ile cezalandıran Rabbim!
Numan kulunu cehennem azabından ve ona yaklaştıracak olan amellerden himaye eyle!
Rahmetinin genişliğine dahil eyle!
Diye yalvarıyordu.İleriye varınca beni gördü.Kandilimi almak istersin?dedi.Hayır Efendim,sabah namazı için ezan okusdum deyince öyle ise bu gördüğün ahvali gizle kimseye söyleme dedi ve yatsı abdesti ile herkesle beraber sabah namazını kıldılar.(17)
Her gün bir Kur’an-ı Kerim hatmi yaparlardı.Ramazan-ı Şerif aylarında ise otuzu,gündüzlerde,otuzu gecelerde olmak üzere altmış defa Kur’an-ı Kerimi hatmederlerdi.Bazen Kur’an-ı Kerimin tamamını gece namazında hatmettikleri de olurdu.(18)
Bir gece Kur’an-ı Kerimin evvelinden başlayarak:Fe men nellahü aleyna ve vegana azabes Semumi.Sure-i Tur A.27
Manası:Bakınız Alah cc. bize lütfetti.Ve bizleri o Semum azabından korudu.Ayet-i Kerimesine kadar okumuşdu.Sabah namazı için ezan okununcaya kadar bu Ayet-i Kerimeyi tekrar etmeye devam ettiler.(19)
Yaptıkları son Haclarında Kabe-i Muazzamanın hizmetçilerine,Kabe-i Muazzama içerisinde namaz kılmalarına müsaade etmeleri için mevcut malının yarısını vermişlerdi.Beyt-i Şerife girince,Kur’an-ı Kerimin tamamını ayakta kıldığı iki rek’at namazda hatmetmişti.Bu namazdan sonra Cenab-ı Hakka:
Ey Rabbim! İlmimin ulaştığı ve bana layık olacak kadar Seni hakkıyla bildim..Ama sana hakkıyla ibadet edemedim.Marifetin kemali hürmetine,sana olan kamil mağrifetim hakkı için hizmetimin noksanlarını da kamil kabul edip bana sevabını hediyye et!Diye tazarru ettiğinde şöyle bir nidayı işitmiştir.:
Ya İmam !Hakkıyla bilip hizmetimi samimiyyetle ve güzel yaptın.!!BİZ DE SENİ VE KIYAMETE KADAR MEZHEBİN ÜZERE OLANLARI MAĞFİRET BUYURDUK.’’(20)
İmamı Azam Hz.leri dünyalığını elbise ticaretiyle meşgul olarak kazanır,kul hakkından ve kazancına şüpheli bir şeyin karışmasından son derece korkarlardı.Yediklerinin helal olmasına çok dikkat ederlerdi.
Dükkan ortaklarından birisinin kusurunu göstermeden sattığı bir elbisenin parasını o günkü kazancının içerisine koyduğu için o gün kazanılan 30 bin dirhemin tamamını fukaraya infak etmişler ve sonrasında o kimse ile ortaklığını bitirmişlerdir.(21)
Bir gün yolda giderken bir çocuğun ayağına görmeden basmışlardı.Çocuk:Kıyamet Gününde kısas olunmaktan kork muyor musun? deyince İmamı Azam Hazleri bayılmışlar.Uyandıkları zaman orada hazır olanlar:Bir çocuğun sözünden neden bu kadar müteessir oldunuz ?dediklerinde:Ehafu ennehü Lukkine.Korkarım ki,bu sabiye bu söz Allah cc. tarafından telkın olunmuştur,diye cevap vermişlerdir.(22)
Kufe şehrinde bir koyun kaybolmuştu.Bu koyunun etine tesadüf eder de nurlu kalplerine zulmet verir diye koyun cinsinin ömür müddeti olan yedi sene zarfında asla koyun eti yememişlerdir.Kazancının büyük bir kısmını Allah yolunda(fukara ve İlim talebelerine ) infak ederlerdi.(23)
Ehl-i İlim ve Talebe-i Ulumu son derece gözetir,ihtiyaçlarıyla meşgul olurlardı.Ailesine elbise,meyve ,içecek yiyecek vs.alacağı zaman önce onun bir mislini ulema ve onların evladı için satın alırlardı.(24)
Talebelerinden birisinin damdan düştüğünü haber aldığında,üzüntüsünden gözyaşlarına hakim olamayarak,hemence onun evine koşmuşlardı.Onlara:Kabil olsa bütün elem ve acılarını üzerime alırdım diye teselli buyurmuş,talebesi iyi oluncaya kadar her sabah ve akşam ziyaretine gitmişti.(25)
Çocuğu Hammad,Sure-i Fatihayı tamamıyla öğrendiğinde,hocası bulunan Muallim Efendiye,bin dirhem göndermişlerdi.Muallimin:Ben ne yaptım ki bana böyle külliyetli, bir meblağı göndermiştir dediğini işittiğinde kendisine hitaben:Sen oğluma öğretmiş olduğun Kuran-ı Kerimi az mı zannediyorsun?Vallahi hazırda olsa idi Kur’an-ı Kerime tazim için daha ziyade verirdim diye buyurmuşlardır.(26)
Talebelerinden İmamı Ebu Yusuf Hz.leri önceleri fakir ve bir rivayete göre de yetim biriydi.Annesi kendisini,bir kassarın(çamaşır temizleyici) yanına vermişti.Bu esnada İmamı Ebu Yusuf Hz.leri bir kaç defa İmamı Azam Hz.lerinin ders verdikleri meclise uğramış,ilme karşı duyduğu büyük iştiyakla kassardan ayrılıp İmamı Azam Hz.lerinin dersine devam etmeye başlamıştı.
Bunu haber alan annesi derhal meclise gelerek:Oğlumun günlük yevmiyesini tedarike mani oluyorsunuz.Kassarın dükkanını terk edip sizin yanınızda durmaktan eline ne geçer?Bir sanat bulamazsa ilerde ne yapar bu çocuk?diye cahilce sözler söylemeye başlamıştı.
İmamı Azam Hz.leri kadına:Oğlunu çamaşırcı yapmakla yüzünü mü ağartacaksın?Oğlunun saadet ve selametini istersen tahsiline mani olma.Bizim meclisimizde tahsil edeceği ilim,ona fıstık yağıyla pişmiş paluze yedirir buyurmuştur.Bu hadiseden sonra İmamı Azam Hz.leri ona harçlıkta vermek suretiyle sıkıntısız okumasına yardımcı olmuşlardır.
İmamı Ebu Yusuf Hz.leri Halife Harun Reşid zamanında Kadıil Kuzat makamına tayin edilerek Halifenin büyük ikramlarına nail olmuşlardı.Ekseriya Halifeyle beraber yemek yerlerdi.Önlerine ne zaman fıstık yağından pişirilmiş paluze yemeği konulsa İmamı Azam Hz.lerinin ferasetinden bahsederler ve onu rahmetle yadederlerdi.İmamı Ebu Yusuf Hz.lerinin anneleride o günlere yetişmekle maddi ve manevi nimetlerden istifade etmişlerdir.(27)
İmamı Azam Hz.lerinin üstün zekası herkesce malum olduğundan etrafındakiler günlük müşküllerinin halli için de kendilerinden yardım talep ederlerdi.
Komşularından birisinin tavus kuşu çalınmıştı.Komşusu vaziyyeti İmamı Azam Hz.lerine şikayet edince,İmamı Azam Hz.leri ona,bu hadiseyi gizli tutmasını tembih ettikten sonra,mahalle mescidine gitmişti.Mahallenin tamamı mescide geldiğinde:Ey komşusunun tavusunu çalan kimse!Kuşun tüyleri başında olarak mescide gelmeye utanmıyor musun?diye seslenmiş,o esnada bir şahsın eliyle başını okşadığını görünce,hırsız ortaya çıkmıştı.(28)
Bir adam gömdüğü bir malın yerini mahallini unutup İmamı Azam Hz.lerine çare bulması için müracaat etmişti.Ona:Bu mes’ele fıkha dair bir mes’ele değildir.Fakat evine git,bu gece sabaha kadar namaz kıl.Hiç şüphesiz o mahalli hatırlarsın,diye tavsiyede bulunmuşlardır.
Adam tavsiyeye uyup namaza başlayınca,daha gecenin dörtte birine varmadan gömdüğü yeri hatırlamıştı.
Mes’eleyi gelip İmamı Azam Hz.lerine anlatınca:Ben biliyordum ki şeytan seni,bir gece sabaha değin namaz kılmaya bırakmaz.Fakat bari sen hatırlayınca,teşekküren Allah rızası için namazı kılmaya devam etseydin buyurmuşlardır.(29)
Bir adam emanet olarak verdiği bir malı ,emanet alan kişinin inkar edip geri vermediğini İmamı Azam Hz.lerine haber vererek,kendilerinden yardım istemişti.
İmamı Azam Hz.leri ona:Sen şimdi kimseye o kimsenin emaneti inkar ettiğini söyleme.Ben onu bir çağırıp görüşeceğim diye tembih ettiler.
Adam İmam-ı Azam Hz.lerin yanına gelince:Benden Kadılık makamına layık,muktedir ve güvenilir bir kimseyi seçmemi istiyorlar.Sen rağbet eder misin?diye adama teklifte bulundular.
Adam önce bu teklifi kabul etmek istemiyor gibi görünse de sonradan bu arzusunu gizleyememişti.İmam-ı Azam Hz.leri malın sahibine:Şimdi gidip o şahsı gör.Ona:Ben emanetimi almak için tekrar geldim.Zannediyorum ki siz bunu unuttunuz.Yoksa sizin gibi herkesin güvenini kazanmış birinin hiyanet etmesi nasıl beklenir!Ayrıca benim malımda şöyle bir alamet vardı.şeklinde söylemesini öğretmişti.
Adam İmam-ı Azam Hz.lerinin tembih ettiği gibi söylediğinde,emaneti vermeyen kişi:Evet siz gidince zaten benim aklıma geldi. Al kardeşim al.İşte emanetin.Nasıl olduysa evvelki müracaatınız,bir zihin karışıklığı zamanına geldi.İnsanlık hali acayip işte diyerek emaneti salimen sahibine iade etti.
Sonra bu hıyanet sahibi kişi teklif edilen makama tayini hususunda yardımcı olması için İmamı Azama muracaat edince:Ben senin kadrini kıymetini bildiğimden şimdilik senin ismini söylemeyeceğim,bakalım daha ala ve daha munasip bir makam zuhur eder mi?diyerek onun farklı anladığı doğruları kendisine ifade etmiştir.(30)
İmam-ı Azam Hz.leri orta boylu,gayet güzel yüzlü,şirin ve metin sözlüydü.Daima vakar üzerine bulunur ve luzumsuz asla konuşmazdı.
Giydiği elbiselerin güzel ve temiz olmalarına son derece itina gösterir,talebelerine de güzel giyinerek,vakarlarını gözetmelerini ve insanların nefretini gerektirecek hal ve tarzlardan son derece kaçınmalarını tembih ederlerdi.
İmam-ı Azam Hz.leri asrındaki Hulefa ve Ümeradan ihsan ve hediyye kabul etmezlerdi.Dini İlimleri dünyaya tevessül maksadıyla tahsil eden bereketinden mahrum kalır.İlminde rusuh elde edemeyeceği cihetle,insanlar da onun ilminden çok istifade edemezler.Din-i İslamı muhafaza etmek niyyetiyle,tahsil-i ulum edenlere ise,bereket ve rusuh hasıl olur.Onların ilminden iktibas ve intifa edenler çok olur,diye buyururlardı.(31)
Halife Mensur,kendisini Şeyhul İslam ve Kadıl-Kuzatlığa tayin etmek istemiş,o ise bunu kabul etmemişti.Bunun üzerine hususi bir dairede hapsedilmiş,bu teklifi kabule zorlanmıştı.
İşte bu tekliflerinin 15.günü Hicri 150 tarihinde,70 yaşında oldukları halde,ruhunu secdedeyken teslim etmişlerdir.Allah rahmet eylesin,şefaatlerine nail olmayı bizlere nasip eylesin.Cenaze namazına 50 binden fazla kimsenin iştirak ettiği söylenmektedir.
İmamı Şafi Hz.leri Bağfdatta oldukları esnada türbelerini ziyaret eder,Her ne ihtiyacım olursa,İmamı Ebu Hanife Hazretlerinin kabr-i şeriflerinde,Cenab-ı Hakka onunla tevessül ederimve hemen maksadım hasıl olur.buyururlardı.(32)
İmamı Azam Hazretleri bir nasihatında şöyle buyurmuşlardır:
FAYDASIZ ŞEYLERİ İNSANLARA NAKLETMEKLE MEŞGUL OLMAYIN.HAKKIMIZDA KÖTÜ SÖYLEYENLERİ ,ALLAH TEALA MAĞFİRET,HOŞ KONUŞANLARI DA MERHAMET BUYURSUN.
SİZ BÖYLE İNSANLARI HALİ ÜZERE TERK EDİN DE DİN-İ İLAHİDE TEFEKKÜH ETMEYE ÇALIŞIN.
BİR GÜN OLUR Kİ BİZİ SEVMEYENLER DAHİ BİZE MÜRACAATA MECBUR OLURLAR.(33)
Rabbim bu Mübarek İmamımızın şefaatlerine layık olmayı nasip eylesin.Dünyada makamını türbesini ahirette cennette kendisini görüp ellerinden öpmeyi onun sohbetlerinden istifadeyi tüm Ümmeti Muhammedin as.evlatlarına nasip eylesin.
NOT:Bu yazı bir heyet tarafından yazılmış olup tarafımdan sizlere nakledilmiştir.
KAYNAKLAR:
(1) Ziya Sunguroğlu’nun notları
(2)Dürr-i Yekta Şerhi,Kenar s.9
(3)Manastırlı İsmail Hakkı Efendi,Mevahibürrahman fi menakıb-ı İmam-ı Azam Ebi Hanifetin-Numan.s.92
(4) age.s.92
(5) age.s.89
(6) age.s126-s.176
(7) age.s.98
(8) age.s.95
(9) age.s.187
(10) age.s.188
(11) age.s.91
(12) age.s.126
(13) age.s.31
(14) age.s.121
(15) age.s.38
(16) age.s.122
(17) age.s.125
(18) age.s.94
(19) age.s.122
(20) age.s.123
(21) age.s.131
(22) age.s.127
(23) age.s.38-180
(24) age.s.132
(25) age.s.177
(26) age.s.132
(27) age.s.133
(28) age.s.164
(29) age.s.158
(30) age.s.159
(31) age.s.182-183
(32) age.s.192
(33) age.s.126
07.01.2022//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.