- 445 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KADİFE'YE SON MEKTUP
Hüzünlü bir keman sesidir bu aşkın kısaca tarifi. Uzunca bir yolun hiç çıkmazına girmesi. İçimde öyle çok anlam vardı ki, aslında zatın hiç birini hak etmedi...
Kadife...
Sana neden kadife diyorum biliyor musun? Sesinin hiç kimse de duymadığım o tınısı bir zamanlar içimi öyle hoş gelirdi ki, gözlerimi kapardım seni dinlerken. O hissi bugün bile hissedebilirim öyle kazınmış hafızama o ilk heyecanım. Biliyor musun kadife neyi anladım? Ben seni meğer hiç tanımamışım. Sen hiç olmamışsın benim hayatımda. Varsın sanmışım. Sadece hayallerimde yaşattığım bir adammışsın. Sana ilk aşık olduğum geceyi hatırlıyorum, gecenin sonunda kucağında çantan arabanı arıyordun ya birde söyleniyordun "nerde benim arabam" diye. Ardından insanlar "adam paraları topladı gitti" diyorlardı. Bense kalbimi de çalıp gittiğini henüz bilmiyordum. Sonra garip bir merak sardı içimi. Oda yazıyor mudur? Yahut ne ile uğraşıyordur? Duygusal mıdır? Sorularıma cevap ararken senin peşinde buldum kendimi. Ateşin etrafında ki pervane gibi. Sen seviyorsun diye dinledim Farid abiyi, sen okudun diye bir kez daha okudum küçük prensi, sen içindesin diye daldım çocuk bahçesine. Sana yazdığım o ilk gün belki de en büyük hatam şaşkınlıktan senli duygularımı apaçık edecek bir mesajı başkasına atarken sana atmak oldu. Sonrasında her geleni sen sanmak.
Sana yazmaya başlamakta bir lanet gibi inan kurtulmaya kaçmaya çalışsam da tekrar tekrar yakalanmak.
Aslına bakarsan seni tanımadan çokça anlam yüklemem senin hatan değil. Ben olmasını istediğim bir adam yarattım sen suretinde. Sonra adamlar oldu, bazısının lisanı, bazısının şairliği, bazısının çocukluğu ihtimallere dahil etti onları.
Belki de aradığım hiç bir özellik sende yoktu. Seni nasıl hayatımın merkezine koymuşsam, kendimde öyleyim sandım. Her seferinde hayal kırıklığı ile geri döndüm. Evet dostuma diye bir yazın vardı. Yıllar sonra düşünüyorum da çok doğruydu yazdıkların. Tanımakta bir hayal kırıklığı oluyor bazen, tanıyamamakta.
Hatırlar mısın bilmem o son gece karşılaştığımızda ne yapacağımı şaşırmıştım. Gözlerinde ki bıkkınlığı ben çok farklı yorumlamıştım. O günden sonrada karşına asla çıkmadım.
Belki bilmezsin ama bir gecelik bir radyo programı vardı. On dört şubattı. O gün o programda çalan tüm şarkıları ikimiz için dinledim belki de hayatımda ki ilk ve son on dört şubattı. Sonra tabi umudumun ilk sönme darbesi var. Oda sanırım on beş şubattı. Büyük bir hayal kırıklığıydı ve aynı zamanda uyanıştı. İşte o zaman hayal kurmaktan vazgeçtim. Kendi umutsuz yaşantıma zorda olsa uyum sağladım. Ama şiirde bitmedin bitemedin.
Her şeye rağmen sen "hiç kimsenin sevemeyeceği kadar güzel sevildin" ama sevdiğimin sen olmadığını ben daha yeni yeni anlıyorum. Bu yüzden bu son mektubu yazıyorum. Ben her Ekim başında seninle kutladım yaşımı. Her kasım yeniden öldüm. Zamanla yani gözlerimin sargıları açılınca sana bir daha baktığım da dedim ki, sen bu adamı hiç tanımamışsın aslında. "Kadife" sen adın bende böyle kalacak ve değişmeyecek. Çünkü tek gerçek o sesinin tınısında hissettiğim duygulardı. Gerisi yalandı kadife koca bir yalan. Seni sevmemde yalan. Senin beni sevme ihtimalinde yalan. Biz iki iyi yalancıydık seninle. Başka ortak noktamız yoktu. Ne ruh ikizi, ne gönül gözü, ne de tesadüfler vardı. Hepsini ben uydurdum sende sana yönelen ilgiden hoşnuttun o kadar. Şimdi bu mektubu yazmalıyım ki hayatımda ki gerçeklerimi görebileyim. Bir daha bu kadar körleşerek kimseyi sevmeyeyim.
Elveda kadife. Artık sende bu yükün altında ezilme. Dedim ya sevmemişim tanımamışım işte...
...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.