- 1392 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Değerler Eğitimi ve Kişisel Gelişim
DEĞERLERİMİZ VE KİŞİSEL GELİŞİM
25.Ekim.2021 tarihinde Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Hocası Doçent Yusuf Temur hocamızın daveti ile giderek “Değerler Eğitimi” dersinde “ Değerlerimiz ve Kişisel Gelişim” konulu hayatımızdan örnekler, değerlerimiz, kişisel gelişim. özgüvenli olmak , işsizlik, gayretli olmak, hayatta başarı, “oku” emrinin önemi gibi pek çok konuda bir konuşma yapmıştık. Güzel sorular soranlara kalemler ve “Sen Kafadan Engellisin” kitabımızı armağan etmiştik. O soruları bir defa daha burada cevaplayayım da ölümsüzleştirelim dedim.
SORU- Hocam azminizin ve gayretinizin birinci kaynağı olarak Kuran’ı Kerim’deki “Oku” emri olduğunu söylediniz. İkinci kaynak olarak azminizi ve gayretinizi artıran kaynak nedir? ( Resul Taha Elibüyük-Tokat , Bu sorusu ile “sen kafadan Engellisin” kitabını kazandı. Yusuf Temur Hoca bu soruyu en güzel soru seçti)
CEVAP- “İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır” hadisi beni etkiledi Oku emrinden sonra. “İşitme engelliler güzel okuyamaz, yazamaz “ önyargısını yıkarak, güzel konuşan ve yazana insan olmak istedim. Bunun yolunun da okumak ve okuduklarımızı uygulamaktan geçtiğini anladığım an, okumaya ağırlık verdim. Çevreme göre çok okuyan bana göre az okuyan günde en az 50 sayfa okuyarak bunu elde ettim. Ama planlı ve proğramlı okumayı hiç bırakmadım halen de 3 günlük gazete ve kitaplar okuyarak gelişim yolculuğumuza devam ediyoruz. Bugün burada sizlere faydalı konuşma yapıyorsak bu çabamızın sonucu ve hocanızın bize değer vererek değerler eğitimi dersine davet etmesi sonucudur. Ben ne kadar güzel konuşursam konuşayım ve yazayım. Bizi davet eden olmasa ve okuyan olmazsa bizim bilgimiz sadece bize faydalı oluyor. Halbuki yazdıklarımız okunacak, insanlar kitaplarımızı satın alarak birbirlerine hediye edecek ve bugün ki gibi okullara davet edileceğiz ki bilgimiz anlamlı olsun. Zira paylaşılmayan bilginin bir faydası olmaz insana. Bilginin zekatı da paylaşmaktır. Okuduğumuz her şey bizim okuduklarımızı uygulamak ile anlam kazanıyor.
SORU- İşitme engelli bireysiniz. Bu size aslında olumsuz değil, olumlu şeyler katmış. Hayattaki prensipleriniz nelerdir? Kitapların dostunuz olduğunu söylediniz. Kitaplardan elde ettiğiniz bilgilerin konuşmanıza da yansıdığını gördük. Hayata bakışınızda her insana yol gösterici bir kitap vardır. Sizi aydınlatan kitap ve yazar kimdir.
CEVAP-Sadece bir yazar değil çok yazarın hemen hemen tüm kitaplarını okudum. Mümin Sekman, Doğan Cüceloğlu, Muhammed Bozdağ, Bülent Gardiyanoğlu, Ahmet Ümit, Orhan Pamuk gibi yaraların kitaplarının büyük bölümünü okudum ve bunlar bizlere yol gösterdi. Özellikle Mümin Sekman’ın “ Her şey Seninle Başlar” kitabımı hem okuyarak hem de konuşmalarımda gençlere hediye ederek el ele gelişmeye baktım. Okuduğum ve sevdiğim kitapları defalarca okumak gibi bir huyum da var ki, bu da gelişmemize katkı sağlıyor. “Oku” emrini çok insan anlamıyor. Anlayarak uygulasak bu emri veren bizlere dünyada başarı kapılarını açıyor ama sadece okumakla değil uygulamak düşünmek ve anlamakla oluyor. Öyle insanlar tanıyorum ki, hastalık derecesine günde birkaç kitap deviriyorlar ama doğru düzgün konuşamıyorlar bile. Okumak bu değil. Gerçek okuyan ve uygulayan insanın konuşması düzgün olur ve etkili olur tabii dinleyen de faydalanacağına inanarak dinlerse. Aslında her kitap o tek kitabı anlamak ve anlatmak için var okumasını bilene. Anlayana ne mutlu. Ömrümüz ve sağlığımız yettiğince okumaya yazmaya devam. ”Oku” emrini bir ibadet olarak algılayan ve aynı zamanda okuduklarını anlamaya gayret edene Yaradan mutlaka anlama yetisi verecek ve sabredene ödülünü verecektir.
SORU-Duygularınızı negatif oranda etkileyen insanlar ile nasıl başa çıktınız? (Mert Can Kızılaslan-Niksar )
CEVAP- Bunun yolun pozitif insanlar ile daha çok zaman ayırmak ve negatif insanlar ile aramıza mesafe koymaktır. Bazen pozitif görünen ve bizi sevdiği görüntüsü veren amacı yemek içmek ve geyik muhabbeti yapan insanlar bize en büyük zararı verir. Genellikle gençler bu tür insanların farkına varmaz ama gençliğin en güzel yılları pozitif zannettiğimiz negatif insanlar ile geçer. Asıl hüner bunun farkına varabilmek. Oku emrinden sonra bunun farkına vararak gerçek pozitif insanlar ile yaşına başına, cinsiyetine bakmadan iletişimde bulunmak ve onların bulunduğu ortamlarda olmak için çaba harcamak bizi gerçekten motive eder.
SORU- Bu başarıya gelmek için hayatınızın dönüm noktası ne oldu? (Burcu Karakuzu-Kayseri)
CEVAP- Konuşmamda da anlattığım gibi “oku” emrinin farkına vardığım lise de 2 sene üst üste kalınca bu emre sıkı sıkı sarıldığım zaman hayatımın dönüm noktası oldu. Oku emrini anlamak önemli ve hayata uygulayacak cesaret de önemli kimi insana emeklilikte can sıkıntısından okuyor, kimi hastalık olduğundan , kimi “okuyor” desinler diye. Asıl okuma ise bilgi sahibi olmak hayata uygulamak sonrasında da konuşmalar ile yazmalar ile paylaşmak olmalı. Zaten çok okuyan çok insanlarda zamanla yazma isteği de doğuyor. Ama yazmak ve okumak çok farklı şeyler. Yazmak isteyen ve kitap çıkaran çok ama bu dünyada kalıcı olan az ve en büyük başarı da kalıcı olmak ve sürekli daha çok insana faydalı olmak.
SORU- Aslında soru sormadan önce sizi başarılarınızdan ve hiç vazgeçmeyip kendinizi geliştirdiğiniz için tebrik ederim. Bundan sonra hep güzel şeylerle karşılaşırsınız inşallah.
Benim sormak istediğim Türkiye’de öğrenciler için neler düşünüyorsunuz? Mezun olduktan sonra işsizlik kaygısı yüzünden bir çok öğrenci okulu bırakabiliyor. Bir de sizin ileriye yönelik ne gibi projeleriniz var?(Saliha Arslan)
CEVAP- Kaygının azı kar çoğu zarar. Gençler işsizlik kaygısı yaşamak yerine, daha çok gelişmek, ders dışı yabancı dil kurslarına gitmek, özgüven elde etmek için kitaplar okumak, özgüvenli ve başarılı insanlarla sık sık bir ataya gelerek morallerini yüksek tutsunlar. Onları okullarına yurtlarına davet ettirmek için girişimlerde bulunsunlar. Ziyaret etsinler. Bunu da severek isteyerek yapsınlar ve devamlı olarak yaparlarsa kaygılarının yerini özgüvene geleceğe umutla bakmaya bıraktığını görecekler. Gençler her şeyden olduğu gibi bu anlattıklarımı yapmakta da gevşek davranıyorlar. Hep erteliyorlar. Mesela beni dinleyen herkes “Turan abiyi her zaman ziyaret edelim “ diyecek ama 40 kişilik sınıfta bunu uygulayan bir ya da 2 kişi çıkacak çoğu da hemen usanacak. Usanmayan ve devamlı ziyaret eden ise faydalanacak. Ben sadece bir örneğim. Size özgüven aşılayacak okul dışında çok insan bulabilirsiniz bu şehirde.
Benim geleceğe yönelik planlarım ise. Kitaplarımız daha .çok satsın ki yayınevi yeni kitaplarımızı yayınlasın. Daha çok insan faydalansın. Üniversiteler beni daha çok davet etsin ki, özgüvenin önemini ve gençler üzerine etkisini daha çok gence anlatalım olabilir ki dinleyen ve okuyan insanlar faydalanarak hayata kaygıyla değil, umutla sevgiyle ve özgüvenle , önyargısız baksınlar. Çevrelerine de bunu aşılasınlar. Bunu yapacak olan da sizlersiniz. Kitaplarımızı daha çok okuyarak ve tavsiye ederek, Yazmak ve konuşmak moral vermek benden okumak ve davet etmek gençlerden .Bu güzel görev bölümü el ele gelişmemizi ve vatana millete faydalı olmak konusunda umutlarımızı artırır ve ülkemize faydalı olur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.