- 249 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
her yazın beklenen yolculuğu
1
Türkiye bir yönetim krizi yaşıyor.siyasetin meşruluğu tartışma konusu sistemde değişikliğe gidilmesiyle.türkiyede tsknin saygınlığını yoketmek gibi bir yanlışlığa düşülmüş orduda tasfiye edilmesiyle atatürkçü generallerin.dolayısıyla bir baskı var tskya karşı.elbette şeriatın modern yorumu yapılabilir.ancak bu kadar kolay değil ikna etmek insanları.fetönün faaliyetine bir dosya açmak için çalışma metodunu deşifre etmek gerekiyor.sait nursiyi pir olarak görüyor fethullah gülen.bir hizmeti amaçlamış olsada devlete karşı bir cephe açmış bu hareketler.türkiyede düzenin halka yabancılaşmasıyla darbeler dönemi 18.yüzyılın başlarında yaşanmış.o zamanki ordu şeriatı koruyordu.tanzimatla birlikte batıda gördüğümüz bir kurum ihsas edilkmek istendi türkiyede.cumhuriyetten sonra inkılaplarla desteklendi sosyal hayatın tanzim edilmek istenmesi.milli kültürün yeni anlamını yaşatırken sanatsal çabalar toplumda değişmeye uğruyordu.türk intelijansiyası tarihi düşünürken yeni bir devir gözüyle bakar cumhuriyete.ittihat ve terakki bunlara öncülük etmiş yakın tarihte.batıdan gelecek hürriyet bir zenginlik katacak milli kültüre.bu özlemi günümüzde yeterli görmeyenler siyasi işbirliğinde görmüş geleceğini.bir kültür devrimi için inşa edilen rejimde batıcılığın esasları anlatılır.şimdi bir çözülme yaşanıyorsa yaşanan manzaralarda görülmeli hesaplar.evrenseli tarihte görmenin yalnışlığını kabul etmek kadar izansız bir varoluş şekli olamaz.ilk çağ uygarlığı islamın elinde bir format kazanmışsa kendi tarihimiz için düşünmenin duraklarına yabancı kalmaktır reddi mirasta bulunma.her alanda bir kültür faaliyetine girişmek için tarihi doğru yorumlamak gerekiyor.irticanın nedenleri bir inanç sorununda neşet etmişse modernin din yorumunda görülmeli yanlışlık.doğu bilgeliği bunun mu gerekli görüyor.kemalizm için kutsalı korumakla eş anlamlıdır laiklik.altı okta tecessüm eden laikliğin içinde görülmüş din ve vicdan özgürlüğü.devrimci düşünce örgütlü mücadeleyi hedeflediğinde kendi düşmanını faşizmde görmüştür geçmiş yıllarda.egemenlik hakları tam bağımsız türkiye için vazgeçilmezse bir uzlaşı kültüründe görmeli dünya barışını.buna engel olan emperyalizm için tehdit oluşturmuş bağımsızlık fikri.bunun için kullanışlı hale gelmiş cemaat ve tarikatler.modern islama yapılan atıf şiirin yücelttiği bir ideolojinin perde arkasında olması.bilgiye dayandırılmış ütopya son 40 yılın cahiliyeye açtığı savaş.islamcılığın doğuşu sosyalizmin tuttuğu aynada görür mukavemeti.kapitalizm mülkiyeti yücelttiğinden sanatsal bakışta bir kırılma yaşanmış zamanla.ancak reddetmenin ideolojisidir topluma soluk aldıran.bir sömürme aracındaki islamcılığın kapitalist mantığın gerisinde kaldığı görülür.buna itiraz edenleri terörle suçlamak için algı bulanıklığı yaşamasına bakınca milli şuur eksikliği içinde güven duygusunu yok ettiği görülür rant ekonomisinin.ak partinin nasıl bir gladyoya dönüştüğü görülüyor bir aydınlanma yaşandığı varsayımına bakılınca.chp marjinal örgütlere dayandırmışsa devrimci kimliğini akpye açılan bir cephedir çağdaşlık karşıtlığından beslenen.milli varlıkları satışa çıkaranlar vergi yükünü kimlere yüklediği konusunu açıklıyor kılıçtaroğlu.ecevitin toprak işleyenin su kullananın sloganı bir öncülük sağlamıştı devlete.bugün için montaj sanayinin üretimde olduğu bir ekonomi bilgi toplumuna yol açmayacaktır elbette.sanatçı duyarlılığı adil bir dünyayı gerekli kılar.kısıtlanmış özgürlükle savaşan aydınlar için sansür ve kumpasla desteklenmiş işkenceler.bunlardan faydalanan sömürü için yıkılmalı sahtelikler.gerçek özgürlüğü arama çabası için açılmalı enginlere.yalnızlığın bir veba gibi içimizi yaktığı cahillikler için düşünülmüş tezgahlarla savaşma vaktidir ışığı aramanın onuruyla susarken hakikate.bir direniş için umuda sarılmanın vaktidir eylemlerle.buna inanmanın yoksunluğu soluğumuzda.kardeş türkülerle çoğalsın umut.zincirleri kırmanın sıcaklığını hissediyor zaman.işte ezgilerin büyüttüğü fidelerde rüyasını görüyor geleceğin kuşlar.bahtımızı kirletenlere savaş açmış çiçekler.türk siyaseti darbelerin gölgesinde kalkınma amaçlı demokrasinin macerasıdır.patrona halil isyanı şatafatlı döneme son vermek için tertiplenmiş bir devrimdir her şeyden önce.bir çeşit demokrasi projesi olan meşrutiyetin sonas ermeside bir çeşit darbedir halk iradesine karşı.ikinci meşrutiyet içinde ittihat ve terakkinin olduğu bir isyanın ardından uygulama şansı bulmuştu.türk siyaseti halkın iradesini kendi uhdesinde görenlerden çok çekmiş cumhurişyetten sonra.istanbul işgal altındayken sultanahmet mitingi gibi oluşumlarla işgale karşı tepkiler kadar anadoluda kuvayi milliye hareketide bir fikir verebilir istiklal savaşına giden yol için.herkesin aklındaki devleti mustafa kemal hayata geçirmiş tartışmalı bir siyasetle.aslında kamuoyuna yansımış bildiri için neler amaçlanmış sorusu sorulabilir.kötüye giden ekonomi ve irticanın gölgesindeki siyasetle duraksamış bir ülke.ihtilal amaçlanmış olsada bir terör havası estiriyor hükümet örgütlü mücadeleye inanmışlara.12 eylülün kimlere olanak tanıdığını açıklıyor devletin içinde yuvalanmış laiklik düşmanlarının neyi amaçladığına bakınca.bu kültür düşmanları estetiği hangi düşüncede görmüş surusu yanıtlanmalı öncelikle.
2
abdurrahman dilipak bugünkü yazısında gençliğin yaşadığı sorunlara değiniyor.konu akit gazetesinde tartışıldığından birey hakkı gündeme taşınmış.diğer akit yazarlarıda benzer konuları işliyor gazetecilik adına.bunlardan vehbi kara deccalin fetö olduğunu iddia etmişti 15 temmuzun tartışıldığı günlerde.küresel güç konumunda olanlar ahlaksızlığı teşvik ediyorsa gençliği kazanmanın yolunu bu araçları kullananlardan almak şeklinde anlaşılır kurtuluş.sanal uyuşturucuyu tartışmaya açan dilipak yazısını şu cümlelerle noktalıyor.’Yeni normal dönemde, her şeyin sanalı, sentetiği çıkıyor ya, “sanal uyuşturucular” bir telefon kadar yakın. mRNA’nın “m”i üzerinden de uyuşturucu servis edebiliriz, kripto para üzerinden de, “Cyber Pen” ile “e-water”e de yükleyebilirler uyuşturucuyu, “kripto para” üzerinden şifreli mektup gönderir gibi uyuşturucu servisi de yapılabilir. Artık cennet de, cehennem de, fuhşiyat da, uyuşturucu da sadece bir “tık” uzakta. Gıdacı, ilâççı, Bill’in adamlarına, 5G’ci, Starlinkçi, Neuralinkçi abilere ve Digital dönüşüm ofisindeki BİREY’lere, bu işlerle ilgili parti ayırımı yapmadan tüm siyasetçi, bürokrat, media, sermaye sahiplerine, STK yöneticilerine, kanaat önderlerine sevgi ve muhabbetlerimi, saygı ve hürmetlerimi arz ederim! Selâm ve dua ile.’bunun nedenleri üzerinde duruyor atilla özdür sınıf çelişkilerini hatırlatan köfteci yusuf emperyalizme karşı yazısında.toplum eğitimsiz olabilir.toplumdaki alışveriş çılgınlığı tüketim için yaşamanın sonuçlarından biri.insanlar sade yaşamı özlemek için bir kültür geliştirmekten uzaklar.yazar şu gerçeklerle açıklıyor toplumu zehirleyen düşünceleri:’Tüketim katedralleri gösteri toplumunun ayrılmaz bir parçası haline geldi. Her şeyin simüle edildiği sanal ortamlarda hem alışveriş ediyor, hem eğleniyor, hem de yemek yiyoruz. Baudrillard’ın dediği gibi, her şey iç içe geçti, sınırlar yok oldu; eğlence, alışveriş, spor, eğitim dev bir gösteriye dönüştü. Toplumun McDonaldlaştırılması’nda modern akılcılaşma sürecinin yaşamlarımıza dayattığı tekdüzeliği gözler önüne serdiler. McYemek, McYatak, McDoktorlar, McOto tamircileriyle montaj hattına benzeyen bir McToplum. Büyüsü Bozulmuş Dünyayı Büyülemekte, tüketim araçlarını elinde bulunduranların, sonsuz bir tüketimi körükleyebilmek için, dünyayı “eğlenceli” kılarak nasıl yeniden büyülediklerini araştırıyor. Bunu yaparken Marx’tan üretim araçları; Weber’den akılcılaştırma, büyüleme ve büyünün bozulması; Baudrillard’dan simülasyon kavramlarını eksen alıyor. Görülen o ki, tüketim çılgınlığı durulmak bilmeyecek
3
Gitgide kayboluyor derinlik.anıtların gölgesinde heyecan aramak tarih için.revnakların dokunuşu gönüllere.böyle uyandırmalı mehtabı.kalbine el koymuştu zaman bir tren yolculuğunda tanımışken hasreti.şimdi uykularını kirlenmiş zemheriden sormalı diye düşündü.asfaltın üzerindeki kar yığınları rahatsız etti hülyalarını.kimdi ve nereye gidiyordu.herkesin adını unuttuğu bir akşam işte diye düşündü yalnızlığını.şehirden uzakta olmanın korkusu vardı içinde.ancak kazanmak için yaşamıyordu artık.insanların bencilliği diye düşündü hayatını değiştirmeye neden olan şeyleri anlamak isteyenler.köyden kente göçün nedenleri üzerinde düşünmüyordu insanlar artık.işte dağları hayatımıza sokmanın imkansızlığıdır doğal yaşam diye düşündü.herkesin hayatındaki sırlarda gizliydi yaşamın sürüklediği boşluk.özlediği çocukluğu için bir yanılgı yaşıyordu aslında.yeniden kuran öğrenmenin şartları yoktu hayatında.yabancılaşmıştı ideolojisine tekke ve zaviyeler.aslında bir ritüelden ibaretti insanların hayatı.radikal örgütlerede bir bağlılığı yoktu.kendini avutmanın kıyısında ölümlere hazırlıyordu onu acılar.moderni islamda görmek nasıl bir duygu diye sordu kendine.belkide huzuru bulmak bu düşüncelerle ilgiliydi.insanın özündeki inanma telaşıydı bizi tanrıya yaklaştıran.bu konuda çekilmiş filmler bize bir fikir verebilir.tartıştığı konular arasındaydı ideolojik filmler.tıpkı doğadan kopmanın insana yaşattığı felaket.baharın bir anlamı olmalı diye düşündü.bir çeşit yoksunluktu sistem dışı kalmak.bunun için harcanmıştı hayatı.isminin nedim olması şair olması fikrini uyandırırdı tanıştığı insanlarda.onca şairin aynı kalıpla düşünme gerçeğimiydi insanları bu şiirden uzaklaştıran.bir uygarlığın mirası neden bu kadar insanlara yabancılaşır.bunun nedeni bir yanılgı olamazdı.çünkü tarihin konuşulması için mazur görülmeliydi nefret.leylanın kitaplarında bu konular işleniyordu.bunları düşünürken araba kaptanpaşaya gelmişti.bu derenin insanı her işi yapmaya uygundu ahmete göre.her yaz gelişinde ayrı bir heyecan yaşardı kalbi.umutsuz değildi insanlardan ilişki biçimlerine bakınca.ancak ruhundaki ıstırap anlaşılmıyordu hayatından.bu ülkenin kurtuluş reçetesiyle başlayan tartışmaların gece yarılarına kadar sürmesi.sanayileşme çabaları için teknolojik transferin önemi.en önemlisi eğitimdeki çarpıklığa misal veren tespitler.cemaatler insanların özel hayatlarına kadar girmiş bunları düşünürken.bir nostaljiyi andıran köy hayatını bir yazlık niyetinde yaşamak gibiydi hayatları doğadan kopuşa neden olan metropollere akın edince taşradaki insan.köy havası iyi gelmişti hastalığına.bir müddet sonra sıkılır insan bu renksiz hayattan.gazeteci faruku arayınca şairliğini ciddiye almamıştı kibri.kaldığı odada piyasada olmayan kitap ve dergiler vardı.hepsi geçmişte kalmış tartışmalarla ilgisini bekliyordu insanların.kızkardeşi hastalanınca bir karamsarlık yaşamaya başlamıştı kalbi.çocukluğuna çıkılan yolculuk gibiydi köy hayatı.günler geçiyor ve kendini aramanın tuhaflığıyla yaşıyordu yoksulluğu.köyden ayrılırken kızkardeşi ağlıyordu kendisine farkettirmedikleri garipliğe.her yaz bu yolculuğu yaşıyordu o ve ailesi.bu şehrin değişeceğine inanmıştı aslında.ama insanlar verdiği görüntünün farkında değildi.onu anlıyordu Çayeli halkı.otöbüs kalkmak üzereyken vedalaşmanın yaşattığı burukluk vardı insanlarda.şehirden ayrılırken kaç insana umut aşıladığını düşünüyordu.
Nedim demirbaş.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.